bugün

fetih 1453

baştan aşağı spoiler içerir

filme gittim, sinirliyim, faruk aksoy'a laflar hazırladım :

öncelikle şunu belirteyim. filmin çekileceğini ilk duydugumda "ulan oh be. nihayet bir babayiğit çıktı be. eksikleri gedikleri şimdiden başımın tacıdır, niyet edilmesi yeterlidir, bir milad mahiyetinde olacağından gelecektekilere ışık tutacaktır bıdıbıdıbıdı" diyerek kendimi motive etmiş, beklentimi olabildiğince düşürmüş ve filmi beklemeye başlamıştım. filme girerken duygu ve düşüncelerim böyle olmasına rağmen, bu bile salondan sinire kesmiş vaziyette çıkmama engel olmadı. faruk aksoy ismini duyunca hafiften kıllanmış idim (bkz. recep ivedik, bkz. çılgın dersane) gerçi. neyse...

"ulan yıllardır orda burda neden fethin filmi çekilmiyor, elin gavuru kıçı kırık üç beş tarihi vakasını efsane diye millete gazlıyor, bizim şu 600 seneden çıkarabildiğimiz malkoçoğlu'nun ötesine gidemedi diye söylenir durursunuz aha bir ton para harcayıp çekiverdik buna da bok atıyorsunuz lan puh size.." falan deme hiç sayın aksoy. kastın yetersizliği, oyunculukların sıradanlığı, yığınla bulunan mantıki hataları görmezden gelebilirdim. "olsun daha iyisini yaparlar, şimdilik en iyisi bu" der geçerdim. ama iş tarihi gerçekleri iğdiş etmek olunca bi' dur efendi!

şimdi ben osmanlı tarihi bilgisi gayet sıradan, fetih ile ilgili okudukları belli, vasat bir tc vatandaşıyım ve soruyorum kardeşim :

1. elinde böyle bir malzeme varken işin içerisine kız meselesini sokmasan olmaz mıydı? illa bir troy, bir gladiator havası yaratmak zorunda mıydın? çağ değiştiren bir vakanın kendisi yetmiyor muydu?

2. tüm okuduklarımda maneviyatı çok yüksek olarak tanımlanan (tarihi gerçekliği hakkındaki şüpheleri bir kenera koyuyorum) uluabatlı hasan'ı, savaş meydanında, yeniçerilerin ortasında sevgilisiyle öpüşen bir fasık yapmak zorunda mıydın? varsa öyle bir adam mezarında ters döndü senin yüzünden farkında mısın? yahu bari şehit olurken şehadet getireydi be!!!

3. o gemileri karadan yürütmeyi nasıl, nerde akıl etti fatih? gemiler karadan yürüdü de ne oldu? savaşa pozitif etkisi nedir? tüm tarih kitaplarında fetih'in en can alıcı vakası olan bu operasyon, bu kadar boş geçiştirilir mi? şu saçma sapan kız meselesinde harcanan dakikaları bunlara ayırsaydın ne olurdu?

4. fethin manevi kahramanı akşemseddin hazretleri'nin hali nedir öyle be kardeşim? bildiğim kadarı ile köse olan bu hazrete yakıştırdığın tip bu mu? oyuncunun kendisinden özür dilerim, sonuçta göbekli olmak, peltek olmak ayıp değildir ama ortada fetih boyunca kafasını secdeden kaldırmayan ve fatih'in surlardan içeri girmesiyle kafasını yerden kaldırdığında seccadeyi bir gözyaşı gölü haline getiren bir zat var! bu mudur abi!! bu mudur ya!

5. nerde fatih'in dehası??? nerde mühendislik ilminin dibine vurmuşluğu ve şahi toplarını tasarlayışı?? nerde dinini kılı kırk yararcasına yaşadığı hayatına göndermeler? varsa yoksa bir hırs küpü, hezeyanlar, rüyalar...ve domuz avı ne lan?

6. bu kadar maneviyatı yüksek şahsiyetin canlandırıldığı (hoş hepsinin içini boşaltmış ya neyse) bir filmde mecbur muydun kamerayı o dansçı kızların g.tüne sokmaya??? bu özentilik değilde nedir? ne olurdu o kızlar dans etmeseydi de fatih'in, akşemseddin'in dua dua Allah'a yalvardığı sahneler olsaydı, ayasofya'da kılınan cuma namazı olsaydı! hem "gerçek" olurdu, hem ecdada ayıp olmazdı, filmeden de bir şey eksilmezdi. ayrıca bizans bu kadar mı iğdiş bir toplumdu da, gündüzünde yüzlerce,binlerce ölü verdiği savaşın gecesinde vur patlasın çal oynasın eğlenecek? illa karşı tarafı itin g.tune sokacaksın yani, seyirciye nefret ettireceksin! peh...

ha gelelim, yukarda bahsettiğim mantıksal saçmalıklara, kast yetersizliğine, oyunculuk fiyaskolarına. yukarıdaki saçmalıklar olmasaydı bunların lafını etmezdim, tebrik eder geçerdim, ama şimdi vacip oldu :

1. şahi topu ateşleniyor, hemen yanındaki adamlar sadece kulaklarını tıkayarak "vouuvv" falan oluyorlar. bak falan olmak tabirini kullanıyorum burda anla meselenin abukluğunu. yahu konu hakkında bilgisi sonnnn derece kısıtlı, okudugu kitap mitap ikiyi üçü geçmeyen ben bile o topların ateşlendiğinde yeri göğü inlettiğini falan biliyorum. nerede yanında adam dursun!

