bugün

nazar sözlüğü

elif şafak'ın mahrem'inde be-ce'nin yazdığı, görme, göz, görüntü vs. gibi tüm görme-görülme durumlarıyla ilişkili pek leziz sözlük. elif şafak kitabı yazarken en çok uğraştığı, titizlendiği kısmın bu olduğunu ve tek bir maddenin eklendiğinde ya da çıkarıldığında metnin ve anlatımın tüm dengesinin bozulacağını, bu sebeple daha geniş olan nazar sözlüğün bazı maddelerinin kitaba koymadığını söyler. nazar sözlük kitap içinde kitap, hikaye içinde masal, rüya içinde hayal gibidir. mahrem'i zenginleştirir, özgünleştirir. ona farklı okumalar için kapılar aralar. nazar sözlük metin ile beraber akan ve ondan asla kopmadan içinde eriyerek ilerleyen bir göz içre gözdür. nasıl ki henüz kılları bitmemiş şaman adayının samur ile bir olduğu o sepeti tersine çevirip bakmaması gerekiyordu samur avcısının ve nasıl ki kilitli sandıktaki tabloyu merakına yenik düşüp görmemesi gerekiyordu madame de marelle'in, aynı böyle işte okumaması gerekiyodu ş-i-ş-k-o'nun da nazar sözlüğü belki. nasıl ki bakmadı samur avcısı sepete ve olmadı hiçbir zaman samur kız, nasıl bakmadı resme madame de marelle ve olmadı hiçbir zaman la belle anabelle, mahrem kaldı bazı şeyler ve yaşanmadı acılar belki şişko'da okumsaydı nazar sözlüğü bir balon olmayacaktı bedeni o kendine en tezat mekanda, gökyüzünde. nazar sözlüğün'ün ilhamı, kaynağı, maddesi olmak tüm şer gözlerden çok yaraladı şişkoyu. bu sebeple nazar sözlük bir hırsın, inadın desteği ile hiçbir şey ile tatmin olmamış ve zamanı gelince hepsinden bir tat alıp bir kenara atmış olan keramet mumi keşke memiş efendi'nin şimdilik son zevki olarak yazıldı. birer kömür karası çizik, donmadan hemen önce son bir çabayla kendine eklenen ama hiçbir duyguyu, hissi hakkı ile aktaramayan, sıklıkla sislenen, daima bir mum perdesi arkasında gibi saklı, donuk gözlerinin en büyük acısının dışvurumuydu. mumi efendi sınırsız zaman ve sonsuz mekanda yeninden doğmak üzere terketti nazar sözlüğü bitirdikten sonra zamanı ve mekanı. nazar sözlük'de örtülü ve acılı bir gözün gözlerinden dünyayı resmediyor bize.

"bilmek istiyorum bir mahremiyeti var mı insanoğlu-insankızının, insan olmanın? ara sıra da olsa, gözlerden kaçabileceğimiz, görülmekten kurtulabileceğimiz gececil bir an, karanlık bir nokta, kadid bir boşluk, belirsiz bir yırtık, ufacık bir çatlak, önemsiz bir kaçak...hani sanki, bit ısırmış, kene yapışmış, tırtıl kemirmiş, sülük emmiş, güve yemiş, gökten düşen üç elmanın birinden kurt çıkıvermiş kadar küçük, küçücük bir mahremiyet var mı bu seyirlik dünyada."