tanrı fikri üstüne bilimsel ve filozofik bir yazı

Bazi fikirler vardir tartisilir, bazi dusunceler neredeyse evrenseldir. Cogumuzun kabul edecegi gibi fiziksel bir dunyanin icinde yasiyoruz. Vucudumuz fiziksel bir obje ve her saniye baska binlerce obje ile etkilesime giriyor. Yercekimini hissediyoruz, gozlerimiz elektromanyetik radyasyonu goruyor, beynimiz gozlerimizden gelen sinyalleri bizim bilincimizin algiladigi dusuncelere donusturuyor. Ellerimiz basinc hissediyor ve beynimiz butun resimleri bir araya koyarak vucudumuzun icinde bulundugu 3 boyutlu bir harita cikariyor.

Aklima gelen iki tane olasilik var, ya gercekten dunyada yasiyoruz ve gordugumuz, hissettigimiz her sey gercek. Ya da her sey aklimizin icinde olup bitiyor.

Ilk olarak 2. duruma bir bakalim. Varsayalim ki hic bir sey gercek degil, her sey aklimizin icinde. Ama aklimiz, ve bilincimiz bir yerlerde olmak zorunda. Bu durumda tek gerceklik, bizim dusunce yetenegimiz. Iste kant "dusunuyorum oyleyse varim" derken bunu kastediyordu.

Simdi birinci varsayima donelim, her sey gercek. Yani benim gordugum, toz, tas toprak, gunes, agac, bocek vs. bunlar gercekten var. Ve bunlar uzayda sabit degiller, zaman ilerledikce bu objelerin uzaysal konumlari degisiyor.

Gunes her gun doguyor, ancak gunesin yarin dogacaginin garantisi yok. Bilemeyiz. Kimisi cikip diyecek ki, dunya gunesin etrafinda donuyor, o yuzden gunes yarin dogacak. Dogru, su anda dunya donuyor, peki 1dk. sonra donecegini nereden bilebiliriz. Biz bakmadigimizda gunesin orada olmasi inanci nereden geliyor? Mesela ben her odaya girdigimde cama kus carpiyor. 100 kere bu devam ederse, 101. kez odaya girdigimda yine cama kus carpmasini bekleyebilirim, ama aralarinda nedensel bir iliski yoktur. David Hume, bu inancin kaynaginin aliskanlik ve de pragmatizm oldugunu soyluyor. Kisaca ben bu olayalar arasindaki iliskilere inaniyorum, var olduklarindan degil isime yaradigi icin.

Kisaca evrenin bir duzeni oldugu bir kabuldur, yasa degil. Ancak bu kabul bizi cok enteresan yerlere goturebilir. Sayet evrende bir yasa varsa, o zaman evrenin gercek mi yoksa kafamda mi oldugu sorusu onemsizdir. Cunku kafamdaki sistem de bir kurala uydugu varsayilmaktadir.

Sayet evrenin nasil haraket edecegini belirten bazi yasalar varsa, bunlara en guzel ornek fizik yasalaridir. Evreni anlamak ve modellemek icin cok basarili bir sistemdir ve gelistirildiginden beri hayatimizi kolaylastirmak ve gelecegi tahmin etmek icin kullaniliyor. Evrende bir duzel oldugu varsayimindan devam edersek, o zaman her olayin bir oncekinin sonucu oldugu ortaya cikmaktadir. Yani su anki zamanda olan uzaysal konumlar bir onceki zaman diliminin sonucudur. Icinde yasadigimiz makro skalada bu dogrudur. O zaman makro skalada tanriya yer yoktur, cunku zaten olan her sey bir oncekinin sonucudur. Yani aktif bir sekilde kimse olaylara mudahale etmemektedir.

Quantum fizigi durumun boyle olmadigini, evrende bir belirsizlik oldugunu soylemektedir. Cogu dindar birazcikta okuyup bilime ilgi gosteren kisi bu belirsizligi tanriya addetmektedir. Ancak quantum fizigindeki belirsizlik, deneysel bir belirsizlik degil, evrenin icine islenmis bir belirsizliktir. Herhangi bir olcum alindiginda veya parcacigin durumu bilindiginde, o parcacik icin belirsizlik ortadan kalkar. Bu durumda quantum fizigine gore tanri bile parcaciklarin konumunu ve hizini ayni anda bilemez, bu belirsizlik tanri icin bile gecerlidir, yani tanri quantum dunyasinda da degildir.

O zaman tanri nerededir? Belki de fiziksel dunyayla herhangi bir iliskisi olmadan bizi izlemektedir. Peki fiziksel dunya uzerinde hic bir etkisi yoksa o zaman tanrinin var olup olmamasi bizi niye ilgilendirir? Sayet gozlemeleyemdigimiz, ustune deney yapamadigimiz, fiziksel dunyayla etkilesimi olmayan, kisaca etkilesimi olmayan, olculemeyn bir varligin ustune tartismak yersizdir.

Butun bu anlattiklarim bir varsayimin ustune kuruludur, o da evrenin duzenli ve aciklanabilir bir yapiya sahip oldugu varsayimidir. Sayet evren sadece kaostan ibaretse, ve gelistirdigimiz fizik kanunlari evrensel degil merkeziyse nedensellik yoksa, o zaman her sey olabilir. Kaotik bir evren modelinde yesil kucuk uzaylilar evreni yonetiyorla, tanri yonetiyor argumanlari ayni degere sahiptir ve sacmadir. Evren kaotikse, evreni aciklamaya calismak oksimoroniktir, cunku kaotik bir yapi tanimi geregi aciklanamaz, aciklanabilen bir yapi kaotik degildir...

Peki tanri evrenle etkilesim icinde degilse, evrene aktif bir seilde mudahale etmiyorsa, evrenin hic bir yerinde degilse, o zaman insanlar tanrinin varligina neden inaniyor? Evrende neden duzen olduguna inaniyorsak onlar da o yuzden tanriya inaniyor. Cunku pragmatik bir inanc. Kimisi icin din birlestirici bir unsur, toplumlarin birbirine daha yakin olmasina dolayisiyla hayatta kalmaya yardimci oluyor. Kimisi icin bir plasebo etkisi, tanri tarafindan iyilestirelecgine inandigi icin iyilesiyor. Kimisi icin fonksyonel bir gereklilik. Kafasini olum korkusundan uzaklastiriyor ve gunluk hayatini daha rahat bir sekilde yasamasini sagliyor. Kimisi icinse bir ahlak polisi, topluma daha yararli bir birey olmasini sagliyor.

Kisaca insanlar farkinda olmasa bile, tariya pragmatik sebeplerle inaniyor. Bu inanc tanriyi gercek yapmaz, ayni sekilde evrenin bir duzeni olduguna inanmak evreni duzenli yapmaz. Tanriya inanmak, veya evrenin duzeni olduguna inanmak veya ikisine birden inanmak, veya devasa ucan pasta canavarlarina inanmak... bunlarin hepsi bir zevk meselesidir. Bilgisayarldan farkli olarak insanlar celisen dusuncelere sahip olabilir, birisi evrenin duzeni olduguna, ve tanrinin aktif bir sekilde evrene mudahale ettigine inanabilir... Inanc hic bir seyi gercek yapmaz, ama dunya gorusumuzu ve tavrimizi degistirir. Sayet bu inanc kisiyi multu yapiyorsa istedigine inanmak onun secimidir. Kimsenin kimseye inanc veya ideoloji empoze etme hakki yoktur, herkes kendi isine baktigi muddetce guzelce ve baris icinde yasayabiliriz...