bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

bir günün daha sonuna yaklaşıyordum. biraz yürüyüp hava almak için dışarı çıktım fakat soğukla yağmur birbirleriyle işbirliği yapmış olsa gerek ki bana izin vermiyorlardı. yürümeye devam ettim aşağı yukarı 1 km uzaklaşmıştım evden, ahmak ıslatan dedikleri bu olsa gerek sırılsıklam oluşumdan anlamıştım, üstüne birde yoldan vurdum duymazca giden bir araba üzerime su sıçrattı normalde olsa küfrederdim ama bende onun gibi vurdum duymaz bir şekilde yoluma devam ettim. ellerim cebimde ve telefonumun titreyen ellerime eşlik etmesini istiyordum ufak bir çağrı yada birkaç kelimelik mesaj bekliyordum. derken kendimi evde buldum… belki senden mesaj gelmeden bir mesaj daha atmam yüzsüzlük ama kendimi durduracak değilim. bugün etik duygusunu bir kenara atmak isterdim, yanında uykuya dalmak isterdim ve sıcak bir sarılma sonrasında yüz yüze bakmak isterdim nefesin yüzümde buğu yapsın diye. iyi geceler…
yaşamın devamı,
dünkü yağmur dindi, ıslaklığım geçti fakat havanın kuru soğuğu devam ediyordu. yine bir gün sonuydu yorgunluğum bu gece dışarıda yürümemi engelledi, fakat balkonda biraz nefes almama engel değildi. dişlerimin titreyişi içime yansıdı, dudaklarımın çatlamış olduğunu hissettim, düşünmeden birkaç adımda yatağıma yaklaştım, ışığı bile açmadan yorganıma mumyalandım retinamı siyaha boyuyorum ve slüetin karşımda. kaldığı yerden devam ediyor, bu kez dudaklarımın çatlak olmasıyla senin nefesini daha yakından hissediyorum zaten buna da ihtiyacım var. bu kez nefesin dudağımda yoğuşma yaratıyor ve buğular ıslaklığa dönüşüyor. burnumdan verdiğim nefes göz kapaklarına çarpıyor, kirpiklerini dalgalandırıyor, yüzünde farkında olmadığın bir tebessüm. dünden bugüne değişen sana daha yakın olmam. kurgusuz bir hayalin ardından iyi gecelerim.