bugün

ellerim boşluk sensizlik

”Sevemem senden başka gözüm arar gözlerini, dil söyler kalbim ağlar yürek çeker özlemini, kulağımdan sesini gözlerimden hayalini, atamam ah atamam sen olmayınca yapamam.” diyor türkü sanki yüreğime doğru yüreğimden bir sesle. ilk tanıştığımız gün aklımda ama onun şarkısı değil bu. ilk elimi tuttuğun gün mü? Hayır onun da şarkısı değil. ilk buluşmamızın fon müziği de değil. O zaman hangi gün hangi zaman hangi an yüreğimde şarkılar çaldırdın? Hani bana ilk hep yanımda olacağını hissettirdiğin an var ya. Dur dur hani inadına seven gözler, inatla koluma sarılan el, beni bırakma diye haykıran sessizlik, adam gibi sahipleniş, egolar sıfırlanmış, sadece yanında isteyen bir adamlık… işte o zaman yüreğime iki el ateş ettin. işte o zaman bir çakmağın ateşinde közlenen kalbim ateş aldı. Sanki orada kalsam, orada yaşlansam, orada ölsem Ya Rab! çok şükür verdiğin hayata diyeceğim.

Şimdi içimde bir bağır bağır çığlık çığlığa bir sessizlik. Kendi içime gömdüler sanki beni. Birbirimize verdiğimiz her söz içimin boşluğunda yankılanıyor. Arsız bir umut yanımda olacağını söylerken daha arsız bir korku umuduma iki tokat atıyor. Sanki çok yüksekten misal ana yüreği yüksekliğinden boşluğa bırakıyor bu korku beni. Bir yerlerde peynirin kokusunu almış bir kemirgen gibi hain korku içimi yiye yiye ilerliyor.

Çatal görsem ağlayasım geliyor. Komik mi ? Hayır acıklı. Hani bizimde kendi çatalımız, tabağımız, yorganımız, yatağımız olacaktı ya. Oradan hesap et. Benim mi bu adam, ben onun muyum? Tutar mı elimden? Kendi ittirdiği yerden kaldırır mı beni?

Çay demleyecektim sana. Çay ne kadirşinas bir şey. Dükkanına biri gelir bir çay içer misiniz dersin. En yakın kız arkadaşın derdini alır gelir dur bir çay demleyeyim dersin. Akrabalar gelir çay eşliğinde hoş sohbet edersin. Ama sana çay demleyecektim ya sabahları. Alırsan bunu elimden ne demi kalır hayatımın.

Geleceğim, gücüm, duam, yaşamadığım çocukluğum, bir bardak çayım gitmesen ya. Çektiğim hava genzimi yakıyor. ileriye bakıyorum bir yaman boşluk çocuğunu koruyan bir baba gibi dikilmiş önümde sert bana karşılık veriyor.

Bekliyorum. Bekliyorum. Bekliyorum… Ya tutacaksın elimden ipi salınmış bir uçurtma gibi yükseleceğim. Ya bırakırsan elimden… Kim bilir, sonrası dedim ya meçhul.

--alıntıdır--