bugün

fatih sultan mehmet vs kanuni sultan süleyman

Fatih Sultan Mehmet Han bir devleti imparatorluk seviyesine çıkarmış, kayser-i Rum sıfatını hakkıyla taşımış bir cihan sultanıdır. istanbul'un fethini müteakip uyguladığı sosyoekonomik prosedürler, şeneltme faaliyetleri, ilim irfan adına açtığı selatin medreseleri, reaya ve devlet için çıkardığı kanunnameleriyle Osmanlı tarihi açısından önemli yekûn tutar. Bunların yanında teşkilat ve teşrifat geleneklerini yerleştirmiş ve hanedanı kendi bünyesi, kişiliği altında yeniden yaratmıştır. Merkeziyetçi anlayışın yerleştirmiş, müesseseleri mükemmel hale getirmiştir. Ancak kanunname i ali Osmanda kardeş katli meselesi olarak ele alınan ve ulemanında ekseriyetle cevaz verdiği gibi caizdir denilen husus Osmanlı veraset usulünde, hanedan azasının 200 yıllık tarihinde çok tartışılacak bir etken olmuştur. Vakıf düzenlemeleri ve devlet eliyle özellikle miri topraklar üzerinde ki tasarrufları ulemanın ve reayanın hoşnutsuzluk göstermesine sebep olmuş, ulema bu esnada bazı gizli anlaşmalar yürüterek devletin kaderine yön vermiştir. Zira II. Beyazıt bu anlaşmalar neticesinde tahta çıkmıştır.

Kanuni Sultan Süleyman Han babası yavuz sultan selim Han'dan doğu sınırları Hint eline dayanmış bir imparatorluk devralmıştır. Var olan düzene yeni esaslar ile şekil vermiş, dönemin ihtiyaçlarına binaen örfi esaslardan çok şerri esasları geçerli kılmıştır. Aslında kanuni donemin ulemalarıyla defalarca ters düşmüş, iradesini yalnız islam şeraitiyle sınırlı tutmuş, temayülleri alışılmışın dışında kontrol etmiştir. 16. Ve 17. Yüzyıllarda yaşanacak problemlerin tohumları atılmıştır. Yanlış hatırlamıyorsam dünya tarihinde kanun yapıcılar olarak anılan hükümdarların portrelerinin bulunduğu Amerikan kapitol binası holünde onunda portresi yer alır. Doğu da ve batıda yaptığı fetihlerle adını Osmanlı tarihine muhteşem olarak kabul ettirmiştir.

bu iki padişahın herhangi bir versusda irdelenmesi ise aptallıktır. Dönemler ayrı, şartlar ayrı, reaya hatta devlet politikası dahi apayrı iken bu karşılaştırma ancak ikisini de ne kadar kuvvetli hükümdarlar olduğunu gözler önüne serebilir.

edit: kanuni sultan Süleyman han'ın yavuz sultan selimden hilafet makamını da devraldığı hatta hilafet i Kübra'ya yani islam dünyasının en yüksek koruyuculuğuna bu sıfatı unvanı kullanarak hak iddia edişine de değinmekte fayda var. Osmanlı ancak 18. Yüzyıl sonrası hilafeti aktif bir şekilde kullanacak olsa da o dönemde islam sancağının esas koruyucusu sıfatıyla hem Hint denizinde hem açe, sumatra gibi orta Asya hanlıklarında hemde Kafkasya astrahanda, yemende kızıl denizde bu koruyuculuğu ifa etmiştir.