bugün

sevgililer günü nün islam alemindeki önemi

aziz valentin adlı bir hristiyan'ın ismine ithaf edildiği zannedilen 14 şubat'ın aslında islam alemi için çok önemli olmasıdır.

evet,
sevgililer günü bir müslüman adetidir.

malum medeniyetin beşiği arap yarımadasında binyıllardır sevgi dolu insanlar, uçan kelebekler, duygu yüklü hüzünbaz sevişmeler yaşanmış durmuştur.

işte yine böyle geçip güden günlerden birinde, sahabeden olduğu rivayet edilen lakin fakir mi fakir olan vahdettin adlı bir çoban ve çok sevdiği zevcesi medinede açlık ve sefalet içinde yaşayıp giderlermiş.

lakin açlık ve sefalet canlarına tak etmiş...bıçak kemiğe dayanmış.
vahdettin, şam'a giden kervana katılıp üç beş kuruş para kazanmak ve dönüşte kazandığı bu parayla 10-15 koyun satın alıp sermaye yapmayı düşünmüş, bu fikri sevgili zevcesine açmış.
çaresiz kabul ettikten sonra hazırlıklar başlamış ve kervanın hareket edeceği gün gelmiş çatmış.

vahdettin zevcesine şam'dan ne istediğini sormuş;
"siz gelin efendim, sizden kıymetli birşey yoktur benim için" cevabını almış...

aradan 1 ay gibi bir zaman geçmiş, kervan şam'a varmış, geri dönüş yolculuğuna çıkmış, vahdettin şam'dan zevcesine bir ipekli eşarp alabilmiş ve bir an evvel ona kavuşup hediyesini vermek arzusundaymış.

derken yolda şakiler tarafından kervana baskın yapılmış, tüm kervan esir edilip malları yağmalanmış, bizim vahdettin de esir pazarında önce mısır'a, ardından italya'ya satılmış...

aradan yıllar yıllar geçmiş, vahdettin sahabeden olması dolayısıyla italya'da diğer kölelere islam dinini anlatmaya başlamış, köleler arasında islamiyet hızla yayılırken, vahdettin'in ünü ta roma'ya vatikan'a ulaşmış.
o sıralarda papa olan 31. innoentus "ulan yoksa yeni bir spartaküs mü doğuyor" diyerekten kardinallerini de toplayarak vahdettin'in efendisi gannicus'un çiftliğine gelmiş.
vahdettin'in sahibi gannicus şarap imalatı yapan, üzüm bağları olan bir asilzadedir, vahdettin'e bir köle değil, arkadaş muamelesi yapmakta, işten arta kalan zamanlarda onun vaazlar vermesine ses çıkarmamaktadır.

lakin kötü kalpli papa bu duruma bir hayli kızar.
gannicus'a;
"sen nasıl hristiyansın la pezemeng herif, hristiyan mahallesinde salyangoz mu sattırıyorsun" der.
bunun üzerine gannicus, insanların düşüncelerinden ötürü yargılanamayacağını, herkesin düşüncesinde serbest olduğunu anlatmaya çalıştıysa da papa'nın sağ kolu olan kardinal don dale'nin yaptığı asılsız jurnaller neticesinde şehir meydanında diğer vatandaşlar tarafından "şerefsiz gomunist" denilerek taşlanır ve feci bir şekilde hayatını kaybeder, çiftliğe papa tarafından el konulur. bundan sonra papa vahdettin'i huzuruna çağırtır.(derler ki avrupa'da recm edilmiş ilk kişi gannicus efendidir)

vahdettin papa'nın huzuruna gelir ama çiftliğin dışında yüzlerce insan, vahdettin'i seven yüzlerce mümin toplanmış, papa'nın vereceği kararı beklemektedir. bu durumu göze alan papa vahdettin'e hayatını hristiyan olması şartıyla bağışlayacağını, aksi takdirde hem o'nun hem de dışardaki yüzlerce insanın öldürüleceğini söylemiş.
vahdettin çaresiz bir şekilde hristiyanlığı kabul etmiş.
vahdettin'in hristiyanlığı aslında dravdan hristiyanlıkmış, zira papa'nın huzuruna çıkan vahdettin, paltosunun altına bir kuş saklamış, hristiyan olması için yemin ettirildiğinde de "bu can bu bedende iken baba oğul kutsal ruh" diyerekten hristiyan olmuş, daha sonra ise serbest kaldığında paltosunu açmış ve kuş uçmuş gitmiş, bundan sonra vahdettin;
"işte can bedenden çıktı, eşhedüenlailaheillallah, ve eşhedüenla muhammeden abduhu veresuluhu" diyerek müslümanlığından vazgeçmeyeceğini ilan etmiş.
vahdettin'e biat edenler de vahdettin gibi dışarıdan bakınca hristiyan, ama özünde birer müslüman olarak yaşamışlar.(italya'daki bu özünde müslüman görünürde hristiyan olan cemaat kendilerini "il bueno sabetto" olarak tanımlamış, bu tarikat daha sonra osmanlı coğrafyasında ortaya çıkan sabetayizm akımına ilham olmuştur)

vahdettin hristiyan olunca valentin adını almış, rahmetli gannicus'un hanımı tinara ile mantık evliliği yapmış, tinara çok yaşlıymış, sırf mal mülk kiliseye kalmasın diye vahdettin ile evlenmiş, aradan birkaç ay geçmiş ve tinara hakkın rahmetine kavuşmuş, böylece gannicus'un tüm malı, mülkü vahdettin'e kalmış.

