bugün
- sözlükte artık kızlar teklif edecek11
- kızların mesajlara geç cevap vermesi12
- şizofreni11
- en dindar özelliğiniz20
- düşün ki o bunu okuyor9
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak18
- yorgun mermi9
- anın görüntüsü20
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım12
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek11
- bacağa kramp girmesi10
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu9
- zall beceremiyorsan bırak git11
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz10
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim12
- türkiye den soğuma sebepleri20
- anneler günü12
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar21
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- beni özlediniz mi doğru söyleyin15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak19
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması24
- karşı cinse giyim önerileri19
- ismet gurbuz 202411
- sözlüğe kız getirmek10
- okul müdürü nasıl korunabilirdi16
- bir erkeği cezbeden şeyler12
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- niyetin ciddi mi klişesi13
- uludağ sözlük kapatılacak11
- icardi1905'in sözlüğü bozması23
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız15
- libido düşmesi18
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- cami tuvaletinin paralı olması14
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- dünya bandırmalılar günü16
- platonik aşkın kalp kıran davranışları13
- eric bana9
--spoiler--
1994 kışı çetin geçiyor Trakya'da. Malkara'da oturduğumuz kooperatif evlerinin olduğu muhite araç giremiyor bir kaç gündür. Kardan yollar kapalı.Kaloriferlerimiz az yanıyor, battaniyelerin altında oturuyoruz evin içinde. Sofradayız. Beyaz görmekten yorulmuş gözlerimizi oyalıyor rengarenk ekranıyla televizyon. Nükhet Duru'nun yakında çıkacak albümü mevzubahis henüz daha sulanmamış magazin programlarından birinde. Nükhet'in Şehrazat'ın kapısına yatmasına sebep şarkıyı izleyeceğiz az sonra, izzet Öz'ün yıllar sonra nefis bir klibe imza attığını öğreniyoruz. "Sürgün"ün bir senfoniyi andıran ilk nağmeleriyle başlıyor Ses Tiyatrosu'nun tarihi sahnesinde "devleşen" Nükhetin, tam Nükhet'lik görüntüleri. Bu saç modeli, bu makyaj, senelerdir çok da hesaplamadan yaratılmış bu görüntü artık moda deyimiyle "imaj"ı olmuş Nükhet'in. Şarkı bittiğinde soluksuz kaldığımı farkediyorum. Boğazıma bir yumru oturuyor. O anda tüm hissettiklerimden, o kopkoyu hüzünden, coşkudan, keyiften, acıdan, sevinçten, hepsinden daha çok bir duygu kalıyor geriye... Kıskanıyorum... Deli gibi kıskanıyorum.
1996. "Sarışının Adı Esmerin Tadı" ATV'nin iddialı eğlence programı. Yirmi yıl önce "Kamera 1"le Raffaella Carra'lığa soyunan Nükhet, bu kez alaturka sazları, URT'nin kadrolu figuran seyircileri, ünlü, ünlü olmaktan cılkı çıkmış konukları eşliğinde bol göbek atmalı (Nükhet her daim oynamaya teşne, partneri eski dansöz, haliyle) bol kahkahalı, bol cilveli programıyla rating peşine düşüyor. Kimya tamam, fizikler mükemmel, Türker inanoğlu zaten ezeli Nükhet müdavimi, destek yabana atılır cinsten değil. Söylenen her şarkı Mahmure kıvamında, edilen her söz halkın istediği mihvalde. Gündemde kalmak adına mazur görülebilir, görülmelidir, heyhat Erol Evgin'le, Perran Kutman'la, daha önceleri Sezen Aksu'yla, Neco'yla da benzer ortaklıklar parlak sonuçlar vermiştir, seviyeleri bu televizyon şovuyla kıyaslanamasa da. Belli ki biraz daha bekleyeceğiz ben ve benim gibiler, Primadonnamızın Sulukule ayaklarını terketmek üzere Mehmet Teoman'ı tekrar bulmasına dek. Arada bir Soner Olgun'la barışma dönemleri geçecek, "Eyvah" diyeceğiz, "bu kadın yine türkü okuyacak !". Allahtan olmayacak o iş. Nükhet ve Sibel her tesadüf ettikleri yerde ısrarla tekrar edecekler gerçi bu sarışın-esmer mevzuunu amma, en azından periyodu haftada birden uzun olacak bundan kelli.
