bugün
- geldi yine deli9
- sokak hayvanları uyutulacak48
- dünya türkiye'nin neyini kıskanıyor11
- icardi190527
- galatasaray10
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı16
- 22 mayıs 2024 atalanta bayer leverkusen maçı10
- gecenin şarkısı9
- age of empires'in üstüne oyun var mı13
- rusların en iyi olduğu şeyler26
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi15
- iran'ın teşekkür mesajında türk bayrağı koymaması14
- erkeklerin sözlükte durma nedeni11
- hangi sözlük erkeğiyle evlenmek istersin8
- spor salonuna gitsem erkekler popoma bakar mı26
- ismail kartal15
- unutulan ünlüler11
- işid'in bütün yaptıkları meşrudur10
- karınızla gratise gider misiniz12
- sokak köpeklerini isteyen evinde baksın9
- fazla bilinmeyen harika şeyler8
- ankarayı öven tip17
- mert hakan yandaş10
- anın görüntüsü11
- manyak olmaya karar verdim9
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması14
- kaza yerinin tespiti iran ihası tarafından yapıldı8
- bugün üike olarak resmi yastayız12
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl20
- türk kızları neden gülümsemiyor8
- bir galatasaraylının kulağına fred diye fısıldamak12
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı14
- bir şarkı sözü der ki11
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz14
- icardi1905'i silip atmak20
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması12
- sevgilinin kız arkadaş lobisi10
- escort ile evlenmek11
- şişmanlar ölünce nereye gider8
- ellerim bos gonlum hos9
- kilo almak için bik bikle evlenmek11
- alex de souza vs fred10
- cumhrbaşkanm sizi dünya yenemedi ben nasıl yeneyim15
- cehennemde türkçe konuşulur8
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması16
- iran'ın depremde yas ilan etmemesi8
- dondurma yalarken erkeklerin sürekli bakması8
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması17
- karınız olsa döver misiniz9
- yeşil gözlü erkek olmak10
Başbakan Erdoğan geri adım atmamakta kararlı. Ancakverdiği bu tepki gerçekten neye? Bu halk itiraz ederken neye itiraz ediyordu?Bunu başbakan kendisine samimi olarak sorma gereği duydu mu merak ediyorum.Sanırım sormadı, çünkü sorsaydı bu şekilde tepki göstereceğini düşünmüyorum.
Başbakan'ın herşeyi yapmaktaki argümanı kısaca şu;"Biz %50 ye yakın oy aldık halk tarafından, dolayısıyla çoğunluk temsiliçin bizi seçti bu nedenle biz de istediğimizi yapıyoruz." Tabi kidemokrasi her zaman çoğunluğun isteğinin gerçekleşmesini gerektirmiyor. Ancakbaşbakanın sanırım bu pek umrunda değil. Temsili demokrasinin işleyiş tarzıhalkın seçtiği temsilcinin genel olarak aldığı kararları halka birlikteuygulamasıdır, halka rağmen değil. Aradaki bu ince çizgiyi birbirinekarıştırmayı çok seviyor malesef kendisi. Eğer alınan bir karara toplumsal birtepki gösteriliyorsa karar tekrar değerlendirilir veya önemli bir siyasikonuysa referanduma bile gidilebilir. Ancak bu konudaki tek sıkıntı bu dadeğil.
2008 yılında Uğur Dündar dökümanlarına kadardökerek yaptığı araştırmada istanbulun farklı ilçelerinin farklı mahallelerindekütüğe kayıtlı ancak ölmüş olan "seçmenlere" oy kullandırıldığıortaya koyulmuştu. Bunun detaylarını ve haberin kendisini google ve youtube'ayazarak çok rahat bir şekidle bulabilirsiniz. Söz konusu bu iken 2006 yılındanitibaren yapılan diğer seçimlerde bu tür adaletsizliklerin yapılmadığınınereden bilebiliriz. Sonuçta bu tür hareketler bize bu insanların "kazanmakyolunda herşey mübahtır" gibi bir ahlak anlayışına sahip olduklarıizlenimini veriyor. Ancak esas durum bu haberlerin neden bu kadar çabukunutulduğu? Neden peşinden gidilmedi, muhalefet niye kovalamadı, neden haladaha ortada bir seçim adaletsizliği olup olmadığı tartışılmıyor? Bu sorununcevabı halen bekleniyor.
