bugün

ne olur bırakma ellerimi

ne olur birakma ellerimi

ne olur bırakma ellerimi,kenarındayım uçurumun. Geldiğinde yaralıydım zaten ,sırtıma saplanmış kara saplı bir hançer, çıkarmaya çalıştıkça derinleşti yaram. Öylece yığılıvermiştim yere,aylarca kaldım öyle sessiz, hissiz... uzanan elini tutmak istediğimde kan damlıyordu parmaklarımın arasından. Kalkıp yerden tutmak istediğimde ellerini, bacaklarım titriyordu,sana dayanıp kalkmalı mıydım ayağa? En son birine dayandığımda almıştım bu hançer yarasını. Hiç geçmeyecekti bu yara ama kabuk bağlayan yere dokunmazsam unutulup giderdi, yüreğime cesaret vermeliydim, ela gözlerindeki umudu görmüştüm çünkü, bir kez daha, evet evet son bir kez daha gayret etmeliydim, hep aynı olmaz sonlar ve bu bir başlangıç deyip dikildim yine iki ayağımın üstüne. Sımsıkı bastım yere ve dallarımı uzattım ki hayata kök salsın seninle. Bana 'sana canımı veririm' dedin, istemem canın senin olsun yüreğini ver yeter. Sıradan kelimelerinin altına büyük anlamlar sığdırdın hep, belli ki aşık olmuştun bana ve mutluluk çok yakındı. Çok eğleniyorduk birlikte o yarayıda hiç aklıma getirmiyordum artık. Ve bir kez daha ışıldarken gözlerim dün anladım ki, yine yanlış yerde yüreğim,hiç farkın yok gidenlerden, sen bunu haketmiyorsun diye başladığında duymak istemedim gerisini, sus ne olur bırak söylenmemiş kalsın kelimeler, bırak hep beni sevdiğine inandırayım kendini. Duymak istemiyorum bir gün önceden hazırladığın bahaneleri, ya dimdik ol her zaman olduğun gibi yada sus sonsuza dek. Birincide yavaş ve düşünerek gidiyor insan uçurumun kenarına, fakat ikincide gözünü açtığında kaldığın yerde buluyorsun kendini. Yine aynı yerdeyim ve yine gözyaşlarım yüreğimi büyütüyor,boğazımda kocaman bir düğüm yutsam yutulmuyor, ağlasam gitmiyor. Yok yok bu kez bırakmam kendimi, yığılıvermem öyle kolayca. Hatta beklemem birini uzatsın diye bana elini. Hayat işte yine bir ders verdi bana, artık bilmeliyim ki sadece kendine dayanarak tutunabilir insan hayata.