Dördüncü keresinde artık adamakıllı tanış olduğum, ahbap saydığım bir Nükhet Duru izlerken Rumeli'nin günlerdir yağan yağmurlardan sırılsıklam olmuş hisarında yine de kurtulmuş değildim o aşağılık duygudan. Rumelihisarı'nda konser verebilme mertebesine erişmiş her boyu emsallerinden bir santim daha uzun (ya da Mustafa Oğuz'a bir santim daha yakın) star gibi Nükhet'in de ilk üç sıraya yerleştirilmiş torpilli bankları dolduracak kadar "özel" dinleyicisi vardı. Sanatçının selam sabah edeceği, eğilip öpüşeceği, hasret gidereceği ve taş sıralarda oturanlara yabancılıklarını daha bir hissettireceği hatırlı dostlarına ayrılan sözkonusu banklara, taş sıralardan iltica etmeye çalışan iki hanıma, Most Production görevlilerin in gösterdiği nezaketli sepetleme seramonisi konser başlamadan önce eğlencelik olmuştu bize. Belki talep etsek Nükhet'ten, biz de oturabilirdik orada, bunu ucuz bulmuş, böyle bir şey istemeye utanmıştık. Rumelihisarı'nda o gece de tıpkı yıllar önce Kenter Tiyatrosu'nda yaptığım gibi yine tüm şarkılarını beraber söylerken Nükhet'in yine gözlerinin içine içine bakıyor, yine kendimi farkettirmeye çalışıyordum. Yine konser çıkışı, yine kardeşim ve bu sefer eşlerimizle birlikte Nükhet'i bekliyorduk. Bu kez sitem ediyor, bizi göremediğinden yakınıyor, yanındakilere bizi "dostlarım" diye tanıştırıyordu. "Yaz" diyordu bana, "izlenimlerini mutlaka yaz, bekliyorum."
Bu yazdıklarım o isteğin bir cevabıdır. Sonrasında daha yakın olduğum, evinde oturup sohbet ettiğim, hatta yazdığım şarkı sözlerini sahnede söylerken izlediğim Nükhet profili var hayatımda. Onlar ayrı bir yazının konusu olacak elbet. Benim kadar hayran herkesin bu yazıyı hayli onaylayarak, "Aaa bunu ben de hissettim" diyerek okuyacağını düşünüyorum. Zira ben de yıllardır Naim Dilmener'i, Hakan Eren'i ve benzer insanları aynı keyif ve özdeşleşmeyle okuyorum. Kıskançlık mı ?? E, haliyle.
--spoiler--
müzik eleştirmeni hakan tok'un kaleminden nükhet duru ...
1994 kışı çetin geçiyor Trakya'da. Malkara'da oturduğumuz kooperatif evlerinin olduğu muhite araç giremiyor bir kaç gündür. Kardan yollar kapalı.Kaloriferlerimiz az yanıyor, battaniyelerin altında oturuyoruz evin içinde. Sofradayız. Beyaz görmekten yorulmuş gözlerimizi oyalıyor rengarenk ekranıyla televizyon. Nükhet Duru'nun yakında çıkacak albümü mevzubahis henüz daha sulanmamış magazin programlarından birinde. Nükhet'in Şehrazat'ın kapısına yatmasına sebep şarkıyı izleyeceğiz az sonra, izzet Öz'ün yıllar sonra nefis bir klibe imza attığını öğreniyoruz. "Sürgün"ün bir senfoniyi andıran ilk nağmeleriyle başlıyor Ses Tiyatrosu'nun tarihi sahnesinde "devleşen" Nükhetin, tam Nükhet'lik görüntüleri. Bu saç modeli, bu makyaj, senelerdir çok da hesaplamadan yaratılmış bu görüntü artık moda deyimiyle "imaj"ı olmuş Nükhet'in. Şarkı bittiğinde soluksuz kaldığımı farkediyorum. Boğazıma bir yumru oturuyor. O anda tüm hissettiklerimden, o kopkoyu hüzünden, coşkudan, keyiften, acıdan, sevinçten, hepsinden daha çok bir duygu kalıyor geriye... Kıskanıyorum... Deli gibi kıskanıyorum.
