bugün

filistinde yıllardır bebekler ölürken tanrı nerede

bebeklerin ölümünün sorumlusu olarak yozlaşmış insanlığı suçlayacağına, suçu (inanmadığı) allah'a atarak kendini kahraman zanneden zavallı sualidir. aslında ortak bir acımız vardır: öldürülen bebekler. evet, bir bebeğin öldürülmesine hangi insan sevinebilir; bu katliamdan kim memnun olabilir ki

kutsal kitapta da bahsedilen zalimleri suçlamak yerine direkt tanrıyı suçlamak ya da inkar etmek için bahane üretmek acizce bir davranıştır. ayrıca işin kolayına kaçmaktır.

bu soruyu sormak, allah'ı ve onun adaletini inkar ederken aslında adaletsizliğin savunuculuğunu yapmaktır. şöyle basitçe anlatmaya çalışayim:

elimizde bir bebek, bir kız çocuğu, bir de yaşlı teyze olsun. ayrıca bebeği katleden, kız çocuğuna tecavüz eden ve de yaşlı teyzenin bileziklerini çalan bir zalim olsun.

allah'ı ve onun adaletini inkar edersek: ahiret yoktur. herkes öldüğünde; bir bebek öldürüldüğüyle kalır. kız çocuğu tecavüz edildiğiyle kalır. yaşlı teyze gasp edildiğiyle kalır. bunların hepsini yapan zalime ise yaptıkları yanına (ona göre)kar kalır.

allah'ı ve onun adaletini kabul edersek: ahiret(hesap günü) vardır. ve kısaca söylüyorum; hiç bir zulüm hiç bir zalimin yanına kar kalmaz.

işte şimdi bize iki şeyden birisine inanmak kalıyor: ya zalimliğin/zulmün (tekrar ediyorum zalimlere göre kar) zalimin yanına kar kaldığı bir adalete inanmak ya da boynuzsuz olanın boynuzu olandan bile hesap soracağı ilahi adalete inanmak kalıyor.

bu iki tercihten birini yapmakta insan özgür bırakılmıştır. yukarıda alay edilen imtihanının da ana konusudur bu aynı zamanda.

neyse... oldukça basit bir şekilde anlatmaya çalıştım. insanlar mutsuz ve gergin. allah zalimlere fırsat vermesin. hepimize hidayet versin. selamlar...