bugün

2020 olimpiyatlarına aday türkiye ve olimpik ruh

olimpiyatlar bambaşka bir spor organizasyonudur.

başarı her sporda tabi önemlidir ama olimpiyatlarda başarıdan ziyade önemli olan katılımdır. zaten bu bilince sahip toplumlarda olimpik sporlarda başarı da otomatikman geliyor.

peki 2020 olimpiyatlarını tertiplemek için aday olan ülkemiz bu anlayışa ve olimpik bilince sahip mi?

bakalım...
Spor bakanımız Suat Kılıç; kendisi avukat, aynı zamanda sunucu.
Spor bakan yardımcımız Yusuf Tekin; kamu yönetimi mezunu, hiç spor yapmamış,
Spor bakanlığı müsteşarımız Hasan Basri Hakyemez; ziraat mühendisi, TARLA BiTKiLERi bölümü mezunu.
son Spor Genel Müdürümüz; gazeteci, ondan bir önceki Mehmet Atalay, Türk Dili ve Edebiyatı mezunu...

şu an bir Spor Genel Müdürümüz YOK!.

Spor Genel Müdürlüğü makamında oturan Mehmet Baykan görevini "asaleten" değil "vekaleten" yürütüyor...

yani "başarısızlığın sorumlusu sensin istifa et ulan" diyebileceğimiz bir Spor Genel Müdürümüz yok.

olimpik branşlarımızın federasyonlarının yönetim kadrolarının hali ise içler acısı.

üç tarafımız denizlerle çevrili, henüz yüzmede madalyaya sahip değiliz, "güce dayalı sporlarda başarılıyız" diyorduk, son yıllarda o branşlarda da çuvallıyoruz...

halkımız ay yıldızlı bayrağımızı taşıyan bayan sporcuların sportmenliğinden çok kıyafetinin açıklığı ile ilgilenir durumda...

nüfusumuz 75 milyon...
ama lisasnlı sporcu sayımız sadece 2 milyon, bu rakam almanya'da 24 milyon, ingiltere'de 6.5 milyon, 15 milyon nüfuslu hollanda'da ise 4 milyon lisanslı sporcu var...

kaynak; http://perweb.firat.edu.t...inlar/fua_19/19_37004.doc

üstelik türkiye'de lisanslı sporcu sayısı son yıllarda (olimpiyat adaylığımız doğrultusunda) bilerek şişirilmiş durumda.
türkiye'nin 3 sene evvel 544.000 olan lisanslı sporcu sayısı bugün 1.980.000. 3 senede bu kadar lisans dağıtımı elbette ioc'nin der gözünden kaçmıyor.

işte biz ancak kendimizi kandırırken, bize olimpiyatları bu yüzden vermiyorlar.
zira futbol dışındaki hiçbir spor ile ilgili değiliz.

nüfusumuzun sadece yüzde 2.5'i (aslında sadece ve sadece yüzde 0.8'i) sporcu...

korkunç bir başka istatistik ise 2 milyon sporcuya sahip bir ülkede, her yıl 5 milyon öğrencinin spor yerine kuran kurslarına kayıt yaptırması...

yani çocuklarımızı spora yönlendirip fiziksel ve mental gelişimlerinde yardımcı olmak yerine, onları çağdışılığa ve bağnazlığa sürüklüyoruz ebeveynler olarak...

tabi başbakanımız da buradan yola çıkarak "müslüman bir ülkeye neden olimpiyat vermiyorsunuz" diye sorabiliyor.

sen, olimpik ruha sahip olsan elbet sana olimpiyat verirler, ama sen nurcu türkçe olimpiyatları ruhuna sahipsin, o apayrı birşey...

peki bu kafa değişir mi?

çok zor...

umudu olan varsa parmak kaldırsın.