bugün

8 mart dünya emekçi kadınlar günü

Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 Mart 1857 yılında ABD’nin New York kentinde başladı. Konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan 40.000 işçinin insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı başlattığı grev, polisin saldırısıyla kanlı bitti. Saldırı sırasında çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi can verdi. işçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı. Kısaca;8 Mart 1857; 129 işçi kadın yaşamını verdi ve bize özgür yaşamı kazanmak için en büyük bedel olan yaşamımızı koyma zorunluluğunu öğretti. Bu aynı zamanda özgücümüze dayanarak yaşam gücü olabileceğimizin eylemle tamamlanmasıyla oldu. Kadın ve çocuk emeğinin sömürülmesine karşı kadın, belki de ilk örtülü tepkisini koydu.
1975 yılında Dünya Kadın Yılı’nı ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü 16 Aralık 1977 yılında 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasına karar verdi. Kadınlara eşit haklar verilmesinin Dünya barışını güçlendireceğini kabul etti.Böylece 8 Mart, dünyada kadınların yüzyıldır yürüttüğü özgürleşme mücadelesinin kutlandığı ve kadınların güncel taleplerinin ifade edildiği bir gün haline geldi. Dünya kadınları böyle bir güne sahip olmalarının bedelini çok ağır ödemek zorunda kaldılar ama başardılar.

Dünyanın her yerinde en fazla kadınlar ve çocuklar sömürülmektedir. Dünyadaki birçok kadın cins ve emek sömürüsünü aynı anda yaşamaktadır. Dünyada ve Türkiye’de olduğu gibi diğer birçok dünya ülkesinde yaşanan savaşların acısını en çok kadınlar yaşıyor.

Clara Zetkin, Rosa Luxemburg, Kollontai, ve Krupskayalarin tekipisi, yaşam savaşında büyük bedeller ödeyerek yüceleşti. Onların yükselttiği direniş bayraklarını kaparcasına yakalamak ve özgür yaşam hayallerimizi gerçekleştirebilmek. Bunun için örgütlenmek, bunun için direnmek. Sömürüye 'dur' demek bizim görevimizdir..Bu sadece bir 'gün'dür,oysa mücadele ömür boyu devam etmekte..Şiddetin, sömürünün, sonuna kadar karşısında olun kadınlar..bir çiçek ya da tek taş yüzük sadece piyasayı sevindirir, özgürlüğün bedeliyse asla bunlarla ölçülemez.*.