bugün

hayallerin gerçekleşmesi

Gerçekleştiğinde mutlu edeceği düşünülür.

Anlatacak bir hikayem var. Gerçek midir, belki de.

Beş yıl önce kadın aceleyle sınıfa girdi. Bu derse artık girmeliydi. Üstelik konuk da vardı. “Belki eğlenceli olur” demişti arkadaşları. En öne oturdu. Hoca ve adam öyle bir havayla girdi ki, etkilenmemek ne mümkün. Genç yaşta mesleğinde yükselmiş ve sektöründe epey tanınıyordu. Kadın adamın sadece gülüşüyle ilgilenmişti. işinde başarılı, evli ve iyi bir adam. Aynı filmlerdeki gibi!
Adam birden kadına dönüp “Siz neden bu bölümü okuyorsunuz madem mesleği yapmayacaksınız?” dedi. Kadın dudak büktü, “Bir gün mutlaka ofise gelin, görün ve öyle karar verin” dedi. Gitmedi sadece bir gece geçirse iyi olabileceğini düşünmüştü.
Adamı bir daha görmedi, adını bile telaffuz etmedi. Adamla aynı işi yapmaya başladı, kısa sürede yükseldi, yükseldi ve üç yılda artık altında elemanları bile vardı. işi gereği geziden geziye gidiyordu. işe başladığından beri aşk hayatı ve seks hayatı rafa kaldırılmış, işkolik bir kadın olmuş çıkmıştı.
Geçen hafta gelen davete ofisteki arkadaşı gidemediği için o gidecekti. işin aslı bu iş kadını hiç de heyecanlandırmıyordu ama zorundaydı. Forsu olsun diye uçak biletlerini akşama aldırdı. Gündüz toplantılarına girmeyecek kadar seviyeyi atlamıştı. işi teklif eden şirketten bir telefon “Merhaba, sizle birlikte sektörün önemli o ismi de gelecek, numarasını size yolladım. Araçlarınız hazır olacak, buluşun lütfen” dedi. Kadının aklı hemen beş yıl önceki derse gitmişti. “Vay be! Dersten bu yana bende bıraktığı etkiyi mutlaka paylaşmalıyım” dedi elemanlarından birine.
Akşam üzeri havalimanında kahve içerken bir mesaj “Merhaba, ben küçük mekanda kahve içiyorum. Geldiyseniz sizi beklerim.”
Kadın küçük çantasıyla ilerledi, görür görmez onu tanıdı. Hiç değişmemişti. “Beni nereden tanıdınız” dedi adam elini uzatırken. Kadın heyecanla beş yıl öncesini anlattı, adam hatırladı. Kadın konuşurken sürekli iş teklifleri için arayanlar yüzünden mola vermek zorunda kalıyordu. Anlattı ve anlattı. “Ben senin yaşındayken hiç böyle değildim. Kahve getir götür” dedikten sonra pişman oldu adam ve hemen başarılarını anlatmaya koyuldu. Kadın epey mahcup tavırla yapmak istediği işleri anlattı. Adam “Bu yaşta bu başarına şaşmamalı, enerjin harika. Eski patronun nasıl biri? Onunla bir iş yapacağız sanırım” dedi. Kadın birden “Evet konsolosluk adına malum etkinliğe gideceksiniz. Adına çalışmadığınız sürece iyi biridir” dedi. Adam şaşkınlığını gizlemekten çok uzaktı, sürekli bu kadar insanı nasıl tanıdığını soruyordu kadına. Kadın içten içe “Keşke sussaydım” diyor. Adam yazısını yazarken fikir verince de pek bozuldu.
Uçağa bindiler. Kadın bir ara dolunayı gösterdi. Uçak korkusunu belli etmek istemezdi hiçbir zaman. Ya yazı yazardı ya da yazacak şeyler düşünürdü. Yolculuğun sonuna doğru adam kadını dürttü “Saçında ne çok beyaz var, anlatacak daha hikayen olmalı. Bira içerken mutlaka konuşuruz” dedi. Kadın çok sevindi, arkadaş olabilirlerdi. Böylece bağlantıları güçlenecekti sektörün en önemli yöntemi buydu. Kimi zaman kendi takımını oluştururlardı böyle adamlar, takıma dahil olabilirdi. Ne kadar da iyi biri diye düşünmeden edemedi kadın. Şehre indiler, kapıdaydı. Adam kadının yanına oturdu ve “Şunu tanıyor musun?” dedi. Kadının idolü ve dibinden ayrılmadığı adamı gösteriyordu. Yol boyunca onun işlerinden söz ettiler. Adam, kadını sevmişti çünkü artık kendinden değil onu övüyordu. “Yarın seninle şehri keşfedelim” dedi. Harika fikirdi...
18 kişilik masada ikisi bekleniyordu. Adamı herkes tanıyordu kadınıysa sadece iş ilişkileri olan orta yaşlı kadın. Rakılar geldi sofraya. Adam bütün masaya hakim olmuştu. Birden söz tam kadına geçerken “Sen daha küçüksün, dur bakalım bu iş bana” dedi. Bir duble rakıyı başına dikti kadın, sinirlendi. Ona destek çıkacağını düşünüyordu. Yemekler geldi, rakılar bitti. Geceye doğru insanlar kadının yanına oturmuş onun yeni yetmeyken hikayelerini dinliyordu. Adam öyle fena bakıyordu ki, zoraki gülüyordu. Üstelik ingiltere işini elinden almıştı... Kadın rakip kazanmak istemediği için “Kendisi benim hocam sayılır, onun yapması daha doğru” demesiyle masanın gönlünü de toplamıştı ve adamın.
