bugün

martin scorsese

hep woody allen'ın antitezi olarak gördüğüm büyük yönetmen.
tıpkı tom waits-leonard cohenikilisi gibidirler. scorsese, büyük şehirdeki yoksulların zor hayatlarını dramatize ederek anlatır. allen ise, zengin ve orta sınıf kentlilerin hayatla olan çok basit kavgalarını ironik olarak anlatır. tıpkı tom waits, kaldırımda şarap içip hayata ağlıyorsa leonard cohen'in otel odasında viski içerek ağlaması gibi. biri olmadan diğeri olmuyor. zaten şaraplı bir geceden sonra viski içmemek de olmuyor ki.