bugün

sözlük yazarlarının itirafları

uzun bir aradan sonra (ölüm haberli entryler hariç) dönüp dolaşıp yine burayı buldum. başlayalım o halde.

* geleceğimde ne olacağını bilseydim ve bundan tatmin olmasaydım şu saniye kendimi öldürebilirdim.

* bundan sonra bir selde, bir fırtınada suya kapılmış bir odun ya da kırık bir dal parçasından farklı olmayı düşünmüyorum. suyun canı nereyi isterse oraya gidip ne halim varsa göreyim. hani high hopes klibinde akarsuya gitar bırakılmıştı ya, heh işte o gitarın ağacından olmayı isterdi gönül ama kırık bir daldan daha fazlası değilim. gilmour'un söz ettiği "iki kayıp ruh"tan birisiyim.

* depresyon demek pek doğru olmaz ama ruhsal yıkıma uğrama ihtimalim çok küçük şeylere bağlı. şu an hayatımda koyduğum hedeflere bir adım bile yaklaşamamış olmamı bir kenara bırakırsak bana söylenmiş küçücük bir yalanın ortaya çıkması, sırf beni az da olsa mutlu edebilmek için olayların benim istediğim şekilde gidiyormuş gibi gösteriliyor olması ya da yine aynı şekilde benim istemediğim bir olayın yaşanmasının akabinde yine benim bunu en iğrenç bir şekilde öğrenebilecek olmam o yıkımla aramdaki pamuk ipliğini inceltmekten başka bir işe yaramıyor. yine de her şeyi bilerek yıkılmak hiçbir şey bilmeden yıkılmaktan daha iyidir.

* kişiliği bedeniyle aynı oranda yaşlanmayan bir insana hala değer veriyor olmam kendimi sorgulatıyor. periyodik alakasız triplere maruz kalıyor olmam artık etki etmiyor. balıkçı eli gibi oldu artık duygularım, hissetmiyorum.

* hazır konusu açılmışken (yani en azından kafamda konusu açılmışken) ben artık hiçliklerle uğraşmak da istemiyorum zira beynimi çok kurcalıyor. o kadar üşengecim ki düşünmekten başka yapabildiğim pek bir şey kalmadı. ya "hiç" duymamak için soru sormayacağım ya da sorduğumda daha az düşündürecek bir cevap arayacağım.

* bir de bana gaz versin birisi. söz dinlemiyorum, dürtecek adamlar da benden farklı değil. kendi çözüm yollarımı kendim çürütüyorum.

* bir de bir şey daha... ya da neyse yok bir şey.

* görüşürüz.