bugün

kefenin cebi yok

hatırlarım da; çocuk iken bakkala gittiğim için komşannenin verdiği leblebi şekerlerini saklardım cebimde. az oldukları için hep kıymetli oldular benim için. yapacak hiçbir şey bulamadığım, sıkıldığım zamanlarda tek tek ve özenle önce üstlerindeki şekeri dişlerim ile leblebiden ayırır, sonra kalan leblebiyi ince ince tadını çıkararak yerdim. zaman geçti, para koydum o ceplere, süslü cihazlar, mutlu bir aileye adanmış evin anahtarı, içinde tek dal kalmış bir sigara paketi, hiç olmadı; soğuktan üşüyen eller, daha sayamayacağım beni mutlu eden bir çok şey. şöyle bir bakıyorum çevreme; aslında hepimizde aynı anlamlara sahip o cepler.Göremediğimiz, görüp de, farkına varamadığımız düşününce içimizi acıtan/ısıtan.

ve insan kaybetmeye başlayınca anlıyor o ceplerin kıymetini. çevresindekiler ölürken yanına alamadıkları mutlulukları.