bugün

entry'ler (25)

19 mart 2011 libya savaşı

bazıları sevinmeye başlamış kaddafi zorbası bombalanıyor!:taraf!: diye.hatta bazıları da çıkıp ne yani kaddafi tüm muhalifleri öldürse daha mı iyiydi diyor yüzsüzce.ne yani bm öldürünce daha iyi mi olacak ? kaddafi öldürünce kötü de bm ,nato,abd,fransa -her neyse işte - öldürünce iyi mi ? nedir bu aralarında bu denli çifte standartlı bir tutum gösterecek farklar? daha abd dün ırak ve afganistanı kan gölüne çevirdi hala da kanını akıtıyor masumların.

bu biraz giyotini görüp elektrikli sandalyade ölmeye razı olmaya benziyor.

işin acı tarafı ise her halükarda acı çeken,ezilen taraf masum halk kitleleri oluyor.

(bkz: kaddafi tüm muhalifleri öldürse daha mı iyiydi)

iz bırakan kitap cümleleri

"ölumu son çıkış olarak düşüneceksin. bil ki kimse seni bundan alıkoyamaz ve tam da bu nedenle, elinin altında olduğu için onu yedekte tut, sonuna kadar. diyelim ki geceleyin bir kabus gördün. bunun bir kabus olduğunu, başını oynattığın anda kurtulabileceğini bilirsen her şey daha kolay, daha çekilir hale gelir, hatta bir bakarsın ilk başta korktuğun şeylerden zevk alır olmuşsun. hayat seni istediği kadar ürkütsün, canını yaksın, en yakınların çirkin maskeler taksınlar.. "hayat bu" de kendi kendine, ikinci kez çağrılmayacağım bir oyun, bir zevkler ve açılar oyunu, bir inançlar ve aldatmalar oyunu, bir maskeler oyunu, bir aktör ve bir gözlemci olarak sonuna kadar oyna, gözlemcilik daha iyidir, ne zaman istersen bırakabilirsin. beni sorarsan imdat çıkışı sayesinde ayaktayım. çünkü emrimde ve onu kullanmayacağımı biliyorum. ama ahiretin anahtarı bende olmasa kendimi kapanda hissederdim, derhal kaçmak isterdim."

les echelles du levant- amin maalouf

nuh tufanı saçmalığı

kısacası, herkesin az cok bildiği bu hikayeye göre nuh, tüm canlıların boğulacağı bir tufan öncesinde tanrıdan bir gemi yapma ve kendi yakınlarını ve tüm canlılardan birer çifti gemisine alıp kurtarma görevi alır. böylece tufan sona erdikten sonra canlılığın devamı sağlanacaktır. ayrıntıları çok net olmayan bu hikayenin net olan kısmı bu kadarı ve de sonucun başarılı olduğu, geminin tufandan sonra ağrı dağının (veya belki baska bir dağın) eteklerinde karaya vurduğu ve böylece görevin başarıyla sonuçlandırıldığıdır. şimdi bu hikayeyi, bir de modern bilimin çerçevesinden inceleyelim:

1) bilim adamlarının yaptığı hesaba göre tüm dünya yüzeyini kaplaycak miktarda su yeryüzünde bulunmamaktadır. kutuplardaki tüm buzlar erise ve atmosfer ve bulutlardaki tüm su yoğunlaşıp yeryüzüne dökülse bile, böyle bir facianın gerektirdiği miktarda suya yaklaşılamamaktadır. peki bunca su nereden gelmiş ve nereye gitmiştir?

2) bilindiği gibi pek çok canlı türü yalnızca kendi doğal habitatında yaşayabilir. o zaman, tazmanya’da, galapagos’larda, antarktika sahillerinde, patagonya’da güneybatı amerika sahilinde yaşayan türler 1) gemiye nasıl getirilmiş, 2) gemide nasıl yaşatılmıştır?

3) sadece insanlarda görülen bazı hastalıkları (örneğin gonorea) nuh’un gemisine kim taşımıştır? (hatta daha öncesinde, bu hastalıları zamanında allah adem ve havva’ya vermiş olmalıdır ki, bu hastalıklar bu zamana dek gelebilsin). ayrıca allah ve nuh böyle hastalıkların etkenlerini niye kurtarmak ihtiyacı hissetmişlerdir?

