bugün

bakara makara ya susup karikatür için çıldırmak

dinsiz şerefsizlerin saçma tepkisidir.

kuran'ı kerim herkesin bildiği üzere allah kelamıdır. hz muhammed ise hepimiz gibi bir insandır, o'nu farklı kılan allah'ın elçisi olmasıdır.

şimdi tepki gösterilecek, ortalığı yakıp yıkacak bir olay varsa bu kuran'ı kerim ile dalga geçilmesidir.

buyrun bir kez daha hatırlayalım o şerefsiz diyalogu;
http://www.youtube.com/watch?v=9kTVgF5E-II

her cuma bir ayet sallayanlar, bakara ile makara yapanlar ne yazık ki hem ülkemizde, hem de islam dünyasında hak ettikleri tepkiyi görmediler.

islamın çılgın mücahidleri bu hayasız diyalog karşısında sustu, susmayı tercih etti.

ama aynı islam dünyası bir karikatür paçavrası sonrası komple ayaklandı.

sormazlar mı adama, "bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" diye.

ne demiş büyüklerimiz, "insan oğlu bir gariptir, her lafı kaldırmaz. ibne dersin kızar köpürür, ama sikersin aldırmaz..."

işte bu durum da tam böyle bir şey.

bir yanda allah kelamı olan kutsal bir sure, diğer yanda ise bir karikatür...

eğer bir yer basılıp katliam yapılacaktıysa, bu basılan yerin charlie hebdo'dan önce egemen bağış'ın ab bakanlığı olması gerekmez miydi?

bu saçmalık şu hikayeyi aklıma getirdi,

devir yıldırım beyazıt devri, beyazıt son derece otoriter, astığı astık, kestiği kestik bir hükümdarımız. malum emir sultan namlı buharalı eren ise yıldırım'ın damadı.
yıldırım beyazıt büyük bir cami bina etmeye karar kılar ve bursa ulucami'nin inşaası için damadı emir buhari'yi vazifelendirir.
gel zaman git zaman cami biter, yıldırım mağrur bir eda ve besmeleler ile camiye girer, lakin camiyi incelerken birden kızarır, beti benzi atar, hiddetlenir.
bu hiddetinin sebebi ise ulucami'nin dört bir köşesinde konuşlu bulunan şarap fıçılarıdır.

evet, allah'ın evi olan camide şarap fıçısı. olacak iş midir?

kızar yıldırım, bağırır, çağırır, emir sultan'a döner. "bu densizlik nedir emir hazretleri" diye sorar hiddetli bir şekilde.

emir sultan, kayınbabasını alaya alır bir tavırla yanıtlar;
"hangi densizlik sultanım?"

yıldırım beyazıt daha da kızar.
"görmüyor musun şu musibetleri, burası allah'ın evi, burada şarap fıçısının işi nedir?" der.

emir sultan bu kez doğru dürüst yanıtlar;

"efendim sultanım, allah'ın evi dediğiniz taştan ve insan yapısı bir binadır, herhangi bir kutsiyeti yoktur, insanlar burada ibadetlerini ederler.
amma velakin zatı şahanelerinin vücudu allah tarafından bina edilmiş kutsal bir ruh barındırır.
siz ki o kutsal bedenin içine allah'ın haram kıldığı şarabı doldurduğunuza göre, biz taştan ve kul yapısı bir binaya şarap doldurmakta bir beis göremedik ondan koyduk..."

şeklinde yanıtlar ve yıldırım beyazıt han o dakika itibariyle içkiye tövbe eder.

almak isteyen olursa, bu kıssa pek çok mesaj ihtiva eder.

çizilen peygamber karikatürü işte bu emir sultan'ın ulu camiye koyduğu şarap fıçılarıdır.
ama bazılarının alay ettiği ve salladığı kuran ayetleri ise allah'ın yarattığı yıldırım beyazıt'ın vücududur.

tabi ben bu aradaki farkı kavrayabileceğinizi zannetmiyorum.
ama yine de yazmayı lüzum gördüm ve yazdım.

tabi ki peygamberimizin karikatürünün çizilmesini tasvip etmiyoruz.
ama kutsal kuran ile dalga geçenlerin de tepki görmesini, baş tacı edilmemesini istiyoruz.

benim şahsi düşüncem, nacizane bakara-makara skandalının, karikatürden daha büyük bir terbiyesizlik ve şerefsizlik olduğudur. islam'ın özü budur. müslüman olmak bunu gerektirir...