bugün

phaselis

gidenlerin anlata anlata bitiremedikleri güzellik abidesi tarihi mekan, antik şehir.

son entryi ben girmişim ama öncekinde atarlanmışım ocak ayında, yok olmadan gidip göreyim dedim. temmuz'da arabayla gidip gezdik ve phaselis rüyamı gerçeğe çevirmiş oldum.

şimdi bazen böyle ören yerleri ya da doğal cennetlerin korunması için bazı insanların çok canhıraş bir şekilde çabaladıklarını görüp ''acaba biraz abartmıyorlar mı'' diye düşünmekten kendimi alamıyordum. tabi bunun nedeni onların gözünden bu güzelliklere bakamıyor oluşummuş diye düşünüyorum şimdi.

phaselis de böyle oldu. internetten fotoğraflarına baktığım kadarıyla olimpos gibi bir yer olsa gerek diye düşündüğüm bir mekandı ve elbetteki korunması gerekirdi. ama böyle kendini öldürürcesine bağıranları anlamıyordum.

anlamıyordum, phaselis'e bir öğlen günü gidip antik liman merdivenlerinden inerek denize adım adım girinceye kadar.
sanki bir film seti gibiydi. küçük koydan denize 21. yydan biri gibi girip denizden bir romalı gibi çıkacaktım sanki.

hani hawai ya da phuket fotoğraflarında denize yatay uzanmış palmiye ağacının ve bembeyaz kumsal görünür. burada ise aynı şekilde çam ağaçları ve pırıl pırıl bir taşlı bir plaj ve antik bir şehir vardı.

antik bir şehirden denize giriyordunuz. akıl alır gibi değil hakikaten.

antalya'da geçirdiğim en güzel öğleden sonrasını geçirip (üstelik müze kartım olduğu için ücretsiz girdim) hemen ilerisindeki bir başka plaja geçtim. burası ise teknelerin yüzme turları yaptıkları bir koydu. burası da phaselis'ti tabiki ama bu kadar güzel bir cennet parçasında sahile vurmuş kadın tamponları, pedleri, prezarvatifler, türlü yiyecek artıkları vb görmek şok etti beni. tekneler namussuzca çöplerini atabiliyorlardı. sit alanı olması gereken yer ve dışarıdan hiçbir yiyecek ve içeceğin sahile sokulmaması gereken bir yerde bunları yapan insan olamazdı.

insanımız tatil yapamamaktan veya otellerin pahalı olmasından şikayetçi. haklılar da. ama bir yandan da bedava olan şeyin kıymetini bilmiyorlar.
çadırınızı alıp buraya kampa gidebilirsiniz. götürdüğünüz her çöpü geri getirmek suresiyle dünyanın en güzel köşesinde üç beş kuruşa hayatınızın en güzel günlerini yaşayabilirsiniz.

bu kadar bedava bir güzelliğin birkaç ensesi kalın iş adamına (adam dediysem lafın gelişi) peşkeş çekilmesine neden bu kadar canla başla karşı çıkıldığını çok iyi anladım.

bu güzellik halkın yararına ve bedava olmaya devam etmeli. halk da lütfen bu güzelliği korusun ve bir sonraki nesile sağ salim ulaştırsın.

antalya tatili yapmak isteyenlere şiddetle tavsiye ederim. antalya'nın en güzel yeridir. bu arada yine kapısında müze kahvesi var aynı şekilde kazık olmak suretiyle gelene gidene geçiriyorlar.

atlı jandarmalar var. bölgeye jandarma arabaların arkalarına bağlanan kapalı kasa karoserlerde atlarını getiriyor -ki çok güzel hayvanlar- ve bunlarla denetleme yapıyorlar. tuvaletler sahilden 50-100 metre içeride ancak duş alma yerleri mevcut. tek sorun çöpler. hem sahil insanlar tarafından kirletiliyor hem de çöp kutuları dolup taşmasına rağmen pek sık alınmıyor sanırım.

kısaca : cennet.