bugün

nefret

nefret, taklidi yapılamayacak kadar kaliteli bir duygudur. seviyormuş gibi görünebilirsin, kızmış gibi görünebilirsin ama asla nefret edermiş gibi görünemezsin. az ya da çok değildir, hep çoktur, hep en uç noktadır ve hep zevk verir; bir o kadar da zarar.

midesi bulanmayan adamın midesini bulandırır. belki duygunun kendisi değildir de nefreti hissettiren kişidir bulantının sebebi ama sessiz kalmak, saçma sapan kelimeler sarf ederek nefretin seni aşağıya çekmesinden daha iyidir. kaliteli dedim ya, kalite hep iyi değildir. kalite, bir şeyi en iyi yapabilmektir ve nefretin en iyi yaptığı şey aşırı dozda kullanıldığında o çok uğraşıp koruduğun sakinliğini, mantıksal, duygusal ve ruhsal hareketlerini tam tersine çevirmesi ve en dibe çekmesidir. cevap vermeye tenezzül bile etmeyeceğin ilkokul sataşmalarına dalmana ramak kalır ama yine birinin, bir şeylerin hatrına atarsın içine. onu özütene kadar saçın beyazlar, göz altı torbaların yerçekimine yenik düşer, yüzün kırışır, eklemlerin ağrır, dişin sızlar... ama sonunda hep bir "ama" vardır.

anneni seviyorum. ciddi anlamda seviyorum anneni çünkü senin gibi bir karakteri farkında olmadan tanımama fırsat verdi. sayende ben de nefretin ne denli güzel bir duygu olduğunu anlamış oldum. hayır hayır, senin gibi bir anlık sinire kapılıp "yıkarım dağları" triplerine girmeyeceğim, sana ve dolaylı olarak anneni de işin içine katarak küfür de etmeyeceğim zira küfür yenilginin acısını azaltmaya çalışmanın bir ürünüdür. ayrıca tapılası bir varlığa hakareti ben kendime yediremem. ha, ben seninle de bir yarış içinde değildim ki bir şey kazanayım ya da sen kaybedesin ama belli ki sen bir yarışa kapılmışsın. senin yerine geçtiğim de yok, geçmek de istemem. neden sen olmayı isteyeyim ki? ben kendi yerimi yarattım, ben ilk gün nasıl davranıyorsam yine öyle davranıyorum. bu kadar basit. küfür etmek kolay, aynı performansı konuşma diline de yansıtabilmek zor.

değişme demiyorum, hobi olarak yine değiş ama tümüyle değiştirme kendini gözünü seveyim. en azından insanlığının temeli olan kişiliğin sabit kalsın. seni vezir edecek de o, rezil edecek de.
vururum, kırarım demek isterdim ama yok. ha tabi bu hiç demeyeceğim anlamına gelmez. sabrım çoktan taştı ama bardak henüz çatlamadı, az kaldı.
bu bir tehdit değildir ama sanıyorum okuyacak olursan tehdit olarak alacaksın. ben sadece yazmam, aynı zamanda yaparım. zarar versem de zarar alsam da her türlü rahatlayacağım günün birinde. amacım bir şey kazanmak değil ne de olsa.

adın bile midemi bulandırıyor, yüzünü görsem acaba kusar mıyım konusu çok edilmiş o güzel yüzüne? sahi, nazar değer diye mi saklıyorsun? neyse. yok lan, kusamam. madem o kadar güzel, kıyamam. anca alkol alıp üstüne sigara dumanı koklayınca kusabiliyorum. fiziğin senin olsun, benim işim kişiliğinle. sadece hangisiyle uğraşacağıma karar veremedim henüz.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar