bugün

ödemiş

küçük ama tuhaf şekilde cezbedici bir ilçe. dağların arasından zorlu bir yolculukla varılır, sokakları boştur bir istanbulluya göre. tarihi vardır, yıkık dökük hanları ve ev sahibi horozları. bir tarafına gidersiniz bu yıkık dökük hanlar, ters tarafa yürürsünüz mağazalar, çarşılar, cadde.. haritada yerini hala anlamadığımız bir boşluğun merakı da var hala, bir ara varit bulup orayı görmek istediğim. izmir gibi değil, çok farklı, daha az ege, daha çok anadolu.

insanı ise genelde bu yavaş hayata alışmış, sigarasızına rastlanmayandır. çoğu tarihi yerde "buralar eskiden dutluktu" diye muhabbete girecek dedeler sürüyleyken, ödemiş te sokakta bir dede bulmak, eskiden nasıldı buralar diye sorup işe yarar bilgi almak hayli zordu. ya dede bulamadık, ya konuşturamadık, ya da yerli değildi.

son olarak, öss ye girdiğim mavi tombow kalemimi miras bıraktığım yer. küçük caminin oralarda düşürmüştüm, sonra bulamadım zaten döndük geri. okul için gidlmiş olsa da, yorgunluktan canımız çıksa da çok sevilen küçük ilçe. bir de adını hatırlayamadığım bir pastanesi vardı, çok ama çok güzeldi. otelin karşısında. giden olursa orada konaklamaları tavsiye edilir.