bugün

sözlük yazarlarının itirafları

part 24

- nadiren de olsa gittiğiniz, gidiş sebebinizin gerçekten kafa dinlemek olduğu yerler vardır. sanıyorum ki herkesin böyle bir yeri vardır. benim bir kaç tane var. bir tanesini paylaşacağım; kadıköy'de ki trip. azınlık tarafından hera olarak bilinir adı çünkü kapısının yanında kocaman hera yazar. orada çok özel bir insanla oturana dek ben de hera sanıyordum, sonradan cehaletimi farketmesin diye bunu ona hiç söylemedim.

genelde gidip, bardaki fıçının yanında dirseklerimi koyduğum tahta yüzeyin minik detaylarını izleyerek sarhoş olurdum burada. bir kaç kere arkadaş grubumu götürmeye yeltendim, sırf acaba kalabalık gidildiğinde aynı tadı verecek mi diye. ne yazık ki, bir hatayı hata olduğuna emin olana dek tekrarlayan bir insan olduğumdan bu eylemi bir kaç kez gerçekleştirerek hayal kırıklığı yaşamaktan kendimi alamadım. benim özelimdi orası, yalnız kalmayı sevdiğim, yalnız olmaktan hoşlandığım bir yerdi.

sonra bir gün; çokcaaa uzun zaman önce kendimce darılıp, bir daha asla aramama kararıyla erkeğin kezbanına dönüşmemi sağlayan bir kadının mesajında geçti buranın adı. nedendir bilinmez, onunla buraya geldik. esasında eskileri yâd etmek gibi bir niyetimiz vardı, ama eskilerden konuşamadık. gariptir ki ikimiz de konuşacak pek bir şey bulamadık eskilerle ilgili. oysa o kadar da eskiye dayanırdı ki hikayemiz, hatırlamakta güçlük çeker; hatırlamaya çalışarak bile saatler harcayabilirdik.

yeni kestirdiği belli olan saçlarının uçlarını da boyatmıştı. üzerinde sempatik desenli bol, yün bir kazak vardı. o güzel kırmızı rujunu sürmüş ve suratında 6 gamzesini evden çıkarken yanına almayı unutmamıştı. kısılınca gözleri onun da yüzü gülüyor, gülünce de gözleri kısılıyordu. aynı babanın taşaklarından çıkmış gibiydi bir çok yanımız. neyse ki onunla bir taşakta tanışmamak çok mutlu edici bir şeydi.

heyecanlanmıştım. içeri de sigara içilmediğini bildiğim halde, sigara mı içsek dediği anda istemsiz bir şekilde sigara yakmıştım. acaba biraz gerizekalı mıydım? yoksa hala babamın taşaklarını mı düşünüyordum? durum biraz karmaşıklaşmıştı, elimde bir taşak vardı. aman tanrım, bu da neydi. derin bir nefes aldım ve taşaklarımı sıkmayı bıraktım. canım yanıyordu, işememe engel oluyordu.

yıllar sonra buluşmuş ve vakt-i evvel kıvılcımlaşmış her standart çift gibi biz de ilişkilerden konuşmaya başlamıştık. bir kaç ay önce biten ilişkimden bahsediyordum ve kendimce edindiğim last update tecrübelerimi onunkilerle match ediyordum. araya ingilizce kelime koyunca seksi oluyor, yüzünde ufak bir gülümseme beliriyor gamzelerini yalama isteğimi arttırıyordu. taşaklarım ağrıyordu, çok sıkmıştım.

''öyle çok görüşmüyçen ya, yani sürekli pirlikte olmuyçan tağam mı? ne yani öyle sevgiliylen her kün mü görüşülür ki? haftada 2 gün bence ideyal. sonuçta büyük şehirde yaşıyos ağbi, her gün anasının amından ebesinin örekesine mi gidicez amua koyim ya. sen nerde oturuyodun? hee göztepe mi? evet, uzak tabi o da bana yani.''

''ama görüşmüycen yani, tükeniyo çünkü her kün şeyapınca..''

hayatımda yaladığım en büyük tükürüktü sanırım. aradan çok süre geçmeden bir ilişkimiz oldu. esasında yıllardır peşinde koştuğum ve bazı hayati vesveseler sebebiyle cesaret edemediğimiz bir şeye sonunda cesaret edebilmiş ve el ele tutuşmanın adını koyabilmiştik. ergen gibi aşkım yazınca falan heyecanlanmaya başlamıştım. adeta bir liseli duygu seli yaşıyor ve nedense bu duygu karşamasında kendimle çelişiyor ve taşaklarımı artık düşünmüyordum. çünkü onlar güvendeydi. taşaklarımı seviyor ve önemsiyordum. babamınkileri düşünmemeye çalışıyordum.

itirafa gelince; hayatımda hiç yapmayacağım bir şeyi yapıp sevgilimle yaşamaya başladım. beraber alışveriş falan yapıyoruz güzel oluyo aslında. şindi de köpek alcaz. ıyy çok banâl ki aceba? bilemiyom. neyse çok da sikime.

- sözlükte uzun süredir doğru düzgün entry girmiyordum. zira mutsuz olduğumda yazdığımı ve yazmak için mutsuz olmam gerektiğini düşünmeye başlamıştım. şimdi farkettim ki insan mutlu olacağı şeyler bulunca bu tarz ortamlarda vakit geçirmeyi çok da siklemiyor.

moonlight sonata okuyorsan topsun olm.

ay ben arada yazarım madem.