bugün

şairin romanı

lisedeki edebiyat hocalarımdan dolayı pek sevmediğim, hatta çoğunlukla romantik sıçmığı olarak düşündüğüm şiiri -ergenlik travmasıdır- bana az da olsa -sevdirmiş diyemem ama- benimsetmiş kitaptır ve okuduğum ilk `murathan mungan' eseridir.

------ bu cümleler hep "bana göre" içeriyor ve hafif spoilerimsi bi hava hakim --------

"bazı" felsefi konuşmalar, betimlemeler ve özellikle katilin konuştuğu bölümler beni fazlasıyla sıktı. şimdi "sen ne anlarsın" falan diyenler, doğrudur fularım yetmez belki eleştirmeye ama yazmadan yapamadım.

bu kitabın 15 yılda yazılmış olması iyi mi yoksa kötü etkilemiş mungan'ın ilham perilerini, ben bilemedim. bunca yıl yazılmaya uğraşılmış bi eserin fazlasıyla zorlama yerleri var gibi geldi bana, artık bu konsantrasyon eksikliğinden mi, "bitse de gitsek" havasından mı kaynaklanıyor, bilmem. hani mungan'ın da söylediği gibi bulunduğu coğrafyayı anlatmaya yönelik bazı araştırmaları olmuş evet -selçuklu mimarisi gibi- ve bu araştırmaların da "bakın ben çok okudum, gördüm, gezdim, şimdi de bunları size bayılana kadar anlatıcam, kurtulamazsınız." tarzı bi alıkoyma kesinlikle var.

evet, yerküre gezegeninden anakara'nın görüntüleri sanki bir filmden izlemişim gibi kalıcı sahneler bıraktı beynimde ama o kadar mimari betimlemeye, doğa tasvirlerine girmeye de gerek var mıydı, yoksa akılda yer etmenin, bu kadar ayrıntı vermekle olabileceğinden dolayı böyle olması mı gerekiyordu, ben bilemedim.

bana göre ağır bi kitap olduğu halde okumamı kolaylaştıran olaylardan biri yeni bir dünya yaratılması. muhteşem bir hayal gücüyle, muhteşem unsurlar yaratılmış kesinlikle. ne gibi mi? hiçbir insanın gölgesine basmaya cesaret edemeyecekleri gölge kuşlarının kutsal gölgeleri, udbera'da herkesin sırrını toplayıp defterlere yazan cüce sırtoplayıcılar ve tereddüt köprüsü'nden geçerken bu sır dolu defterlerin kendiliğinden silinmesi, oradaki halkın unutma gücünü "kasreina" diye adlandırması ve kederlerini geride bırakmak isteyenlerin kasreina yolu'nu tırmanması gerektiği, sadece kadınların elinden su içen ve sadece erkeklere kokan büyülü gaveleana menekşesi, zeheyra taşı, uyku cinleri; timsah kafalı, kartal gagalı, yüzgeç kanatlı, kaderin hızlanmasını sağlayan uçman kuşları, eregion demircilerinin dövdüğü ve bir anda görünmez olmayı sağlayan kudret yüzüğü ve daha nicesi.

------- ayrıca ekşi sözlük'ten kitapla ilgili çok yerinde bir alıntı --------
tolkien murathan'ın adını "şairin roman"ı değil de" şairlerin efendisi (king of the poets)" koymuş olması gereken romanı. anakara = orta dünya, şairler de hobit elf arası bişey işte, nazgul ve gollumvari bişeyin de 250. sayfaya doğru çıkmasını bekliyorum açıkçası.
------- alıntı bitti --------
selam ederim, çok güzel demiş.

ahenkli şehir ve karakter isimleri ise beğenimi kazandı çok. zeey, tagan, bendag, zeheyra, agabu, moottah, dehamar, serhenas, gamenn, pepqemok, remzganan, roasanayma, odgarend kentindeki on üç dolunaylı yıl şenlikleri vs.

ayrıca lügatıma kadınların kendi aralarında kardeşliğin tarifi olarak "aynı elma ağacının dallarında çamaşır kurutmadık mı seninle?" cümlesini de kazandırmıştır.

bir de murathan mungan'ın fantastik edebiyat hakkında mükemmel bir tespitine rastladım, aşağı yukarı şöyle birşey diyor:
"batı fantezilerinde gelecek ütopyasında krallar, imparatorluklar, tiranlar, prensler, prensesler... yani demokrasinin daha gerisinde bir toplumsal modele özlem var adeta. ben mesela bu kitapta bunu büyük ölçüde yıkmaya çalıştım. bir tek tronteg imparatorluğu var o da zaten yıkılmış sonradan anlıyoruz."

bu tespiti, neden karakterlerine ve şehirlerine öyle isimler verdiği ve kitabını tanıttığı o görüntüler için : http://www.youtube.com/watch?v=OC3vMWfQJjQ

özet geç piç derseniz; "onca kelime döküp, hala daha istediklerimi anlatıp kelimelere dökemediğim hoş bir roman." derim.
güncel Önemli Başlıklar