bugün
- mfö'nün en güzel şarkısı14
- kadınları öldüren bir virüs yaratıp dünyaya salmak20
- zalbert ramstein12
- hazır olun yeni pandemi geliyor13
- hadise'nin parasız erkeklere tepkisi33
- 8 bin lira maaş teklif edilen öğretmen13
- türk polisinin güzel kızlara karşı olan nezaketi9
- evliliklerin çoğunun para yüzünden bitmesi10
- anın görüntüsü10
- kaç tane gerçek istanbullu tanıdınız14
- albay kemal14
- diyanetin bütçesi emekliye dağıtılsın13
- iki çift bir masada nasıl oturmalıdır8
- gizli samyel ile evlenmek12
- türkiye cidden almanyadan daha iyi16
- yahudileşmiş türk13
- erdoğan yargılanınca akplilerin savunmaları13
- dünyanın patlama ile oluştuğuna inanmak22
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı16
- tek eşliliğin çok güzel bir şey olması10
- 4 haziran 2024 anayasa mahkemesi kararları16
- trt de memesi gözüken kadın38
- bulunduğunuz yerin hava durumu27
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi13
- bedenini hunharca teşhir eden türk kızı9
- 90 lı yıllara dair akılda kalanlar11
- sinemaya gitmeme sebepleri8
- israil'deki orman yangınına sevinen araptaparlar9
- galatasaray'a verilen komik faul10
- 3 haziran 2024 hakkari'ye kayyum atanması14
- sözlük erkeklerinin birbirini kıskandığı gerçeği8
- devletin imanı arttıkça aklı azalır11
- 4 haziran 2024 istanbul sıcağı9
- türbanlı porn starlar9
- jose mourinho35
- türkiye de intihar vakalarının artması9
- albay kemalin sözlükteki yeri10
- travesti ile aynı yatakta uyanmak10
- kadınlar konusunda bilmek istediğiniz ne var9
- magicovento13
- taksim'e ekran dikip kuran yayınlamak13
- albay kemal sözlükten atılsın kampanyası16
- suriyelilere karşı sorumluluklarımız19
- bütün sokak köpeklerini tehlikeli sanmak18
- icardi190512
- nihavend longa10
- neden evlenmiyorsunuz22
- sözlükte belindeki kemer olunacak kızlar10
- ismet gurbuz 202414
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği14
dün akşam saat 21 seansına en yakın arkadaşım ile capacityde (büyük perde)gittim. her nuri bilge ceylan (kısaca nbc diyeceğim) veya bağımsız filmde olduğu gibi bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda izledim. üzüldüm dersem yalan olur. yayıla yayıla izledik. bomboş salon sıcacıktı. hoş tesadüf gazeteci nihal bengisu karacada vardı. o bayağı yayıldı ama. neyse magazin yapmayayım, konuya döneyim. genelde nbc filmlerine vizyon günü veya ertesi gün giderdim. fakat buna geç gittim. geç gitmem nedeniylede tartışmaları, eleştirileri okuyarak gitmiş oldum. iyi de oldu okuduklarım. kimisi göklere çıkarıyor kimisi yerin dibine batırıyor. hatta hıncal uluç yerin dibine sokmuş. bu derece yani. derin sinema takipçisi ve nbcyi bilen biri olarak objektif olmaya çalışacağım. evet, başlıyorum arkadaşlar;
