bugün

bukalemundan mektuplar

ne yazacağımı bilmeden başladığım metinler genellikle manasız sonuçlara eriyor, dolasıyla eriyorum ben de potasında hayatın.

karanlık otel odalarını bir kaç gün sonra kendi evleriymiş gibi benimseyen insanların listesine en sondan adımı ekleyebilirsiniz. hiç gücenmem buna biliyor musunuz? aksine mutlu olurum, huzurla uyuyabilidiğim bir yer var diye.

belki çoğunuzu bilmez, elbet bileniniz de vardır; akşamın bir saatinden sonra usulca biraların açıldığı alkol satılan büfeler vardır. bira kasalarının üzerine oturan insanlar, memleket üzerine yorumlar yaparlar. böyle büfeler vardır benim yaşadığım ülkede.

bir gece vakti, hafif alkollüyüm, hayata dair bir vaaz veriyorum; işte bu avaz avaz verdiğim vaazı can-ı yürekten dinleyen biri varsa bir titreme basıyor bedenimi. adam yerine konulma titremesi verdim ben adını bunun. gururla doluyorsun.

tek kişilik yatakta tek kişi yatmak da yalnızlıktır.

once diye bir film var. irlanda yapımıydı sanırım. izleyiniz.

çevrımdışı durup, beklenen kişi oturum açtığında siz de oturum açıyorsanız bilin ki yalnız ve arayış içinde birisiniz.

raskolnikov vardı? yaşıyor mu hala raskolnikov?