4) tenyalar ve diğer parazitler nuh’un gemisine nasıl taşınmıştır?

5) simbiotik (yaşamak icin birbirine ihtiyaç duyan) canlılar ve parazitler tufandan hemen sonra yaşamlarini nasıl sürdürdüler?

6) canlı türlerine ait genetik varyasyonlar, tufandan sonra yalnızca birer çift halinde bulunan canlılardan nasıl meydana gelmiştir? (bu soruya vereceğiniz cevap, tutarlı olmak istiyorsaniz evrime inanmanınızı zorunlu kılar).

7) nuh’un gemisinin büyüklüğü ve yapısı nasıldır?

8) 2.5 milyon canlı türü bu gemiye nasıl taşınmış, gemi içinde nasıl barındırılmış ve nasıl beslenmiştir?

9) yalnızca başka bir canlı türüyle baslenen canlılar (örneğin kaolalar yalnızca belli bir tür ağacın yaprağıyla beslenir) tufan sırasında ve tufandan sonra nasıl hayatta kalmıştır?

10) pek çok canlı türü, örneğin meyve sinekleri, çok kısa ömre sahiptir. bunlar tüm tufan dönemini nasıl atlatmıştır?

11) asekseul üreyen canlılar (yani üremek için karşı cinse ihtiyacı olmayan canlılar)’dan nasıl birer çift alılanbilmiştir? (tüm canlılardan birer çift alındığına göre).

12) parthenogenic (yalnızca dişi) ve hermafrodit (iki cinsiyet de tek canlıda) canlılardan birer çift nasıl alınmıştır?

13) eğer tufan 6500 yıl önce olduysa, o sıralarda mevcut olan mısır uygarlığı o piramitleri nasıl dikebilmiştir?

14) sadece özel bir coğrafyada yaşayan (örneğin güney amerika’da amazon ormanlarında, ya da kuzey kutbunda) bir canlı türü, tufan bittikten sonra yasadığı yere nasıl gitmiştir?

15) dinozorlar nuh’un gemisine alınmış mıdır? (verecekleri her cevap başka açıdan çelişkiye düşürür teistleri).

16) mikroorganizmalar gemiye alınmış mıdır? alınmamışlarsa nasıl?

17) bitki türleri gemiye alınmış mıdır? alındılarsa dünya üzerindeki tüm bitki türleri gemiye nasıl sığdırılmıştır? alınmadılarsa, tufan sırasında bitkiler nasıl canlı kalmıştır? eğer kalmadılarsa, sadece bitkilerle beslenen canlılar tufandan sonra nasıl hayatlarını sürdürebilmişlerdir?

daha düşünülürse bu liste uzatılabilir. ama herhalde gerek yok.

(bkz: http://ateizm2.org/makale...iliscilik/nuh-tufani.html)

cumhuriyet halk partisi

son yapılan bedelli teklifi eğer makul ise ve beklentileri karşılıyorsa, ne zaman ve hangi niyetle yapıldığı çok mu önemli? chp'yi desteklersiniz ya da eleştirirsiniz ama meclis çatısı altında olumlu tekliflere sıcak yaklaşılmalı. biz toplumsal olarak yıllardır bu yüzden kaybediyoruz? karşıtımız olana cephe alıp "ha onlar yapmışsa, onlar teklif etmişse kesin bir şey vardır, niyetleri kötüdür" önyargısını aşamıyoruz. ne hukukta ne siyasette niyetle akıl yürütülmez. etki yaratacak olan niyet değil sonuçtur. ak parti de her konuda ve toplumsal sorunda "yapacaksam ben yaparım, çözeceksem benim inisiyatifimde çözülür" yaklaşımından vazgeçmeli.

brooks atkinson

atalarından başka övünecek şeyi olmayan adam, patatese benzer, çünkü kendine ait olan biricik varlığı toprağın altındadır...

sözüyle günün anlam ve önemine binaen çok önemli bir söz söylemiş zat.

