bugün

latin amerika

16. yy.'ın sonlarından itibaren eski dünyalıların yerleşimine açılan topraklar. buraların eski dünyalılara açılması portekizliler ve ispanyollar eliyle olmuştur. bunlar o dönemlerde hem şanslı hem de deniz gücü olan ülkelerdi. portekizliler, orada yerleşmeye, insanlarını oralara yerleştirmeye çalışırlarken, ispanyollar ele geçirdikleri toprakları daha ziyade ticarethaneler olarak görüyorlardı. yalnız not edilmesi gereken bir husus var ki; ne ispanyollar ne de portekizliler, böyle ülke olarak bir yere savaş açıp oraları elde etmemişlerdir. talih veya kader, tümüyle belirleyici olmuştur neredeyse ispanyol ve portekizlilerin buraları ele geçirmelerinde.

örneğin, Hernando Cortes adında bir ispanyol teğmen, meksika platosundaki inanılmaz altın ve değerli maden yataklarını duymuş ve oraya en fazla 100 adamla gitmiştir. burada, emrinde 200.000 adam toplama kabiliyeti olan montezuma diye bir aztek komutanını adamın iyi niyetinden biraz yararlanarak alt etmiş ve başa geçmiştir. abartısız, oluk oluk altın akıtmıştır bunu nsonucunda ispanya'ya, dahası meksika kralı olmuştur, üç beş ayak oyunuyla. talaskanlar diye mesela meksikalıların düşmanı ama meksikalıların yendiği bir toplulukla işbirliği yapmış ve başarılı olmuştur. bu kabile ile işbirliğinin sonucu meksika kralını yakalamış, sonra gelsin fidyeler gitsin paralar ve ayak oyunları.

bunu duyan mesela başka bir adam Francisco Pizarro diye biri Atahualpa adlı peru kralını bir şekilde yakalmış sonra fidye midye ve oyunlarla perunun kralı olmuştur. bunu yaparken yine en fazla 100-150 adamı vardır.

böyle böyle, bir gün biri bir yeri, başka bir gün başka birisi başka yeri ele geçirmek suretiyle, güney ve orta amerika'yı avuçlarının içine almışlardır ispanyol ve portekizliler. buraların bu kadar çabuk yerleşime açılması bu kadar çabuk ilgi çekmesinin nedeni sahip olduğu kaynaklar olmuştur. örneğin, kuzey amerikayla, uzak doğuya giden bir kestirme bir yol bulma çabasındaki fransız ve ingilizler, ilgilenirken, bu dönemlerde bir kaç tane sınırlı keşif faaliyetleri olmuş, içerlere filan hiç dokunmamışlar, iyice kuzeyden haberleri bile olmamıştır. çünkü buralar bu kadar zengin görünmüyordu o sıralar ingilizler ve fransızlara.

şimdi de bildiğimiz gibi latin amerika, çok sefil bir diyardır. ne onurlu ve sadedir, ne de güçlü ve kusurlarını kapatabilen. yazıktır, bizim gibi taşkındır ama yeniktir, yenildikçe taşmakta, taştıkça daha kolay yenilmekte, hakkı yenmektedir.