Erdoğan'ın "delikanlı başbakan"kıvamından çıkmamak için bu kadar direniyor olması sanırım davos çıkışları gibiiyice geçmişten gelen bazı davranışlarının halk tarafından yine"delikanlıca" görülmesinden dolayı onu içten içe gazlamış olmasıolabilir. Bir süre sonra ise çizgisini kaybedip padişahlığını ilan etmeyebaşladı kendisi. Dikkat ederseniz sadece Erdoğan'dan konuşuyorum. Çünkü bu birAKP sorunu değil. Bu ülkenin sorunu başbakanın despotik, geri adım atmayan,yaptığı hatayı kabul edemeyecek kadar sahte bir gurur sahibi ve diktatör varikonuşmaları ve kararlarıdır. AKP bile kendi içinde bunun farkında. Ancakkendisi biat kültürünü zamanında oluşturduğu ve kimse zamanında buna kendi partisiiçinde dahi ses çıkart(a)madığı için tekil güç olarak istediğini yapabilmekte.Kişisel olarak AKP'ye oy vermedim ancak çok rahat anlayabiliyorum ki halkınverdiği oy bu başbakana değil, o balkon konuşmasını yapan kucaklayıcı vebirleştirici konuşmalar ve davranışlarda bulunan başbakanaydı.
Devlet içi kadrolaşmadan bahsetmeye bile gerek yokdoğal olarak. Zam dengesizliği, enflasyon, çekilen peşkeşler, bir gecede komikrakamlara kapanan ihaleler, yabancı sermayeye satılan ( daha doğrusu hediyeeder şekilde verilen) kamu varlıkları, imf'ye borcun kapanması ama buna rağmenvergilerin zamlanması, intikam dürtülü söylemler gibi durumlar başbakanınsadece ağzının iyi laf yaptığını ortaya koyuyor malesef. intikam demişkenbahsetmeden olmaz, son yıllarda özellikle çok başvurduğu bir yöntem bu da,"geçmişte zülum ettiler şunlar şunlar oldu o yüzden bizim hukuksuz olsa dabunları bunları yapmamız meşrudur" davranışları, söylemleri ya da imaları.Başbakan hatayı hatayla çözmeyi planladı hep sanırım. Bunu yaparken de hukukunüstünden geçip gerçek süreçleri atladı ve bunun cezasını da yine halk çekti.Çünkü insanlar bunları hep görüyordu ve korku imparatorluğu iliklerimize kadarişledi. Bazı insanlar ben böyle bu düzenin yanlışlarını saydığımda hep kötütarafından baktığımı iyi işlerin de yapıldığını söylüyorlar. Ancak yapılanfaydalı şeyler size yaptığınız haksızlıktan, yediğiniz kul haklarından,günahlarınızdan kurtulma kartı sağlamaz. Ne yaptıysanız onun hesabınıverirsiniz. Vermelisiniz. Demokrasi böyle işler. Bizim ülkede tarih boyunca pekişlemedi ama olması gereken budur.
Bugün TRT'deki içten gelen haberlerde resmen zorlayalan haber yapıyoruz, kanımıza dokunuyor diyordu çalışanlar. Sokakta polisleyapılan görüşmede nasıl iç ikilemde olduklarını ancak yaşam tarzını ve ekonomikgücü kaybetmenin verdiği korkunun ne denli onlara üstün geldiğini 36 saattiruyumadan meydanlarda görevlerini yapmaya çalışmalarından anlıyoruz. Her ikitarafta da yanlışlar, provokasyonlar gerçekleşmekte tabi ancak polisin kendisibile kendilerine gelen emirlerin aşırı olduğu konusunda hemfikir.
