bugün

aylak adam

tutunamayanlardan önce var olan.
o kadar etkilenmiştim kitaptan.
aylak madam diyesim geliyordu kendime.
fransızca göndermeleri çok severim.
gönder(me)leri sevmem ama;
fransızcayı tek başına ve tek başıma da severim.
şimdiler de 10 tl olmuş. (bir kitaba sahip çıkamayan insan, kendine nasıl sahip çıksın?)
özetle; beni ben yapanlardan. sürekli kaybettiğim halde beni buluyor. arıyorum onu. bir gece aniden kalkıp biraz okumalıyım diyorum. ilaç gibi. hani sakinleşmen gerekir ama sen çok sinirlisindir ve sana yatıştırıcı igne yaparlar ya, onun gibi bir kitap.
bazı arkadaşların hala okumamış olmasına şaşıyorken, kimsenin hiç bir şey okumadıgını hatırlayıp rahatladım.
hala mutsuz insanlar var. annem kitabı 21inde okumuş. ben de 21imde okudum. şu yaşıma kadar her yıl belli günler tekrarlanan okuma döngüsüne girdiğimden beri, bir kitap okudum hayatım degişti yeaa diyen kapçık agızlara vurasım geliyor. kirletmeyin şu kitabı diyorum anlatamıyorum.sanki kirlenmeyen bir o kalmış gibi. oysa?
her neyse, beyaz mantomu giyip bir tutunamayanlara kadar gidiyorum.
tutunamayanlara ayrıca sinir oluyorum. her şeyi olan bir adamın tutunası nasıl gelmez?
gelmeyince gelmiyor demek ki.
onu bunu bırakalım (neyi bırakalım?- tuttugumuzu bırakalım tutamayalım mı istiyorum?)
ah be C., var mısın sahi? varsan bir ara ugra. kahve içelim. kahve benden. üstelik bir kadınım ben. ama sana tutamak olamam. hani şu tramvaylarda olanlardan? olamam. kişi önce kendine tutunmalı diyecek olan bilgeye de benim yerime vur.
kitaptaki karaktere aşık olan bana da bir tane vur.
günümüz güzelleşsin . gün güzel değilse, içelim. içmek için erken deme. bir yerlerde mutlaka gece oluyordur inan.