bugün

intolerance

hoşgörüsüzlüğü, aşkın çağlar boyu mücadelesini; dört ayrı devirde ve dört ayrı mekanda; hem anlamsal derinlik hem de sinemasal etkileyicilik aNLAMINDA çok iyi anlatan d.w.griffith filmi. babil sahneleri çok ihtişamlıdır. günümüzde* batıdaki kadın ve çocuk hikayesi, yani birtanesi ile oğlan'ın hikayesindeki kapitalist fabrikatörün kaknem* kızkardeşinin ihtiyacı olanlara sözde yardım için kurduğu vakfın, vicdansız, bencil faaliyetlerinin neden olduğu yıkımlar çok güzel anlatılmaktadır. ve günümüzdeki sosyetik bazı hayırseverlerin faaliyetleri hakkında da çok aydınlatıcıdır.

--spoiler--
işgüzarlar, o zaman da şimdi ki gibi; "insanlar arasında çok fazla şenlik ve zevk peşinde koşma var" der.
--spoiler--

--spoiler--
Zina ederken yakalanan bir kadın getirilir.
-"Musa, Yasa'da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu,sen ne dersin?"
-"Aranzda günahsız olan, ona ilk taşı atsın."
--spoiler--

--spoiler--
Kadınlar erkekleri cezbedemez olduklarında sıklıkla ikinci seçenek olarak Reforma sığınırlar.
--spoiler--

griffith, filmde hikayeler arası geçişi; bir annenin salladığı, beşik vasıtasıyla gerçekleştirmiştir.

filmin son bölümü; Adalet ve yeniden toparlanma'daki son söz:
''Toplar ve hapishane parmaklıkları hoşgörüsüzlük ateşinde dövülmüştür. Ve kusursuz aşk, barışı sonsuza dek getirecektir. Cezaevi duvarları yerine, çiçek kaplı tarlalar...''

not:bir rivayete göre griffith bu filmi; gişede başarı sağlayan ancak içindeki bir çok unsur nedeniyle kadınlar ve siyah amerikalılarca protesto edilen, önceki filmi the birth of a nation nedeniyle ırkçılık suçlamasıyla karşılaşmasının tesiri ile çekmeye karar vermiş.