bugün

değirmen

sabahattin ali'nin dünya döndükçe eskimeyecek öyküsüdür. neden mi? çünkü gerçekten sevmek işte en anlaşılır bu öyküde anlatılmaktadır. üstüne birde çocuklar gibi yi okuyun.. duygu adamı sabahattin ali'nin dünyasına hoş geldiniz.

--spoiler--

sen aşkın ne demek olduğunu bilir misin adaşım, sen hiç sevdin mi?...

çooook desene! sevgilin güzel miydi bari? belki de seni seviyordu... ve onu herhalde çok kucakladın... geceleri buluşur ve öperdin değil mi? bir kadını öpmek hoş şeydir, hele adam genç olursa...

yahut sevgilin seni sevmiyordu... o zaman ne yaptın? geceleri ağladın mı?... ona sararmış yüzünü göstermek için geçeceği yolda bekledin, ona uzun ve acındırıcı mektuplar yazdın değil mi?...

fakat herhalde ikinci bir aşka atlamak senin için o kadar güç olmamıştır. insan evvel kendi kendisinden utanır gibi olur ama, bilir misin, bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır. vicdan azabı dedikleri şey ancak bir hafta sürer. ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kafi mazeretler tedarik etmiştir.

ha, sonra bir üçüncü, bir dördüncüye sevdin, ve bu böyle gidiyor. peki ama, bu sevmek midir be adaşım, bir kadını öpmek, onu istemek sevmek mi dir?.

sen sevgiline ne verebilirsin sanki? kalbini mi? pekala, ikincisi ne? gene mi o? üçüncü ve dördüncüye de mi o?... atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin?..

--spoiler--