bugün

timur

göçebe kültürün son büyük at efendisidir. eric hobsbawm'a göre kendisinden sonraki dönemde yakındoğu'da daha güçlü, daha otoriter, daha zengin, savaş stratejileri açısından orta asya süvari manevralarına karşı savunmada daha üstün devletler kurulmuş olduğu için türünün son örneği olarak kalmıştır. ayrıca tüm moğol, türk ve ugor kökenli göçebe boyları ordusunda birleştirebilmiş son liderdir.

avrupa tarihçileri timur'u avrupa'nın orta çağ devletlerinin ömrünü oldukça uzatan bir hükümar olarak görürler. zira, timur devrinde osmanlılar bizans, sırp ve macar orduları üzerinde bariz bir üstünlük kabul ettirmişti, altın ordalılar ise birleşen slav boylar üzerinde baş baskılayıcı unsur olarak bulunuyordu. timur, bu güçlerin her ikisinin de devlet bütünlüğünü bozmuştu. ayrıca timur döneminde islam hindistan'da iyiden iyiye yayıldı ve hindistan kültürel olarak bölünmüş bir coğrafya haline gelmeye başladı. zamanla bazı küçük bölgesel hakimiyetlere ve müslüman - hindu iki ayrı merkezi güç oluşana dek süren bir bölünme sürecine yol açtı. çok uzun vadede hindistan'ın portekiz ve ingiliz deniz güçlerine karşı kesin birliği sağlayamamasında etkili oldu.

ayrıca timur döneminde göçebe kültürün kaynağını oluşturan orta asya'dan iran, pakistan, kuzey hindistan ve horasan havzasına büyük göçler yaşandı. göçebe topluluklar buradaki yerleşik yaşamı kabul ettiler ve binlerce yıllık hafif zırhlı, süvari okçuluğu geleneği gücünü yitirdi. büyüyen rus çarlığı'nın sibirya içlerine kadar fazla büyük bir tehditle karşılaşmadan ilerleyebilmesi, yine avrupa tarihçilerine göre, timur dönemi ve öncesindeki göçlerin yaşattığı depopülizasyonla ilişkilidir.

timur döneminden önce yavaş yavaş batıya, anadolu, mısır, suriye gibi topraklara kaymakta olan doğu bilimi, bu topraklarda oluşan istikrarsızlıklar nedeniyle yeniden doğuya kaydı. zaten, timur'un kendisinin de bilim ve sanata meraklı olduğu, alimler ve sanatçılara doğrudan teşviklerde bulunduğu kayıtlarda görülmektedir. ısfahan, tebriz, semerkand gibi şehirlere geri dönen doğu bilim geleneği burada aradığı sükunet ve zenginliği buldu. ancak bu kentler onu oldukça izole ve kısır bir hale de soktu ve doğu-batı rekabetinin asıl yaşandığı balkanlar, anadolu, kuzey karadeniz, haçlılardan geri alınan doğu akdeniz gibi bölgelerden uzak kalmasına yol açtı. doğu biliminin buralara tekrar yoğun şekilde ulaşması neredeyse bir buçuk - iki asırı bulacaktı.