bugün

bosna

Sana geliyorum nano, o anlattığın yeşil ormanlara, bahçelerinde begonyalar açan köyüne geliyorum. Herkesten gizli, babamın bile haberi yok. Belki kıskanır diye söylemedim.

Belki de dedomu ilk gördüğün sokağın başında bir fotoğraf çektirip ölümsüzleştireceğim o anı, belki de terkettiğin topraklara son kez bakarken gözünden damlayan yaşların üstüne basacağım. 24 yaşımda evime ilk defa geliyorum, heyecanlıyım, duygularımı yazamıyorum.

Düşünüyorum da, size yalnız başıma kalmaya geldiğim ilk geceyi. 2.sınıfa geçmiştim, bize geldiğiniz bir akşam, eve geri dönerken beni götürmüştünüz.

Sonra o gece bana söylediğin Boşnakça şarkı…
Şimdi gözlerimi kapattım, gönlümün MP3 playeri, senin ağzından o şarkıyı bana söylüyor…
Gittiğin yerlerde mutlusun biliyorum.
Ve ben bir yaz akşamı, çocukluğuna geliyorum…
(yola çıktığımda telefonuma yazdığım not; noktasına virgülüne dokunmadan yazdım buraya.)

Hep uzakta diye anlattılar senelerce. Zulüm varmış dediler, savaş var dediler. –Hadi topraklarımıza gidelim dedik, ee iş var dediler. Anlatıldığı kadar uzak değilmiş buralar. Bizimmiş o kadar. Hem de o kadar bizimmiş ki, kelimelerle anlatamam…

Seni bulamadım nano ama yaşadığın yerleri, evleri sokakları, her yeri buldum.
Şarkılar söyledim içimden…
Şarkılarda söylenen o köy, ‘bizim köyümüz’müş dedim…
Bayramlarda çocukların babalarıyla, dedelerini, babaannelerini ziyarete gittiği köyleri gibi… Ben orda dün ‘bayram’ yaptım…
Ait olduğumuz yerin, çokta buraları olmadığını anladım…
-Çocukken sizin köyünüz yok mu diyenlere, dün benim bayramımda köyümü anlattım

Temmuz 2013
Sarajevo.