bugün

selahaddin eyyubi

1099 yılında yapılan Haçlı Seferi'nde Hıristiyanların Kudüs'ü ele geçirirken Müslümanları tarih sahnesinde her zaman olduğu gibi hunharca katledilişini es geçmek Selahaddin'in bu şehir için yapmış olduğu mücadeleyi anlamayı güçleştiren bir etken olur. Birinci Haçlı Seferi sırasında Haçlı zihniyeti, Kudüs'ü ele geçirirken şehirdeki Müslümanların kanını şehrin su tankları kana bulanacak şekilde akıtmışlardır. Üç gün boyunca Kudüs sokaklarından oluk oluk kan akıtmışlardır. Haçlılar şehirde öldürdükleri Müslümanları şehir meydanında piramit olacak şekilde yığıp yakarak hiçbir zaman affedilemeyecek kadar büyük katliamlar yapmışlardır. Selahaddin,aradan onlarca yıl geçmesine rağmen Kudüs'ü almayı o denli istiyordu ki bu istek tarih kayıtlarına, Sultan Selahaddin' in adeta bir mecnun gibi dolaştığını;yemeği ve uyumayı unuttuğunu;Kudüs'ün alınmasına kadar geçen zamanda hep çadırda kaldığı,şeklinde geçmiştir. Onun bu hali şu sözlerle tarihe geçmiştir: "O,Kudüs hakkında o kadar gamlı idi ki, onun gam ve kederini dağlar kaldıramazdı. O çocuğunu kaybetmiş bir ana gibi şaşırmış kalmıştı. Atını bir yerden bir yere koşturup Müslümanları, Kudüs'ü kurtarmak için cihâda davet ediyordu. Dâimâ hüzünle gözyaşı döküyor, göz pınarları hiç kurumuyordu. Hele Akka'ya baktığı zaman, kendine bir türlü hakim olamıyor, halkına yapılan zulüm ve işkenceleri hatırlamak istemiyordu. Boğazına bir türlü yemek girmiyordu". O şöyle diyordu: "Kudüs ve Mescidi Aksa, Haçlıların işgalinde olduğu müddetçe, ben nasıl olur da gülebilirim, sevinebilirim, istediğim gibi rahat yemek yiyebilirim ve hele gözüme nasıl uyku girebilir?!"