bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

isminin ardından küfürler sıralarken içimden; gözyaşlarım yanağıma değmeden yastığımı ıslatırken; bi yandan nefes almaya, diğer yandan ses çıkarmamaya çalışırken tek bi şey diliyordum.. sadece birazcık anlamanı beni, ne hissettirdiğini, canımı ne kadar acıttığını, senden ne kadar nefret ettiğimi.. ve en azından bunları anlayacak derecede acı çekmeni.. biliyordum o acıyı benim sana veremeyeceğimi.. biliyordum benim yüzümden acı çekecek kadar beni önemsemediğini.. yapabilecek olsam bile ağzından çıkanlarla beni yine gülümseteceğinin, bi anlığına her şeyi unutturacağının, tekrar umut vereceğinin ve hiçbi şey olmamış gibi devam edeceğinin farkındaydım.. bu yüzden yalvardım gece boyunca, karşına çok seveceğin biri çıksın diye.. onunla konuşurken kendini huzurlu hisset, her an özle, her an yanında olmak iste diye.. "bu sefer olacak gibi" dedirten biri olsun diye.. senin için değerli olsun, seni değerli hissettirsin diye.. ben, kendimi senden başkasıyla düşünemezken, kendimden başkasıyla olman için yalvarırken kanadım en çok.. ama, tek çarem buydu.. dışarı atabilmek için seni karıştığın kanımdan, yapabileceğim tek şey buydu.. daha fazla dolaşmamalıydın içimde, daha fazla girmemeliydin kalbime, daha fazla hissetmemeliydim seni tüm benliğimle.. kan kaybederken, seni kaybederken, sana olan tüm sevgimi kaybederken tek bi cümle geçti içimden, içimdeki boşlukta defalarca yankılanan: lütfen beni anla...