bugün

seni düşünmek

seni dü$ünmek: ayrı bi$ey aslında. sen yalnızca, "sen" olarak hitap ettiğim yalancı mutluluk objelerinden bir tanesisin o kadar. bu bazen bir fotoğraf olur ucu yanık,
bazen aydınlık alabildiğine karanlıklar içinden, bazen deniz.. bazen de matemine çare bulunamamı$ bir ölünün yattığı toprağı avuçlayıp nefesinin en tazesiyle o nihai yatağının tarifsiz ve buruk tadına sahip olmanın verdiği fani haz. öyle i$te..

dünyanın ay'ı uydusu saymadığı bir zamanda, plüton bile çocuk esirgeme kurumu yatakhanesine terkedilmi$ken, katledilmi$ken ara mevsimler, buralar soğukken, bayram balonlarını gökyüzüne kaçıran bir çocuğun elma $ekerine yapı$mı$ sükût-u hayâlini bir feyz metaforu olarak addedip, ka$kolu montundan dü$en bir dilencinin ü$ümü$ ayakparmaklarına imrenerek bir zenginin kalantor kasasında saklandığına inanılan o kutsal hedef -para- uğruna bulutlar adam öldürürken, küçük $ehirlerin büyüklerinin çocukluğu olduğunu söyleyen bir bar filozofunun fiktif masallarıyla eğle$en $ehir süprüntülerinin pestenkerâni ümitlerle bağlandıkları kırılgan efsunlarla mimlenirken bir yalnız'ın kumral sevdası.., ve kı$, içlerde mantar gibi (t)üreyen kansere kartopu fırlatırken...

ben seni dü$ünmüyordum!