bugün
- eski kırığının burcunu hatırlayan erkek9
- yakışıklı ama zengin erkek12
- en yaşlı özelliğiniz16
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam14
- düşün ki o bunu okuyor13
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız12
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz41
- icardi190525
- hemşire kızlar nasıl oluyor10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi18
- özgür özel13
- suriyeliler suriye'ye dönsün19
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi24
- emar9
- bik bik bu sözlüğün divasıdır13
- kruvasan ile kahvaltı yapmak8
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız19
- memesi küçük olmak9
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek16
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi19
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği9
- fake hesabım için nick önerileri9
- iğrenç bir his tarif et38
- insana kendini kötü hissettiren şeyler26
- anın görüntüsü13
- yazarların ruh hali10
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekler arasından seri katil çıkmaması9
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- sel felaketinin nedeni cehapedir13
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması16
- mustafa sandal'ın 1 mayıs paylaşımı14
- sözlüğün en götü güzel kızı21
- 1 mayıs8
- ahirette sorulacak ilk soru8
- oksijensizsu14
- 1 mayıs 2024 borussia dortmund psg maçı9
- uludağ sözlüğün bitmiş olması14
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
- kocamsunun hazırladığı sürpriz15
- japonyada düşen insana yardım edenler12
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge15
- club'a gidiyor musun diyen erkek9
- tilki ailesi8
- sözlük erkeğinden damat olmaz13
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı17
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız8
edip cansever'in insana dair destanının başlangıcı ,ruhi bey'in konuşmasıyla başlayan giriş bölümü, ruhi bey'in "ben ruhi bey nasılım" diye sormadan önceki ilk kendinden bahsedişi:
1
gördün mü hiç suyun yanmasını tuzda
gördüm ben bu yaşam boyu iniltiyi
büyük bahçelerin küçük içinde
saksılardan birinde
gördüm de
uyurken uyandırılmış gibi
beni bir sardunya büyüttü belki.
o ben ki
bir kadında bir çocuk hayaletimi
bir çocukta kadın hayaleti mi
yalnızca bir hayalet mi yoksa.
ne peki
yere dökülen bir un sessizliği mi
göğe bırakılan bir balon sessizliği mi
işini bitirmiş bir org tamircisinin
tuşlardan birine dokunacakken ki
dikkati ve tedirginliği mi.
bekler mi beni
her yanı, ama her yanı çocuklar gibi gülümseyen
bir sürü yaz gününün içinde
acaba bekler mi beni
uykularım, o sonsuz uykularım
yanmış bir limonluktaki
- ve limonlar ki her gün bir yaprak ayininde
sesini hiç eksiltmeyen -
ama bilmez miyim ben
bilmez miyim hiç
böyle sığ hayallerle oyalanmak yerine
kısacık bir zaman olmalıydı elimde
turfanda meyva gibi bir zaman
yollar yollar kateden tadı ve ekşiliği
geçerek erguvanların dönemecinde
leylakların dörtyol ağzından
yapıştırıncaya dek beni dudaklarına
acının dudaklarına ve geçmişin
bir yaban gülü yaprağı gibi beni
ama ne gezer.
korkmuyorum artık solmaktan
solmaktan ve solgunluktan
gelmişim nerelerden böyle
kurumuş bir dere yatağı gibi
ya da pek kurumamış da
baygın, hasta ya da cançekişen
çırparaktan yüzgeçlerimi dip sularında
ya da yer tahtaları, muşamba, örtük perdelerin kasvetini
yorgun düşerek taşımaktan
ya da ne çıkar ayırmasam kendimi
suların büyük içkilere kavuştuğu koylardan.
