bugün

peygamberlik iddiası ve çıkarlar üzerine

önce herkes şu ana fikre hakim olsun:
benim insancıl olan her inanca saygım olacaktır. eğer bir inanç ya da düşünce biçimi insancıl değilse ama bunu benimseyen kişi çevresine ve kendisine bir zarar getirmiyorsa bu inanca sahip olma hakkına saygı duyarım inanca değil. eğer ki bir inanç ve ya düşünce biçimi hem insancıl değilse hem de inancı benimseyen kişi tarafından çevreye zarar getiriyorsa kesin olarak saygım olmayacaktır: hem inanca hem inanca sahip olma hakkına.

bu yazıda inanca sayı üzerine değil de sevan nişanyan durumuna bir göz atmayı planlıyorum. fazıl say'a biçilen 10 ay hapisten sonra sevan nişanyan da 1 yıl 45 gün hapis cezasına çarptırıldı.
''bundan yüzlerce yıl önce allah ile kontak kurduğunu iddia edip bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin etmiş bir arap lideriyle dalga geçmek nefret suçu değildir. "
demişti sevan nişanyan.

şimdi arşivlediğim gazete haberlerine bir göz attım. mesela en basitinden "ben allahım dedi esnafı dolandırdı" başlığı gözüme çarptı.bülent ö. diye bir adam allah olduğunu söylemiş ve bir mobilyacının parasını soymuş. bu adam allah ile kontak kuran biri değil midir(hatta bizzat allah olduğunu söyleyen)? şimdi sevan nişanyan'a hapis cezası veren zihniyet "ben allahım" deyip bu işten çıkar sağlayan kişiyi tutuklayan polislere de hapis cezası vermemeli mi? evet, vermemesi gerektiği görüşüne ben de katılıyorum fakat aynı şekilde "ben peygamberim" deyip bu işten çıkar sağlayan muhammedi eleştiren kişilere de ceza vermemeliler.

bir başka örnek vermek gerekirse "cinsel organım nur akıtır" başlıklı haberde pir olduğunu iddia eden bir adam cinsel organından sperm akmadığını, nur çeşmesi olduğunu ve nur akıttığını söylüyor. ayrıca bunun dışında sayısız cinsel sapıklıkta bulunuyor. yine allahla kontak kurup bu işten cinsel yönden çıkar sağlayan biri görmüyor muyuz? peki bu olaya "allahla kontak kurup çıkar sağlıyor" denirse bu söz o adamın inancına saygısızlık olacaktır fakat aklı başında bir kişi zaten bu yaptığımız yorumu yapmalıdır. çünkü apaçık ortadadır ki bu adamlar dini kullanarak çıkar sağlıyorlar.

bunların dışında cennete yer satan adamlar mı yok ülkemizde? ben hızır aleyhisselamım diyip halkı soyan insanlara mı rastlamıyoruz? bariz değil midir ki tüm bu haberlerdeki cennet satan ve bunun gibi adamlar tarihte varolmuştur. bunların allahla kontak kurduğunu söyleyip bu işten çıkar sağldığını söylemek ne derece mantıksızdır.

şimdi işin islami boyutuna bakalım. bunun için sevan nişanyan'ın savunmasını kopyalayıp yapıştırmayı tercih ediyorum:

--spoiler--
"adı geçen şahıs, haşa sümme haşa, kâinatın yaratıcısı ile girmiş olduğunu iddia ettiği iletişim sayesinde, daha önce silik bir tüccar iken, kısa sürede bütün arabistan’ı kapsayan siyasi egemenliğe kavuşmuş, aynı zamanda 30.000 kişilik ordular sevk edecek mali kaynakları elde etmiştir. yine “peygamberlik” iddiasına istinaden, hadis ve siyer kaynaklarının bildirdiğine göre, toplam en az onbir eş ve iki nikâhsız cariyeye sahip olmuştur. dolayısıyla, adı geçen şahsın tanrı ile kurmuş olduğunu iddia ettiği iletişim sayesinde, siyasi, mali ve cinsel menfaat elde ettiği, aksi iddia edilemeyecek bir tarihî olgudur. menfaat elde etmek suç değildir; ahlaken her zaman ayıplanan bir davranış da değildir. dolayısıyla, muhammed adlı şahsın “peygamberlik” iddia ederek menfaat elde ettiğini söylemek, ona suç veya ahlakdışı bir davranış isnat etmek anlamına gelmez. ahlaki yargılardan bağımsız bir tarihi olguyu ifade eder."
--spoiler--

muhammed adlı şahsın peygamber olduğu iddiası ile bir çok yönden çıkar sağladığı yukardaki yazıda da belirtildiği gibi açıkça ortada.islam peygamberinin tıpkı cennetten arsa satıp mali yönden, cinsel organım nur akıtır deyip cinsel yönden çıkar sağlayan adamlar gibi biri olduğunu iddia etmek suç değil; gerçeklerin sunulmasıdır. hatta islam kaynaklarından kolayca çıkarılabilecek bir sonuçtur. peki ya bunun için hapis cezası vermek?

eski dönemlerde yaşasalardı fazıl say, sevan nişanyan gibi kişiler asılırlardı, kesilirlerdi, yakılırlardı. islam laiklik ile biraz daha dizginleştirilmiştir ama hala ifade özgürlüğünün, hangi inanca saygı duyulması gerektiğinin, hangisine saygı duyulmasına gerek olmadığının ne olduğu ülkemizdeki insanlar tarafından anlaşılamamıştır. daha güzel yarınlara...