nbcnün tüm filmlerini izledim. senaryo zayıf görüntü harikadır. işlediği konu belki de bir cümle ile sınırlı kalabilir. fakat düşünen beyni tam ortasından vurur. yüreğinize, ruhunuza dokunur. müziksiz doğanın sesleri ve görüntüleri ile derdini anlatır size. örneğin uzak filminde köylü-şehirli, arkadaş-akraba, şehir-taşra vb zıt kavramları karşılaştırır. bu filmde de bunu beklerken biraz ters köşeye yatırmış. diyalog çokluğu hatta espri bile yerli yerince. filme girmeden önceki; uzun sürecek tedirginliğini ilk yirmi dakikada üzerinizde atıyorsunuz, hatta ara bile sıkıcı gelebiliyor. bir an önce filmin başlamasını istiyorsunuz. her nbc filminde olan görüntü çekiciliği yine fotoğraf tadında ve doğanın sesleri sizi filmin içine çekip alıyor. ayrılamıyorsunuz orta anadolunun steplerinden. benim gibi ruhu küçük bir anadolu kasabasında şekillenenler bu filmde o taşra sıkıntısını, kasaba yaşantılarını görebilecekler. aynı ada insanı, ada köpeği gibi kasaba insanı da farklıdır şehir veya köy insanından. yaşadığı yer ne aşağısı nede yukarısıdır. arada sıkışmış kalmıştır. ne köy gibi çok dökük nede şehir gibi çok bakımlıdır. kısaca sıkıcıdır. işte bu filmde nbc allahına kadar evet bu kadar iddialı söylüyorum kasaba mimarisini, insanlarını neyi varsa onu sinema diliyle anlatmış. hatta köy yaşamına bile kenardan dokunmuş. eğer sinema sanat olmuşsa işte bu anlatım diliyle sanat olmuştur. tipler, oyuncular uçmuş. özellikle savcı karakterini canlandıran taner birsel ve doktor karakteri muhammet uzunere şapka çıkartıyorum. ikisi de dünya çapında oyuncu diyebilirim. önyargılı olduğum yılmaz erdoğana buradan özür borcumu da ödüyorum. kusura bakma yılmaz; sistemin muhalifi gibi görünüp hep sistemden beslendiğin için senin oyunculuk yapamadığını düşünürdüm. yanlış düşünmüşüm; oyuncusun. diğer yan karakterlerde harika. aksayan ya da kusurlu bir taraf göremedim. her zaman olduğu gibi ışık ve sesler çok cazip. özellikle köy evinde muhtarın kızı; gaz lambası ile çay dağıtması fotoğraf tadında. doktorun odasına yaşlı bir amcanın kafa uzatması, çorbacıda doktorun bir esnaf ve eczacı ile sohbeti, kasabanın çarşısı beni çocukluğuma götürdü. dikkat ederseniz pek konuya girmedim. kafamda o kadar anlatacağım ayrıntı var ki; film zevkini bozmamak için kendimi zor tutuyorum. gidin izleyin. sonunda filmin kurgusuna bayılacaksınız. insan manzarasından geçmişlerini, bugünlerini çözeceksiniz.
galiba dün akşam arkadaşımla birlikte nuri bilge ceylanın başyapıtını izledim.(bu fikrimde iddialıyım)
teşekkürler nuri bilge ceylan, savaş ay ağzı olmasın ama beynine, gözüne sağlık. muhammet uzuner, taner birsel, yılmaz Erdoğan, Ahmet Mümtaz Taylan ve adını bilmediğim, muhtar, kâtip, sağlıkçı, muhtarın kızı hepinize teşekkürler. harika oyunculuk çıkarmışsınız. birde görüntü yönetmeni; kardeş çok sağ ol be. ne zamandır böyle filmin içine girmemiştik.
film uzun değil. iki buçuk saat. valla uzun değil. şiir gibi aktı gitti. nasıl bitti anlamadım. ya gülmeyin ama bir şey daha diyeyim; filmden çıktım ama hala filmi izliyormuş hissi devam etti. aman boş ver sabah olunca geçer dedim; yok geçmedi, daha da yoğunlaştı.
laf çok uzadı. de kalkın gidin.
not1: Nuri bilge filmi izlememişler, romantik komedi, aksiyon, bilim-kurgu anlayın işte bu filme gitmesin. otursun oturduğu yerde.
not2: izleyip bana koşanlar dikkat; abi uzundu, yuvarlanan elma sahnesi, boş bidon sahnesi. öhö. möhö. bak buraya yazıyorum vallahi döverim.