18 mart çanakkale şehitlerini anma günü

(bkz: yırtık ayakkabılı mehmetçik aslında 4 yaşındaydı)

yırtık ayakkabılı mehmetçik aslında 4 yaşındaydı

yırtık ayakkabılı mehmetçik, çanakkale savaşı sırasında 4 yaşındaydı olacaktı başlık.

mitleştirilmiş tarihimizin bir tane daha bug'ı ortaya çıkmış oldu böylece.o değil de adam dersim katliamında görev almış.şimdi anlaşılıyor neden böyle kurtarıldı böyle kaybediliyor dedikleri.neyse efenim şöyle bir feysbuk şeysine rastladım bugün.bi bakın hele.

http://www.facebook.com/note.php?note_id=187302771312879&comments

ygs 2011

(bkz: 12 mart 2011 güvender türkiye geneli ygs sınavı)

hüseyin üzmez

on kere mahkumiyet onbir kere tahliye, işte nihayet bir gazeteci tahliye edildi yaşasın adalet!!!

bu arada bugünü de dünya hüseyini üzmeyelim günü olarak her sene kutlamamız lazım. akp yi dünya tarihine böyle özel bir gün kazandırdığı için tebrik ediyorum.şak şak şak.

(bkz: dünya hüseyini üzmeyelim günü)

recep tayyip erdoğan

faşizmin en başlıca özellikleri lider sultası,milliyetçilik,vatanseverlik,antisemitizm,ırkçılık,popülizm,anti-komünizm,totaliterizm ve din karşıtlığıdır.din karşıtlığı ilkesine bir şerh düşmem gerekirse klasik italyan faşizmi ve alman nazizmi için geçerli olan bu tanım ilerleyen dönemlerde dini de içine almış ve din de milliyetçilik ve ırkçılık gibi son derece ayrılıkçı ve baskıcı bir kavram haline gelmiştir.ki biz dinin içinde yer aldığı bu kavrama neo-faşizm diyoruz.

lider sultası,türkiyede sadece akp ile alakalı bir durum olmamakla birlikte iktidar partisinde daha ağırlıklı bir biçimde gözükmesi hasebiyle faşizme giden önyollardan biridir.kürşat tüzmenin başbakan atla dese atlarız demesi,son osmanlı padişahı rte pankartları tayyip erdoğanın gerek yanındaki siyasetçiler gerekse halk tarafından padişah gibi görülmesi aslında onun çoğunluğun gözünde tek adam olduğunun göstergesidir.ki bu gibi düşünen insanlar genellikle hayatı boyunca sağ partilere oy vermiş ve tayyip,özal,menderes’i asrın dehası olarak gören insanlar.neyi kastetmek istediğimi anlamak istiyorsanız feysbuktaki şerefli liderler sayfasına bakmanızı tavsiye ederim.

milliyetçilik ve vatanseverlik, yine bu da sadece tayyipe veya akpye ait bir husus değil maalesef ki.trde sağcısından solcusuna tüm siyasi akımların kıyısından köşesinden yakalandığı , en azından gölgesine bastığı kavramdır milliyetçilik.faşizmin temel taşı olan milliyetçilik ve vatanseverlik olgusu tr’de pek çok parti gibi akpnin de epey ekmeğini yediği bir şeydir.tayyip'in her mitingte avaz avaz bağırarak dile getirdiği(diyarbakır hariç) tek bayrak,tek vatan,tek millet,tek devlet sloganı hitler faşizminin en önemli söylemlerinden birisidir ve aynı zamanda nazilerin seçim sloganıdır.söz konusu faşizmin temel taşı olan bir hususta akp'nin üzerine düşen misyonu hakkıyla yerine getirmesi de akp'nin faşizmin neresinde olduğunu gayet iyi gösteriyor.aynı husus diğer siyasi partiler için de geçerli tabi.buna örnek olarak sosyal demokrat olduğu söylenen chp’nin genel başkanı deniz baykalın 2006 yılında milliyetçilik bu milletin çimentosudur demesi de aslında diğer partilerin de son derece faşist olduğunu göstermekte.

antisemitizm,yahudi düşmanlığı,ırkçılığı manasına gelmektedir.tayyip'in israil hakkındaki popülist söylemleri her ne kadar salt antisemitizm'den öte tribünlere oynamak olarak değerlendirilmesi gerekse de , ne sebeple olursa olsun bir ırkın aşağılanması alçakça bir şeydir ve bir ülkenin başbakanı halkını kin ve düşmanlığa teşvik edemez,etmemelidir.