Peki son durum nedir? Ülke bir ikileme girdi. Halkvs Erdoğan durumu söz konusu. Halk söz konusu yapıların yapılmasınıistemediklerine dair çok açık bir tepki koydu. Erdoğan ise her zamanki gibigeri adım atmamak benim karakterimdir tadında devam ediyor. Arınç ise biryandan çıktı Erdoğan yokken ortamı yumuşatmak için elinden geleni yapıyor amaErdoğanın halka hiçbir değer vermediğini Arınç bile biliyor. Çünkü bu eylemlereve bunu yapan insanlara bir değer veriyor olsaydı Erdoğan bugün bu ülkede olurve nerede yanlış yapmış olabileceğini değerlendirirdi. Bu umursamazlığıkullandığı çapulcu gibi kelimelerden de anlıyoruz zaten. Halk izin vermeyecek,Erdoğan yapıcam diye ısrar edecek. Eğer Erdoğan yarın orayı yıkıp yerine yenibirşey yaparsa bu savaşı kazanacak ve tekilliğini devam ettirecek. Eğer halkbir şekilde Erdoğan'a geri adım attırabilirse birlik olduklarında güçlüolabildiklerini fark edecekler. Bu da Erdoğan'ın düşüşünün başlangıcı olacak.Eğer Erdoğan hiçbir şekilde geri atmaz ise kendi halkının üstünden geçmesigerekecek ve bu üstünden geçme pek micaz anlamda gerçekleşmeyeceğe benziyor.Neler olacağını bekleyip göreceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan,halkını (en azından düşünen, sorgulayan, günü kurtarmak yerine geleceğe dairahlaki sorumluluğu olduğunun farkında olan kesimi) kendisine oy vermiş olsun yada olmasın hayal kırıklığına uğratmıştır. Halkın saygısını kaybeden birbaşbakan ise cumhuriyet rejiminde ayakta kalamaz. Pragmatik açıdan bakacakolursam kendisi ya rejimi bir an önce değiştirmek için elinden geleni yapmalıya da bu oyundan elini ayağını çekip Amerika'ya Fetullah Hocasının yanına gidiporadan ülke içini örgütlemeyi ve nihai amaçlarını yerine getirmeyi denemelidir.
Başbakan'ın herşeyi yapmaktaki argümanı kısaca şu;"Biz %50 ye yakın oy aldık halk tarafından, dolayısıyla çoğunluk temsiliçin bizi seçti bu nedenle biz de istediğimizi yapıyoruz." Tabi kidemokrasi her zaman çoğunluğun isteğinin gerçekleşmesini gerektirmiyor. Ancakbaşbakanın sanırım bu pek umrunda değil. Temsili demokrasinin işleyiş tarzıhalkın seçtiği temsilcinin genel olarak aldığı kararları halka birlikteuygulamasıdır, halka rağmen değil. Aradaki bu ince çizgiyi birbirinekarıştırmayı çok seviyor malesef kendisi. Eğer alınan bir karara toplumsal birtepki gösteriliyorsa karar tekrar değerlendirilir veya önemli bir siyasikonuysa referanduma bile gidilebilir. Ancak bu konudaki tek sıkıntı bu dadeğil.
2008 yılında Uğur Dündar dökümanlarına kadardökerek yaptığı araştırmada istanbulun farklı ilçelerinin farklı mahallelerindekütüğe kayıtlı ancak ölmüş olan "seçmenlere" oy kullandırıldığıortaya koyulmuştu. Bunun detaylarını ve haberin kendisini google ve youtube'ayazarak çok rahat bir şekidle bulabilirsiniz. Söz konusu bu iken 2006 yılındanitibaren yapılan diğer seçimlerde bu tür adaletsizliklerin yapılmadığınınereden bilebiliriz. Sonuçta bu tür hareketler bize bu insanların "kazanmakyolunda herşey mübahtır" gibi bir ahlak anlayışına sahip olduklarıizlenimini veriyor. Ancak esas durum bu haberlerin neden bu kadar çabukunutulduğu? Neden peşinden gidilmedi, muhalefet niye kovalamadı, neden haladaha ortada bir seçim adaletsizliği olup olmadığı tartışılmıyor? Bu sorununcevabı halen bekleniyor.
Erdoğan'ın "delikanlı başbakan"kıvamından çıkmamak için bu kadar direniyor olması sanırım davos çıkışları gibiiyice geçmişten gelen bazı davranışlarının halk tarafından yine"delikanlıca" görülmesinden dolayı onu içten içe gazlamış olmasıolabilir. Bir süre sonra ise çizgisini kaybedip padişahlığını ilan etmeyebaşladı kendisi. Dikkat ederseniz sadece Erdoğan'dan konuşuyorum. Çünkü bu birAKP sorunu değil. Bu ülkenin sorunu başbakanın despotik, geri adım atmayan,yaptığı hatayı kabul edemeyecek kadar sahte bir gurur sahibi ve diktatör varikonuşmaları ve kararlarıdır. AKP bile kendi içinde bunun farkında. Ancakkendisi biat kültürünü zamanında oluşturduğu ve kimse zamanında buna kendi partisiiçinde dahi ses çıkart(a)madığı için tekil güç olarak istediğini yapabilmekte.Kişisel olarak AKP'ye oy vermedim ancak çok rahat anlayabiliyorum ki halkınverdiği oy bu başbakana değil, o balkon konuşmasını yapan kucaklayıcı vebirleştirici konuşmalar ve davranışlarda bulunan başbakanaydı.
