bugün

giordano bruno

17. yüzyılda italya’da engizisyon mahkemesi ve dönemin yobaz hıristiyan tayfası, sırf dünyanın güneşin çevresinde döndüğünü söylediği için galileo’nun anasından emdiği sütü burnundan getirmişlerdi. galileo iki kez toplanan engizisyon konseyinin baskılarını kabul etmediği için hayatının kalan kısmını ev hapsinde geçirmek zorunda kalmıştı.

giordano bruno çağdaşı galileo kadar şanslı değildi. engizisyon aynı gerekçelerle, yani dünya güneşin çevresinde dönüyor dediği ve bu konuda inatla direttiği için o’nu da kafirlikle suçlamış ve roma’daki campo die fiori meydanında diri diri yakmıştı. bruno’nun bedeni kül oldu evet ama savunduğu değerler hala insanlığa ışık tutuyor. bugün biz bruno’yu hayranlık ve minnetle anıyoruz fakat onun bedenini ateşe veren yobazlardan hiçbirinin adını dahi bilmiyoruz. işte bu yiğit adamın şu sözleri yaşam felsefesinin bir özeti gibidir;

“ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. bundan dolayı her yerde zorluklarla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım.”
güçlü olana karşı hakkın ve gerçeğin yanında durmak mangal gibi yürek ister. bu, insanlık tarihi boyunca hep böyle oldu. hayatınızdan memnunsanız, yani kaybedecek bir şeyleriniz varsa, sorun yaşamak istemezsiniz. hayatınızın hep böyle tatlı tatlı sürüp gitmesini dilersiniz. hiç kimse gereksiz yere risk almaktan hoşlanmaz. bu yüzden brunoların, galileoların sayısı azdır. ve onlar bu yüzden değerlidirler.