bugün

yapılmış en aptalca dalgınlık

yer çekimini unutmak...

B.evler adı üzerinde bahçeli evlerin bulunduğu aynı isimli ilçenin güzel bir semtidir. Bu evlerin bahçelerinde meyve ağaçları da sıklıkla bulunur. Tabiki bizim zamanımızda, ağaçlarda meyveler daha hamken toplanırdı. Şimdikiler gibi yerlere dökülüp heba olmazlardı

Günlerden bir gün bir yaz günü. Sıkılıp bir evin elma ağacına dalmaya karar verdik. Yalnız evin sahibi çok aksi, sanırım eski bir asker. O sebeple ağaca tırmanamıyoruz. Biz de elimize taş alıp, elma ağacına taş atıyoruz. Meyve veren ağacı taşlarlar sözü buradan çıkmıştır. Aslında buradan değil. Burası Bakırköy. Oradan çıkmıştır.

Lakin gel gör ki, taşların ve elmaların ebatlarının küçük olması, vurulan elma sayısının niceliğini, vurulanların da taş hasarıyla niteliğini düşürmekte...

Ben her zaman olduğu gibi kafamı kullandım. (hayır tabiki ağaca kafa atmadım) Yerde bir adet uzunluğu 50 cm kadar 10 a 10 ebatlarında bir kalas duruyordu. Tabiki kalasın ebatlarının büyük olması, vuracağı elma sayısını artıracak, direk elmaya zarar vermeyeceği için yenilebilir alanını artıracaktı.

Hiaaaaaa diyerekten savurdum kalası. Ağaç fazla uzun boylu olmadığından yukarılara yakın bir dala isabet etti kalas efendi. Tabi elmalar da patır patır dökülmeye başladı. Arkadaşlar Allllaaaaahhhh diye bağırırlarken, ben "bırakın ulan elmalarımı" diyerek, ağacın dibine dökülen elmaları toplamaya seyirttim.

Hayret arkadaşlar da ilk defa sözümü dinlediler. Ben pıt pıt ses çıkararak düşmeye devam eden elmaları toplamaya başladım. Arada garip bir ses yükselerek, yaklaşıyor.

pıt pıt pıt çıt çat çıt çat çat pıt çtonkkkkkkk. Bu ses silsilesi, kalasın hala ağaç üzerinde olduğunu ve yer çekimine karşı gelemeyerek, görevini yerine getirdiğinin ifadesidir.

O sondaki çtonkkkkk sesi ise, kafama çarptığı andaki...

Arkadaşlar ne oldu diye bir telaşla koşturdular. Yerde boylu boyunca yatana, dilleri tutulmuş bakıyorlardı. Bana değil yahu, kalasa... Garipsemeyin, benim taş kafama hiç bir şey olmadı ama, kalas boylamasına yarıldı...

Daha ne diyeyim ki ben...