bugün

risale i nur

Okumadan evvel birtakım önyargılar taşıyordum bu risalelere karşı. Fakat okuduktan sonra gerçekten çok etkilendim. çoğu kimse risalelerin dilinden yakınıyor fakat kitap okuyan kimseler için dili o kadar da anlaşılmaz olmasa gerek diye düşünüyorum. Arapça tamlamaların çokluğu biraz kafa karıştırıyor olabilir o da biraz aşina olmakla üstesinden gelinebilir bir durum. Bir başka mevzu ise kur'an ile kıyaslanma eleştirileri. Bu eleştirileri defalarca duydum fakat hepsi uydurmadan ibaret. Önyargısız bir insan açıp birkaç risale okursa said nursî'nin kendisini ne kadar sildiğini, yazdırılan risalelerin kur'an kaynaklı olduğunu ve onun bir tefsiri olduğunu hemen hemen her risalede ifade ediyor. Yani bu tartışmalar boşuna. galiba birileri bu eserlere karşı hâlâ insanların önyargılarını diri tutma peşinde. Akıl sahiplerine tavsiyem önyargılara kulak asmadan açıp okumaları. risalelerin sayfasını açmamış insanların ahkam kesmesini anlamıyorum açıkçası.

özellikle bazı risaleler insanın aklını zorluyor ve yeni ufuklar açıyor. Hüve nüktesi, kader ve haşir risaleleri bunlardan bir kaçı. Ayrıca beni çok etkileyen bir risale de (nerede olduğunu tam bilmiyorum ama 'mektubat' adlı eserde olabilir) aşk ve şefkatin bir nevi kıyaslanmasıydı. gerçekten çok mantıkî delillerle iman hakikatleri anlatılıyor. Ben birçok eserden oluşan risalelerden yalnızca birkaçını okuyabildim. Ve said nursî'nin hayatına da pek vakıf değilim. anladığım bir şey var o da, bazı risalelerde öyle hüzünlü bir ses duyuyorum ki said nursî'nin hayatının ıstıraplarla dolu olduğunu anlıyorum.

Şimdi bunu okuyanlar beni kalıplarla istediği gibi yargılayabilir. Şucu bucu diye yaftalayabilir. Hiçbiri umurumda değil açıkçası. Tekrar diyorum: akıl sahiplerinden istediğim yargılara takılmadan açıp birkaç risale okumaları.