koylardan
kapsayan o sevimsiz, o küçük aşkları da
eskiyen turunçlar gibi ilk rengini pek aratmayan
ayırmasam kendimi diyorum ayırmasam
köhnemiş bir geminin - izine pek rastlanılmayan -
içindeki bir yolcudan da, değerli taşlarla dolu cepleri
cepleri yüreği cepleri
ayırmasam da ben
kim görürdü o yolcuyu, yani kim farkederdi beni
sıradan acılardır çünkü bütün ilgileri toplayan
oysa sıkıntıyı buruşuk bir iç çamaşırı gibi saklayan
bu kımıltısız gövde
görülmemiştir ki hiç görülsün şimdi
görülmediği gibi gündoğumundan havalanan kuşların
ya da bir oda kapısını açtığınız zaman
o müthiş öğle sıcağında
pencerenin önünde örgü ören birinin
- örgü mü, bir çay bardağını başka başka tutan ellerin becerikliliği mi -
görülmediği gibi
ama var mıydı sanki görülmeyi isteyen
var mıydı bir şeyler bekleyen yüreğimin eskittiklerinden.
alıntı: şairin seyir defteri toplu şiirleri 2, edip cansever
adam yayınları onbirinci basım
1
gördün mü hiç suyun yanmasını tuzda
gördüm ben bu yaşam boyu iniltiyi
büyük bahçelerin küçük içinde
saksılardan birinde
gördüm de
uyurken uyandırılmış gibi
beni bir sardunya büyüttü belki.
o ben ki
bir kadında bir çocuk hayaletimi
bir çocukta kadın hayaleti mi
yalnızca bir hayalet mi yoksa.
ne peki
yere dökülen bir un sessizliği mi
göğe bırakılan bir balon sessizliği mi
işini bitirmiş bir org tamircisinin
tuşlardan birine dokunacakken ki
dikkati ve tedirginliği mi.
bekler mi beni
her yanı, ama her yanı çocuklar gibi gülümseyen
bir sürü yaz gününün içinde
acaba bekler mi beni
uykularım, o sonsuz uykularım
yanmış bir limonluktaki
- ve limonlar ki her gün bir yaprak ayininde
sesini hiç eksiltmeyen -
ama bilmez miyim ben
bilmez miyim hiç
böyle sığ hayallerle oyalanmak yerine
kısacık bir zaman olmalıydı elimde
turfanda meyva gibi bir zaman
yollar yollar kateden tadı ve ekşiliği
geçerek erguvanların dönemecinde
leylakların dörtyol ağzından
yapıştırıncaya dek beni dudaklarına
acının dudaklarına ve geçmişin
bir yaban gülü yaprağı gibi beni
ama ne gezer.
korkmuyorum artık solmaktan
solmaktan ve solgunluktan
gelmişim nerelerden böyle
kurumuş bir dere yatağı gibi
ya da pek kurumamış da
baygın, hasta ya da cançekişen
çırparaktan yüzgeçlerimi dip sularında
ya da yer tahtaları, muşamba, örtük perdelerin kasvetini
yorgun düşerek taşımaktan
ya da ne çıkar ayırmasam kendimi
suların büyük içkilere kavuştuğu koylardan.
koylardan
kapsayan o sevimsiz, o küçük aşkları da
eskiyen turunçlar gibi ilk rengini pek aratmayan
ayırmasam kendimi diyorum ayırmasam
köhnemiş bir geminin - izine pek rastlanılmayan -
içindeki bir yolcudan da, değerli taşlarla dolu cepleri
cepleri yüreği cepleri
ayırmasam da ben
kim görürdü o yolcuyu, yani kim farkederdi beni
sıradan acılardır çünkü bütün ilgileri toplayan
oysa sıkıntıyı buruşuk bir iç çamaşırı gibi saklayan
bu kımıltısız gövde
görülmemiştir ki hiç görülsün şimdi
görülmediği gibi gündoğumundan havalanan kuşların
ya da bir oda kapısını açtığınız zaman
o müthiş öğle sıcağında
pencerenin önünde örgü ören birinin
- örgü mü, bir çay bardağını başka başka tutan ellerin becerikliliği mi -
görülmediği gibi
ama var mıydı sanki görülmeyi isteyen
var mıydı bir şeyler bekleyen yüreğimin eskittiklerinden.
alıntı: şairin seyir defteri toplu şiirleri 2, edip cansever
adam yayınları onbirinci basım
güncel Önemli Başlıklar