Devlet içi kadrolaşmadan bahsetmeye bile gerek yokdoğal olarak. Zam dengesizliği, enflasyon, çekilen peşkeşler, bir gecede komikrakamlara kapanan ihaleler, yabancı sermayeye satılan ( daha doğrusu hediyeeder şekilde verilen) kamu varlıkları, imf'ye borcun kapanması ama buna rağmenvergilerin zamlanması, intikam dürtülü söylemler gibi durumlar başbakanınsadece ağzının iyi laf yaptığını ortaya koyuyor malesef. intikam demişkenbahsetmeden olmaz, son yıllarda özellikle çok başvurduğu bir yöntem bu da,"geçmişte zülum ettiler şunlar şunlar oldu o yüzden bizim hukuksuz olsa dabunları bunları yapmamız meşrudur" davranışları, söylemleri ya da imaları.Başbakan hatayı hatayla çözmeyi planladı hep sanırım. Bunu yaparken de hukukunüstünden geçip gerçek süreçleri atladı ve bunun cezasını da yine halk çekti.Çünkü insanlar bunları hep görüyordu ve korku imparatorluğu iliklerimize kadarişledi. Bazı insanlar ben böyle bu düzenin yanlışlarını saydığımda hep kötütarafından baktığımı iyi işlerin de yapıldığını söylüyorlar. Ancak yapılanfaydalı şeyler size yaptığınız haksızlıktan, yediğiniz kul haklarından,günahlarınızdan kurtulma kartı sağlamaz. Ne yaptıysanız onun hesabınıverirsiniz. Vermelisiniz. Demokrasi böyle işler. Bizim ülkede tarih boyunca pekişlemedi ama olması gereken budur.
Bugün TRT'deki içten gelen haberlerde resmen zorlayalan haber yapıyoruz, kanımıza dokunuyor diyordu çalışanlar. Sokakta polisleyapılan görüşmede nasıl iç ikilemde olduklarını ancak yaşam tarzını ve ekonomikgücü kaybetmenin verdiği korkunun ne denli onlara üstün geldiğini 36 saattiruyumadan meydanlarda görevlerini yapmaya çalışmalarından anlıyoruz. Her ikitarafta da yanlışlar, provokasyonlar gerçekleşmekte tabi ancak polisin kendisibile kendilerine gelen emirlerin aşırı olduğu konusunda hemfikir.
Peki son durum nedir? Ülke bir ikileme girdi. Halkvs Erdoğan durumu söz konusu. Halk söz konusu yapıların yapılmasınıistemediklerine dair çok açık bir tepki koydu. Erdoğan ise her zamanki gibigeri adım atmamak benim karakterimdir tadında devam ediyor. Arınç ise biryandan çıktı Erdoğan yokken ortamı yumuşatmak için elinden geleni yapıyor amaErdoğanın halka hiçbir değer vermediğini Arınç bile biliyor. Çünkü bu eylemlereve bunu yapan insanlara bir değer veriyor olsaydı Erdoğan bugün bu ülkede olurve nerede yanlış yapmış olabileceğini değerlendirirdi. Bu umursamazlığıkullandığı çapulcu gibi kelimelerden de anlıyoruz zaten. Halk izin vermeyecek,Erdoğan yapıcam diye ısrar edecek. Eğer Erdoğan yarın orayı yıkıp yerine yenibirşey yaparsa bu savaşı kazanacak ve tekilliğini devam ettirecek. Eğer halkbir şekilde Erdoğan'a geri adım attırabilirse birlik olduklarında güçlüolabildiklerini fark edecekler. Bu da Erdoğan'ın düşüşünün başlangıcı olacak.Eğer Erdoğan hiçbir şekilde geri atmaz ise kendi halkının üstünden geçmesigerekecek ve bu üstünden geçme pek micaz anlamda gerçekleşmeyeceğe benziyor.Neler olacağını bekleyip göreceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan,halkını (en azından düşünen, sorgulayan, günü kurtarmak yerine geleceğe dairahlaki sorumluluğu olduğunun farkında olan kesimi) kendisine oy vermiş olsun yada olmasın hayal kırıklığına uğratmıştır. Halkın saygısını kaybeden birbaşbakan ise cumhuriyet rejiminde ayakta kalamaz. Pragmatik açıdan bakacakolursam kendisi ya rejimi bir an önce değiştirmek için elinden geleni yapmalıya da bu oyundan elini ayağını çekip Amerika'ya Fetullah Hocasının yanına gidiporadan ülke içini örgütlemeyi ve nihai amaçlarını yerine getirmeyi denemelidir.
güncel Önemli Başlıklar