popülizm,toplumdaki elit bir tabaka tarafından halkın çıkarlarının bastırıldığını ve engellediğini varsayan ve devlet organlarının bu elit tabakanın etkisinden çıkarılıp halkın yararına ve toplum olarak gelişmesi için kullanılması gerektiğini söyleyen siyasî bir felsefe veya söylem biçimidir.tayyip'in diyarbakır’da ulus devletin tartışılması gerektiğini söylemesi ama batı illerinde tek devlet,tek bayrak nutuğu çekmesi de tamamen tribünlere oynayan,yanındaki şakşakçılar sayesinde icraat yaptığını sanan boş-beleş bir iştir ve bu onun nasıl bir popülist söyleme sahip olduğunu da göstermektedir.yine yukarıda da değindiğimiz gibi özellikle israil söz konusu olduğunda meydanlarda yapılan laf sokmalardan,hodri meydan demelerden nedense her sene yaptığımız silah alımlarında hiç söz edilmez,bahsi dahi açılmaz.umarım anlatabilmişimdir.

hukukun işlevselleştirilmesi,son yapılan referandumla birlikte değişen hsyk ve aym’nin iktidar yanlısı bürokratlarla doldurulması yeterlidir galiba.

kendi taraftarlarının el üstünde tutulması,ihalelerin yandaş şirketlere verilmesi,kontr-gerillacı siyaset adamlarının (cemil çiçek,vecdi gönül) korunup kollanması,mebus yapılması.

militarizm,malesef ki bu da artık türk milletinin karakterine işlemiş bir olgudur ve akp'ye özgü değildir. ha bu arada sırf birtakım çıkar çatışmaları doğrultusunda tayyipin arasıra orduya höt zöt demesi de onun anti-militarist olduğunu göstermez.bu tamamen akplilerin alnı secde gören subay görme aşkı yüzünden orduya çeki düzen verme (bir nevi balans ayarı baabında) girişimidir.akpliler için tek sorun subayların dini yönünün zayıf olmasıdır yoksa işlerine geldiğinde türkiyedeki en orducu kesim de olabiliyor muhafazakar akpliler.

bilimlerin taraflılık yasasının egemenliği altına alınması, yine son dönemlerde yükselen siyasal islamın bilime yansımasıdır bu öncül de. tübitakın evrim sansürü de buna en güzel örnektir.irfan yılmaz ve adem tatlı gibi hadislerle ayetlerle,risale-i nurdan alıntılar yaparak evrim karşıtı kitaplar yazanların ders kitaplarında okutulması ise cabası.neyse ben birşey demek istemiyorum.

pasifizmin aşağılanması,bu da bu da bu da diye diye dilimde tüy bitti ama bu da trnin içler acısı halinin göstergesidir.her türk asker doğar laflarıyla büyüyen,askere gitmeyene kız verilmeyen bir memlekette faşizm ne boyuttadır düşünün artık.

politik karşıtın ortadan kaldırılması eğilimi,son ergenekon tutuklamaları buna en güzel örnektir herhalde.ama konuyu biraz daha açmak gerekirse tayyip’in kürtleri kck ile ulusalcıları ergenekon ile solcuları ise devrimci karargah üyeliği ile kodese tıkması ülkedeki muhalif olmanın pek de ucuz olmadığını göstermekte.

ulusun kendi tarihine yönelik mistikleştirilmiş bir algı,1980'lerden sonra yazılagelen türk-islam sentezi veosmanlı vurgusu.özellikle türklerin kendi isteğiyle müslüman olması,osmanlının dünyaya adalet ve hoşgörü götürmesi gibi yalanlar üretilerek 1980 sonrası oluşan yeni islamcı resmi ideoloji tarafından genç nesile değiştirilemez doğrular olarak kanıksandırılması bunun en güzel örneğini oluşturuyor.tabi tüm bu sürecin sonlarında ve içinde bizzat akp hükümetinin olması ve bu sürecin ekmeğini yemesi de akp hükümetini zihinlerdeki faşizm olgusuna biraz daha yakınlaştırıyor.

gençliğin vurgulanması,tayyipin özellikle abye seslenirken genç nüfusun dinamizmini vurgulaması ve gençlere komplekslerinden arınmış bir gençlik istiyorum diye seslenmesi de önemlidir.

evet haşmetmeap bunun adı faşizmdir.

tantuni

yapılışını öğrenen kimsenin bir daha yiyemeyeceği sağlıksız ve pis yemek. yemeğe tat katmak adına konan şeylerin bi kaç tanesini görmek bile tantuni jübilesi yaptırır insana.