2. surların arkasından ok atılıyor, bizimkilere oklar dik açıyla isabet ediyor. güdümlü ok zaar..

3. hasan bayrağı dikmeden önce ok yağıyor. tam bayrağı dikecek, oklar duruyor. bayrağı yaralı bir adam dikerse geçerli olmuyor mu ki?

4. esirler idam edildikten sonra koşup komutana mızrak atan adam kimdi, neciydi, ordunun delisi miydi?

5. şahi topunun döküleceği kazan ahşap çubukla mı karıştırılır? yahu bari günümüz döküm atölyelerini yarım gününü harcayıp gezeydin. ayrıca o karıştıran adamlar, çorba mı karıştırıyolar da alevin tepesinde kavrulmuyorlar?

6. bu filmdeki savaş efektlerini çok başarılı bulanlar 10 (yazıyla on) yıl önce çekilmiş yüzüklerin efendisi serisinin ilk filmini bir yerlerden bulsunlar izlesinler. sonra gelsinler çaylar benden. ha yapılmış türk filmleri içerisinde bir değerlendirme yapacaksak...niye öyle bir şey yapıyoruz ki lan? 17 milyon dolar diyordunuz, avustralya doları mı lan o?

7. fetih gerçekleşiyor, fatih içeri giriyor (filmin pat diye bitmesi zaten fiyasko. e tabi hasan'dan era'ya balık tarifi gibi abuk şeylerde dakikaları harcarsan böyle olur)kilisede korkudan tirtir titreyen halk var. fatih diyor ki korkmayın size bir şey yapmayacam. a aaaa bir bakıyorsun milletin yüzünde güller açıyor, çocuğun teki sakallarıni seviyor falan. lan adam 1 saat önce babanı, amcanı, dayını doğradı lan hiç mi vefa yok sizde be!

8. oyunculuklardaki yetersizlik meselesini tam olarak bu filmle özdeşleştiremem, genel olarak türk sinemasının sorunudur. özellikle "yardımcı oyuncu" denen canlı türü türkiye sınırları dahilinde yaşamamaktadır ya da bir elin parmaklarını geçmez arkadaşım o kadar iddialıyım. konsept olarak benzer bir filmden örnek verelim : troy. başrolleri geçelim. şimdi bir troy'daki truva kralı Peter O'Toole'ye bakıyoruz, bir bizim bizans kralına. Bir troy'daki agamemnon Brian Cox'a bakıyoruz, bir bizim akşemseddin'e. bu kadar net yani fark. birinin bir kaç saniyelik performansını bir kez daha seyretmek için filmi (ikinci üçüncü izleyişte) başa sarıyoruz (örnek O'Toole'nin truva yanıyorken balkona çıktığı sahne) birini izlerken imkan olsa ileri saracağız. şahsen ben o akşemseddin'e, bizans'taki ortodoks papaza, yeniçerilerin tek tük de olsa konuştuğu sahnelere falan bir kez daha katlanabileceğimi sanmıyorum. el kol haraketleri, mimikler falan bildiğin piyes!

9. tüm bunları yanında bir de klişe yığınağı var ki yani ne diyeyim. braveheart'ta oldugu gibi kumandan illlllllllllllaki son saldırı önceki askerleri gaza getirmek için at üstünde gaza getirici konuşma yapacak, yukarda da belirttim, illlllllllllaki yan karakterlerden biri bir aşk yaşayacak ve illlllllllaki tek seferde onikiden vurup yavuklusunu hamile bırakacak, illllllllllla her iki tarafın cengaveri ayrı bir yerde kapışacak, illllllaki savaşta ölenler falan yukardan gösterilirken truva misali bir kadın sesi "vaaaeeyyyyyyy" diye uzun hava girecek falan filan...

vesaiiirr vesair..

emek verilmiş, para akıtılmış falan deniyor. doğrudur. ciddi emektir bu işler. emektir de babasının hayrına mı emektir?!?! ticarettir bu nihayetinde. emek verecek, para harcayacak, daha fazlasını kazanmayı umacak. bende gidip parasını vereceğim, izleyeceğim ve burdan höyküreceğim. olacak bu işler. emek vermişmiş. biz zaten bahamalarda şezlong tepesinde para kazanıyoruz amk.

ez cümle; gidin izleyin birader. para kazansın bu film. ama beğenmediğiniz yerleri de dibine kadar eleştirin. diğer destanlarımızın çekilmesine vesile olsun para kazanarak. ama gelen eleştiriler de bari daha düzgün çekilmesine vesile olsun.

aklımdan çanakkale destanı geçiyor ki mahsun kırmızıgül 57. alay'ı çekiyormuş diye bir duyum aldım.

şu dakkadan sonra faruk aksoy çekmesin de kim çekerse çeksin diyorum.

vesselam.


not : bir de "yauuv bu film kardeşim, varsın hasan öyle olsun, fatih şöyle olsun, akşemseddin böyle olsun. belgesel mi çekiyoruz bikbikbikbik" öten zevat var ki bunların hangi kabileden oldukları belli. anlayacakları dilden sorayım : kurtuluş savaşının filmi çekilde ve atatürk'ü beş vakit namazında, elinden tesbihi, ağzından salavatı eksik olmayan bir şekilde canlandırsalar aynı boku diyecekmiydin ulan? ben yine aynı şekilde burdan höykürecektim burdan senin yapacağın gibi. farkımız; ben bu filmde de höykürüyorum. anladın?

anlamadın