bugün

insanı insanlığından utandıran olaylar

hayata dair iç burkan detaylarda anlatmayı içime sindiremediğim, eğer bu da detaysa hayat ne, diye kendime sorduğum, anlatacağım olayın bana hissettirdiği, insanlığımdan utanmak halinin iyi ifade ettiğini düşündüğüm olay..

6 yaşında bir çocuğun öldüğünü öğrendim. kaza mı? diye sorunca ortaya çıkan kahredici gerçekler...
anne ile baba ayrılmışlar ve çocuğun velayeti anneye verilmiş. anne çocuğa bakamayacağını söyleyip çocuğu almamış ve çocuk ile babası beraber yaşamaya başlamışlar.
baba alkoliklik düzeyinde içki alışkanlığı olan bir adam ve günün büyük bir kısmında içkili dolaşıyor.
bir öğlen çocuk karnının ağrıdığını söylüyor, baba günün o saatinde dahi içkili ve yerinden kalkmadan buzdolabından şurup alıp içmesini söylüyor. çocuk buzdolabından şurubu alıyor ve içmeden önce babasına sesleniyor, bunun kokusu çok çirkin diye.. babanın cevabı- bütün şuruplar çirkin kokar, iç sen onu.. oluyor.
çocuk ilaç diye tarım ilacını içiyor.. biraz sonra midesinin bulandığını söylüyor. baba yine yerinden kalkmadan- kusacaksa banyoya gitmesini söylüyor..
çocuk banyoya gidiyor ve geri gelmiyor.
bir süre sonra baba çocuğa bakmaya gittiğinde çocuğu yerde koma halinde buluyor. çocuğun tüm iç organları kavrulmuş, çocuk ölüyor...

ne söylenebilir ki.. anneye, babaya, o çocuğu dünyaya getirmek için yaptıkları eyleme dahi... sözler bitiyor.
ben bir insan olarak dünyada yer kaplarken, bir çocuğun bu biçimde ölmesinden kendimi sorumlu hissediyorum. o çocuğu koruyamadığım için acı duyuyorum. ateşlenen çocuğumun başında sabahlarken o çocuğun kendi başına ilaç içmesine kahroluyorum. kusarken yanlız olmasına, ölürken bile korunduğunu hissetmemesine, yanlız olmasına dayanamıyor, tıkanıyorum, o minicik bedeni kucaklayıp, hakettiği korunmayı sağlayamadığım için insanlığımdan utanıyorum,