nbcnün tüm filmlerini izledim. senaryo zayıf görüntü harikadır. işlediği konu belki de bir cümle ile sınırlı kalabilir. fakat düşünen beyni tam ortasından vurur. yüreğinize, ruhunuza dokunur. müziksiz doğanın sesleri ve görüntüleri ile derdini anlatır size. örneğin uzak filminde köylü-şehirli, arkadaş-akraba, şehir-taşra vb zıt kavramları karşılaştırır. bu filmde de bunu beklerken biraz ters köşeye yatırmış. diyalog çokluğu hatta espri bile yerli yerince. filme girmeden önceki; uzun sürecek tedirginliğini ilk yirmi dakikada üzerinizde atıyorsunuz, hatta ara bile sıkıcı gelebiliyor. bir an önce filmin başlamasını istiyorsunuz. her nbc filminde olan görüntü çekiciliği yine fotoğraf tadında ve doğanın sesleri sizi filmin içine çekip alıyor. ayrılamıyorsunuz orta anadolunun steplerinden. benim gibi ruhu küçük bir anadolu kasabasında şekillenenler bu filmde o taşra sıkıntısını, kasaba yaşantılarını görebilecekler. aynı ada insanı, ada köpeği gibi kasaba insanı da farklıdır şehir veya köy insanından. yaşadığı yer ne aşağısı nede yukarısıdır. arada sıkışmış kalmıştır. ne köy gibi çok dökük nede şehir gibi çok bakımlıdır. kısaca sıkıcıdır. işte bu filmde nbc allahına kadar evet bu kadar iddialı söylüyorum kasaba mimarisini, insanlarını neyi varsa onu sinema diliyle anlatmış. hatta köy yaşamına bile kenardan dokunmuş. eğer sinema sanat olmuşsa işte bu anlatım diliyle sanat olmuştur. tipler, oyuncular uçmuş. özellikle savcı karakterini canlandıran taner birsel ve doktor karakteri muhammet uzunere şapka çıkartıyorum. ikisi de dünya çapında oyuncu diyebilirim. önyargılı olduğum yılmaz erdoğana buradan özür borcumu da ödüyorum. kusura bakma yılmaz; sistemin muhalifi gibi görünüp hep sistemden beslendiğin için senin oyunculuk yapamadığını düşünürdüm. yanlış düşünmüşüm; oyuncusun. diğer yan karakterlerde harika. aksayan ya da kusurlu bir taraf göremedim. her zaman olduğu gibi ışık ve sesler çok cazip. özellikle köy evinde muhtarın kızı; gaz lambası ile çay dağıtması fotoğraf tadında. doktorun odasına yaşlı bir amcanın kafa uzatması, çorbacıda doktorun bir esnaf ve eczacı ile sohbeti, kasabanın çarşısı beni çocukluğuma götürdü. dikkat ederseniz pek konuya girmedim. kafamda o kadar anlatacağım ayrıntı var ki; film zevkini bozmamak için kendimi zor tutuyorum. gidin izleyin. sonunda filmin kurgusuna bayılacaksınız. insan manzarasından geçmişlerini, bugünlerini çözeceksiniz.
galiba dün akşam arkadaşımla birlikte nuri bilge ceylanın başyapıtını izledim.(bu fikrimde iddialıyım)
teşekkürler nuri bilge ceylan, savaş ay ağzı olmasın ama beynine, gözüne sağlık. muhammet uzuner, taner birsel, yılmaz Erdoğan, Ahmet Mümtaz Taylan ve adını bilmediğim, muhtar, kâtip, sağlıkçı, muhtarın kızı hepinize teşekkürler. harika oyunculuk çıkarmışsınız. birde görüntü yönetmeni; kardeş çok sağ ol be. ne zamandır böyle filmin içine girmemiştik.
film uzun değil. iki buçuk saat. valla uzun değil. şiir gibi aktı gitti. nasıl bitti anlamadım. ya gülmeyin ama bir şey daha diyeyim; filmden çıktım ama hala filmi izliyormuş hissi devam etti. aman boş ver sabah olunca geçer dedim; yok geçmedi, daha da yoğunlaştı.
laf çok uzadı. de kalkın gidin.
not1: Nuri bilge filmi izlememişler, romantik komedi, aksiyon, bilim-kurgu anlayın işte bu filme gitmesin. otursun oturduğu yerde.
not2: izleyip bana koşanlar dikkat; abi uzundu, yuvarlanan elma sahnesi, boş bidon sahnesi. öhö. möhö. bak buraya yazıyorum vallahi döverim.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar