bugün

kovboy

--spoiler--
bu nedenle yazmak için bekledim.1970 yılında yirmi iki yaşıma girdiğimde sakalımda ilk aklar göründü(sanırım günde iki paket pall mall sigarası içmenin bunda büyük rolü bulunuyordu).ama yirmi iki yaşındayken bile insan beklemeyi göze alabilirdi.yirmi iki yaşındayken hala zaman kişinin tarafını tutar;kötü devriye çocuk, onun çevresinde olsa ve sorular sorup dursa bile.
daha sonra bir gün neredeyse bomboş bir sinema salonunda (eğer önemliyse yerini de söyleyeyim:maine eyaletinin bangor kentinde bijou'daydı bu sinema) sergio leone'un yönettiği bir filmi seyrettim.adı iyi,kötü ve çirkin olan filmin daha yarısı bile sona ermeden önce ben yazmayı istediğim romanın tolkien'in macera ve büyü hissini içermesini,ama leone'un hemen hemen aptalca ancak görkemli olan kovboy filmi dekoru içinde geçmesini istediğimi sezinledim. eğer siz o egzantirik filmi televizyon ekranında izlemişseniz ne demek istediğimi anlamayacak ve bana itiraz edeceksiniz. ama, söylediğim doğrudur.bir sinema perdesinde ve gerçek panavizyon mercekleriyle seyredilecek o film, ünlü ben-hur ile aşık atacak bir destandır.filmde clint eastwood kabaca beş buçuk metre boyuyla, yanaklarında çizgi halinde uzamış sakalıyla genç irisi bir kızılağaç gibi görünür.ağzının kenarındaki çizgiler, kanyonlar kadar uzar gibidir. ve o ünlü sahnedeki her tabancanın namlusu kabaca new york'un ünlü holland tüneli'nin ağzı gibi görünmektedir.

--spoiler--

stephen kinge ilham verendir kovboylar. kara kulenin temel taşı... isterdim o dönemde yaşamak. ağzımda sigaram yerine varsın saman çöpüm olsun red kit gibi. elimde mızıkam çorak topraklarda tek başıma..