bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

gece gülümserken bize
gece gizli gizli gülümserken, tutkulu ve tutsak bakışlı insanıma dönüyor yüreğim.
kaç kırık ezgi yapıştı dudaklarıma bilemiyorum...
ellerimi yaslayıp yüzüme,
maskelenip maskelenmediğimi kontrol edermişcesine;
dokunuyorum tenime.
tende, beden de ve sen de olabilmek için
maskesiz alabildiğine yalın bir dilde
dokunuş ve tat alabilmek için.
ezgilerimiz bizden önce kalkıyor,
uyandırıyor;
ruhu, bedeni, beyni ve kalbi.
tutkulu başlayan geceler
tutlulu olsun birbirine diye,
kokumu yolluyorum.
yarınlarımız için bakışlarımı, dokunuşlarımı...
tabi ki tatlı olsun diye gecelerimiz,
tadını tadıma kataraktan bekliyor yüreğimin yatağı.
sevgi yolundan hoşçakal sokağına dönmek ne de zordur,
okuduğumuz insan kitapları bunu öğretir bize.
hiçliğin koynun da savrulurken yıldızlarımız,
ben diyorum ki gel...
beş duyu organı yaşanır sevda.
eksik olmasın insan kokun,
gel ki... dudaklar yorulduğun da yürekler sarılsın,
yürekler yorulduğun da,
ten kokusu öğretsin bize tadın da sarılmayı.
hayata ve insana sevgiyi anlatmayı değil,
yaşamayı bekliyorum.

çığlıklarını çığlıklarıma katmak istiyorum... *