medine'den 10-15 koyun parası sahibi olabilmek için yola çıkan vahdettin efendi artık zengin bir adamdır.
binbeşyüz dönümden ziyade arazisi, 1000 büyük, 3000 de küçükbaş hayvanın sahibi, 150 çalışanı olan bir çiftliğin patronuymuş.
vahdettin işleri daha da büyütmüş, denizcilik işine girmek için cenova'ya gitmiş, burada valentinoğulları ltd şti adı altında bir denizcilik şirketi kurmuş ve bir yük gemisi almış.

tabii ki vahdettin'in bu yük gemisi almasındaki amacı tahmin edersiniz.
bir an önce bu münafık diyarlardan kurtulmak ve çok sevdiği zevcesi mina hatun'a kavuşmakmış tek derdi.
kimse uyanmamış işe.
aslında vahdettin cenova'ya giderken malı mülkü, çiftliği, bağları ne var ne yok içindekilerle birlikte satmış.

neyse efendim uzatmayalım biz.
vahdettin efendi günlerden bir gün kutsal topraklara gidiyorum, hacı olmam lazım diyerekten cenova'dan gemiye binerek ayrılmış, sicilya açıklarında büyük bir fırtınaya yakalanmışlar. gemi paramparça olmuş, vahdettin ise güç bela kıyıya varmış.
tabii gemi batarken vahdettin'in birçok malı, mülkü de sular altında kalmış, vahdettin efendi kurtara kurtara bir sandık altın kurtarabilmiş, diğer mallar için de "haydan gelen huya gider" demiş ve yeniden arabistan yollarına düşmüş. bir ay, üç ay, bir yıl derken tam 3 yıl sonra medine'ye varmış.
lakin geçen süre zarfında medine çok değişmiş, vahdettin'in oturduğu ev medine büyükşehir belediyesi tarafından istimlak edilmiş ve yerine çocuk parkı yapılmış, ama sokağın sonuna doğru birkaç evin eskisi gibi kaldığını görmüş, o yana doğru gitmiş vahdettin.
aradan geçen bunca yıldan sonra eski komşuları dahi vahdettin'i tanıyamamış, vahdettin de kendini tanıtmadan onlara karısı mina'yı sormuş ve aldığı cevapla dünya başına yıkılmış.
o çok sevdiği karısı mina, vahdettin öldü haberi gelince çok ağlamış, üzülmüş, lakin fakir olduğundan ve arap yarımadası geleneklerinden dolayı bir süre sonra biriyle evlendirilmiş. sonra sonra evlendiği adama alışmış ve ondan çocuk sahibi olmuş, yaşantısına devam ediyormuş...

"sizin adetleriniz batsın" demiş vahdettin.
14 şubat günü 732 günü, şam'dan karısı için aldığı ipek eşarbı bir gece yarısı mina'nın evinin kapısına asmış ve sırra kadem basmış.

yıllar sonra medine'ye gelen bir yabancı mina hatun'u bulmuş ve ona vahdettin'i sormuş.
gelen ecnebi kılıklı bu adamın adı del piero de comte navaro'ymuş, o da vahdettin efendi gibi gannicus'un kölesi iken müslüman olmuş ve özünde müslüman, dışardan hristiyan olarak yaşamını sürdürürken artık ömrünün son demlerine yaklaştığını ve mekke, medine'ye gidip hacı olması gerektiğini hissetmiş ve medine'ye gelmiş, gelmişken de vahdettin'i bir göreyim demiş.

lakin duyduğu hikaye ile üzülmüş, vahdettin'in kırklara karıştığını anlamış, o'nun adına kudüs'te bir şapel yaptırarak aziz valentin şapeli adını vermiş ve bu şapeli aziz valentin'in aziz hatırasına vakfetmiş.
ayrıca cenova'da ve floransa'da da aziz valentin'in heykellerini yapmış, vahdettin efendi'nin hikayesi müslüman kimliği gizlenerek avrupa'da dilden dile yayılmış, bir yortu haline gelmiş...

1. haçlı seferleri sırasında süleyman tapınağı dergahına yerleşen tapınak şovalyeleri de aziz valentin'i kendilerine pir kabl etmişler, her 14 şubat günü saat gece yarısını vurduğunda tüm kudüs'e sevginin ve aşkın sembolü olan güller dağıtmışlar, bu gül dağıtan şovalyelere daha sonra "gül haç şovalyeleri" denilmiş...

işte böyle efendim...
gün geçmiyor ki islamiyet'in büyüklüğünü ortaya çıkaran yeni deliller ortaya çıkmasın.

işte bir tüketim çılgınlığına dönüşen 14 şubat'ın, aziz valentin günü'nün asıl hikayesi budur.
aslında 14 şubat'ta kutladığımız aziz valentin günü, vahdettin efendi'nin çileli hayatına ve hazin bir sonla nihayete eren büyük aşkına istinaden ortaya çıkan bir müslüman bayramıdır.

siz siz olun, "14 şubat hristiyan bayramıdır, kutlayan münafıktır" diyenleri dinlemeyin, mümkünse onlara gerçek hikayeyi anlatın ve 14 şubat'ın özüne dönmesine, bir müslüman bayramı haline gelmesine çalışın.

kutlu ve mutlu olsun.