Gece sonunda herkesin yüzü gülüyordu. Kadın, yarın diğerlerini atlatmanın yolunu düşünürken “Lobide bir bira daha mı içsek” dedi adam. Yorgundu kabul edemedi. Herkes odasına giriyordu sırayla, ikisi koridorun en sonunda karşılıklı odalardaydı. “Mini bara yüklenelim o halde” dedi adam ve kapısını açık bırakıp içeri girdi. Kadın “Sizinle bir işte olmak güzel” dedi odasına girip kapıyı kilitledi.
Duş alıp olabildiğince rahat giyindi. Bira aldı dolaptan ama açmanın hiçbir yolu yoktu. Saate baktı, adamın kapısını çaldı, “Açar mısınız?” dedi. “Tabii. Gelsene sana birkaç şey anlatırım iş hakkında” dedi. Kadın adamın elindeki yüzüğe baktı ve içeri girdi. Bir risk olamazdı, sonuçta kendisinden büyüktü ve sürekli “siz” diyordu.
Sandalyeye adam oturunca mecbur yatağa oturdu. Meşhur yabancı diziyi izlemeye başladılar. Adam birden küfür edince kadın kahkaha attı. Adamın bu hoşuna gitti, “Nasıl birisin sen” dedi. Sohbet başladı. Kadın hayat hikayesini anlattı, adam güçlü yapısını övdü. Seyahatleri konuşuyorlardı ki “Bazen karım müsaade etmiyor gitmeme. Bizim gibi özgür ruhlu insanlar evlenmemeli” dedi. Kadın da onayladı ve hormonlara neden kandıklarını anlattı. itiraflar başladı. Bir kadın, bir adam. Adam, her seferinde kadının onu yargılamaması aksine hak vermesine şaşırıyordu. Kadın perdeyi ve camı açtığı sırada adam da yatağa oturdu. iş gezilerindeki kadınlardan söz ettiler. Adam “Dışarıdan nasıl görünüyorum bilmiyorum ama bu değilim. Seni kıskandım kadın. Özgürlüğünü, güçlü duruşunu ve hakimiyetini” dedi ve kadının elini tuttu. “Saçmalama abi ya! Bu sikik işte senin üçte birini yapamadım. Dışarıdan ne göründüğü umurumda değil. Ne hissettiğim önemli” dedi. Adam önce televizyona sonra da kadına baktı. “Sana son bir itiraf, bir erkeği becerdim” dedi. Kadın omzunu kaşırken “Hadi ya, harika deneyim. Nasıldı? Ben de bir kadınla yatmak istemişimdir hep” dedi. Adam kahkaha attı “Çok iyiydi. Öyle çok istedi ki kendisini becermemi, dayanamadım. Şuanda da dayanamıyorum” deyip kadının dudaklarına yapıştı.
Kadın bu noktaya gelmesine hiç ihtimal vermiyordu ama karşılık veriyordu. Adamı hiç sevmemiş ama yıllardır sevişmemenin verdiği azgınlık nüksetmişti. Ama içinden sürekli “Onu boşalt ve defol” diyordu, daha ileri gidemeyeceğini düşündü. Hazırlıksız sayılırdı. Adam sürekli konuşuyordu, kadının arzusu onu öyle istekli hale getirdi ki. Plan suya düştü.
Işıklar kapattı adam ve saatlerce seviştiler. Adam boşalmadan önce “istanbul’da da, seni sürekli istiyorum” dedi. Kadın işini riske atmayacaktı, burada kalacaktı. Adam seksi bir bağ olarak düşünmüş iş bitince kadına sarılmak ve sohbet etmek istemişti. Yanağını öpüyor ve anılarını anlatıyordu. Kadın “Yarın iş var” deyip giyinmiş ve adamın vücuduna karısının fark edebileceği bir şey var mı diye bakmıştı. Adam daha da etkilenmişti ve kadınla bir daha yatmak istiyordu. Kadın yerdeki iç çamaşırını alıp odadan çıktı. Adam koridorda çırılçıplak durup “Odana geleyim mi?” dedi, kadın kapıyı yüzüne kapattı, yatağa atladı. Pişman değildi, duygusal hiçbir bağ yoktu. Uyuyakaldı.
Ertesi sabah kadın belli etmemek için oldukça farklı kişilerle sohbet ediyor ve adamı geçiştiriyordu. Adam kadının gözlerinin içine bakıyordu sorun olduğunu düşünmüştü. Ekipteki kadınların hepsi adamın etrafında dolanıyor ve numarasını veriyordu. Kadın sürekli iş yakalama hevesindeydi. Vedalaşırken “istanbul’da görüşelim, lütfen” demişti. Kadın kafa sallayıp gitti. Fakat o andan itibaren rakibe dönüştüler. ilk hamleyi adam yaptı ama kadın bu hamlesine karşın hem elinden iki işi aldı hem de diğer şirketle aralarını bozdu. Kadın bunu iş efsanesi olarak ileride anlatacağını düşünüyordu sadece.
Bir hafta sonra adam sürekli aramaya başlamıştı. Kadın acımaya başladı, karısıyla mutlu pozlar veren, aile babası tavrıyla sektörde tanınan ve başarılı sanılan adam gözünde para ve seks düşkünü biri olmuştu. Kadın, adamı geçiştirdikçe adam daha da ısrarcı olmaya başladı. Ertesi gün karısıyla kavga ettiği bir akşam kadın onun içini rahatlatmak için epey dil dökmüştü çünkü boşanırsa bok çuvalına dönüşeceğinin farkındaydı. Belki de başına kalacaktı.
Konu yine görüşmelerine geldi. “Evet güzeldi ama o anlıktı. Belki başka bir işte rastlaşırsak” dedi telefonu kapattı. Televizyonun kumandasını alıp beş yıl önce üniversitenin eski sıralarında adama bakarken ki dileğini hatırladı. “Anlıyorum...”