bugün

yemek

pek umursamıyorum ben bunu. hani, sabah kahvaltı dışında önemsediğim de söylenemez. kahvaltısız dayanamıyorum o güne. kahvaltı zaten günün en önemli öğünüdür. ama bir sekreterimiz var. hayatının odak noktası, nasıl desem, hayatında en çok yer kaplayan hadise "yemek". tüm günümü zehir ediyor bu tutkusu. sekreter bizim işyerinde dışardan yiyemiyor. bu yüzden dışardan alışveriş yapıyor. ve şirketin mutfağı var, orda yemek yapıyor. e haliyle biz de yiyoruz. çok fazla yapıyor zira. sonra ona yardım etmek zorunda kalıyorum. e yardım etmek istemiyorum. istemeyince de arıza çıkıyor. en sonunda dışardan söylemeye karar verdim. sonra... yemek yerken, her yediğinin zararlarını ve de yararlarını anlatıyor. sürekli "şu aslında yenmemeli, bunu yerseniz böyle böyle olur." gibi takıntılı bir üslup ile öğle yemeğini zaten zorla yapan ben'i çileden çıkarıyor. "çok zayıfsın yemek ye kilo al" diye taciz ediyor. ya da yemek yemek istemezsem " çok kilolu ya diyet yapıyor." diye üstüme üstüme geliyor ayh. çıldırıciim.

yemek olayını hayatının merkezine oturtmamalı insan. başka şeylere yönelmeli. ne bileyim. sinema, tiyatro gibi.
güncel Önemli Başlıklar