1996. "Sarışının Adı Esmerin Tadı" ATV'nin iddialı eğlence programı. Yirmi yıl önce "Kamera 1"le Raffaella Carra'lığa soyunan Nükhet, bu kez alaturka sazları, URT'nin kadrolu figuran seyircileri, ünlü, ünlü olmaktan cılkı çıkmış konukları eşliğinde bol göbek atmalı (Nükhet her daim oynamaya teşne, partneri eski dansöz, haliyle) bol kahkahalı, bol cilveli programıyla rating peşine düşüyor. Kimya tamam, fizikler mükemmel, Türker inanoğlu zaten ezeli Nükhet müdavimi, destek yabana atılır cinsten değil. Söylenen her şarkı Mahmure kıvamında, edilen her söz halkın istediği mihvalde. Gündemde kalmak adına mazur görülebilir, görülmelidir, heyhat Erol Evgin'le, Perran Kutman'la, daha önceleri Sezen Aksu'yla, Neco'yla da benzer ortaklıklar parlak sonuçlar vermiştir, seviyeleri bu televizyon şovuyla kıyaslanamasa da. Belli ki biraz daha bekleyeceğiz ben ve benim gibiler, Primadonnamızın Sulukule ayaklarını terketmek üzere Mehmet Teoman'ı tekrar bulmasına dek. Arada bir Soner Olgun'la barışma dönemleri geçecek, "Eyvah" diyeceğiz, "bu kadın yine türkü okuyacak !". Allahtan olmayacak o iş. Nükhet ve Sibel her tesadüf ettikleri yerde ısrarla tekrar edecekler gerçi bu sarışın-esmer mevzuunu amma, en azından periyodu haftada birden uzun olacak bundan kelli.
Dördüncü keresinde artık adamakıllı tanış olduğum, ahbap saydığım bir Nükhet Duru izlerken Rumeli'nin günlerdir yağan yağmurlardan sırılsıklam olmuş hisarında yine de kurtulmuş değildim o aşağılık duygudan. Rumelihisarı'nda konser verebilme mertebesine erişmiş her boyu emsallerinden bir santim daha uzun (ya da Mustafa Oğuz'a bir santim daha yakın) star gibi Nükhet'in de ilk üç sıraya yerleştirilmiş torpilli bankları dolduracak kadar "özel" dinleyicisi vardı. Sanatçının selam sabah edeceği, eğilip öpüşeceği, hasret gidereceği ve taş sıralarda oturanlara yabancılıklarını daha bir hissettireceği hatırlı dostlarına ayrılan sözkonusu banklara, taş sıralardan iltica etmeye çalışan iki hanıma, Most Production görevlilerin in gösterdiği nezaketli sepetleme seramonisi konser başlamadan önce eğlencelik olmuştu bize. Belki talep etsek Nükhet'ten, biz de oturabilirdik orada, bunu ucuz bulmuş, böyle bir şey istemeye utanmıştık. Rumelihisarı'nda o gece de tıpkı yıllar önce Kenter Tiyatrosu'nda yaptığım gibi yine tüm şarkılarını beraber söylerken Nükhet'in yine gözlerinin içine içine bakıyor, yine kendimi farkettirmeye çalışıyordum. Yine konser çıkışı, yine kardeşim ve bu sefer eşlerimizle birlikte Nükhet'i bekliyorduk. Bu kez sitem ediyor, bizi göremediğinden yakınıyor, yanındakilere bizi "dostlarım" diye tanıştırıyordu. "Yaz" diyordu bana, "izlenimlerini mutlaka yaz, bekliyorum."
Bu yazdıklarım o isteğin bir cevabıdır. Sonrasında daha yakın olduğum, evinde oturup sohbet ettiğim, hatta yazdığım şarkı sözlerini sahnede söylerken izlediğim Nükhet profili var hayatımda. Onlar ayrı bir yazının konusu olacak elbet. Benim kadar hayran herkesin bu yazıyı hayli onaylayarak, "Aaa bunu ben de hissettim" diyerek okuyacağını düşünüyorum. Zira ben de yıllardır Naim Dilmener'i, Hakan Eren'i ve benzer insanları aynı keyif ve özdeşleşmeyle okuyorum. Kıskançlık mı ?? E, haliyle.
--spoiler--
müzik eleştirmeni hakan tok'un kaleminden nükhet duru ...
güncel Önemli Başlıklar