bugün

mimar olmak

ünlü türk düşünürü rafet el roman'ın dediği gibi, "hayat acımasız, soğuk ve zalim, haksız ve hain baaağzı miğmaarlaraaağ".*
hayat acımasız gerçekten de mimar için; hele ki okuyorsan.
herkes uyur uyuyamazsın. herkes gezer, sen kırar kıçını çizim yaparsın. okurken oje süremezsin mesela çünkü peligom olur manikür neyim kalmaz o ellerde. ha bu arada peligom muhteşem kafa yapar, sonra alışırsın ona da. sürekli sarı dişlerle dolaşırsın kahve içmekten. çişin bile kahve kokar. saçından başından kalemler fırlar. herkes final tatilinde sınava hazırlık yapar, sen oturur proje çizersin. sınava sınavdan bir gün önce, yine sabahlayarak hazırlanırsın. eşek gibi çalışırsın, belki tıpta falan okusan o azimle bölüm birincisi olup sınavsız araştırma görevliliği bile teklif edebilirler sana, ama o kadar çalışmaya rağmen sen projeden kalıp okulu bir uzatabilirsin. mezun olursun bir halt değişmez. maaşlı çalışırsın. patronun müşteri getirir. ofisteki ekip, patron hariç, çalışır didinir. işi bitirir. patron parayı sayar. gider dandik bir yüzüğe 350 lira verir ama maaşlara 50 lira zam ona çok gelir. en ufak hatada, yerin dibine sokar patron denen tek hücreli. bir bok oldu mu müşterinin yanında suçu sana atar. ulan göt parayı sen kazanıyorsun. o zaman da bi zahmet ilgilen azıcık işinle. sonra eğer uygulama işi yapıyorsa çalıştığınız ofis, şantiye ofis arasında mekik dokursun. ustalara laf anlatırsın. hele ki bayansan, bir kere geç seni dinlemezler. dinletmek için mesafeli oldun mu ukala derler, samimi olayım onlarla oturup amele çayı içeyim dersen "bu aranıyor" olursun. bu yüzden, bir alçıpan ustası bunu dediğinde bana, yaptığı duvara şantiye botuyla tekme attım, bir daha yapsın diye puşt. en son da birine kutu profil parçası fırlattım dedikodumu yapıyor diye.
serbest çalışırsın. müşteriler yavşar mesela. sonra müşterin para veriyorum o kadar diyip gecenin 11'inde arayıp bir saat beynini ütüler aklına bir şey takıldığı için. şantiye ofis arası mekik dokuma ikiye üçe katlanmıştır. çünkü paranı verdi müşteri şantiyede yatıp kalkman gerekir. özel aracın varsa eğer direksiyondasındır bir fiil. bir nevi biz üç kişiydik; ben, dolmuşçular ve ego şoförleri... bunun yanı sıra müşteri sana türlü sıfatlar yakıştırabilir. mesela kazıkçı olabilirsin. sonra o gider ucuzunu alır. 1 ay sonra seni arar eeaaa kem küm, bozuldu bu diye*. özetle eşek yüküyle para kazanıyor diye imrenenlere sesleniyorum, maçanız sıkaydı siz de mimar olaydınız. okuması da zor, icra etmesi de. kazandığımız paralar anamızın ak sütü kadar helal ve temiz. bitti!

ha bu arada unutmuşum, herkesin işi acildir. öptm, kib, bye, aeo!