çocuklar duymasın

sıcacık karakterleri, insana hayattan kesitler izleten diyalogları ve verdiği güçlü sosyal mesajlarla insanı büyüleyen, bu ülkede yaşadığına sevindiren mükemmel dizi. lost isimli dizinin esin kaynağı olduğu da rivayet edilir.

sinem kobal

güzelliği ve karizmasıyla ekranları süsleyen mükemmel oyuncu. türkan şoray'dan daha yeteneklidir oyunculuk açısından. ayrıca arda turan'la birlikte örnek çifti oluştururlar.

beşiktaş

değil çaptan düşmüş portekizlileri, brezilya milli takımını bile alsa 3. büyük olarak kalmaya devam edecek olan vasat anadolu ekibi. en büyük yıldızı olan quaresma türkiye'nin en büyük takımı olan fenerbahçe'de ilk 18 e bile zor girer.

not: objektif bi galatasaraylıyım

mehmet sevigen

karizması, dürüstlüğü ve yaydığı sıcak enerjiyle dikkat çeken efsanevi siyasetçi. en geç 2012 yılında başbakan olur büyük süpriz olmazsa.

ceza

okan bayülgenin programında izliyorum da.. görsen mazlum dersin bu adama. sessiz sakin, mülayim. ama daha önce tanık olduğum kadarı ile damarına basıldığında çok pis ayar verebiliyor. çoğuna kıyasla efendi rapçi.

aykut kocaman

herkes " süper olacak fener " muhabbetinde.. ben süper yapabilecek bir zeka kırıntısı göremedim nedense kendilerinde.. yani kim olsa niang' ı semih ile değiştirirdi.. 30 tane pas attı aleks gol olabilecek, otuzunu da ezdi semih.. ağır.. ve güçsüz.. ve nazlı .. sanki "lütfen" oynuyor.. hayır aklıma gelen ilk şey şu, aykut ( hoca falan değil bence ) semih' i "ne bok olduğunu görün" diye oyunda tutuyor.. yahu tek yapabildiğim tahmin bu .. stat, tv başındaki seyici "niang niye yok " diyor, aykut "lütfen " alıyor.. iyi de ne olacak bu fenerin hali aykut.. rıdvan dilmen bile savunamaz oldu seni, sen olduğunda konuyu değiştiriyor.. daum mu ..? gönderilirken " ne yapıyorsunuz yahu, alt yapıyı bile bu adama devretmeliydiniz " demiştim.. fener gönderdi, benim gibi bir adamı dinlemediler .. aykut kapak olsun ..

sergen yalçın, mehmet demirkol, rıdvan dilmen, saffet sancaklı vs vs hepsi fener - trabzon arasında geçer şampiyonluk yarışı diyor, ben oynanan futbola bakıyorum, skora bakıyorum, oyuna bakıyorum böyle bir şey göremiyorum .. ben geri zekalı mıyım ?

jose mourinho

öncelikle bu adamı seviyorum hatta ona bayılıyorum, takdir ediyorum ve şu an dünyanın en iyi teknik direktörüdür diyebiliyorum. bi kere 3 büyük ligde şampiyon olma hedefine yaklaştı, portekiz'i avrupa ve dünya şampiyonu yapacak onları da bekliyoruz.
ama ben bu adamın yavşaklarını sevmiyorum. mourinho yavşaklar. türkiyede binlerce var. hani şu türk medyasına bok atıp futbolu tribün dergi gibi sitelerden, bloglardan, sözlüklerden takip eden yavşaklar.
bunlar mourinho nereye gitse o takımı sahiplenir, sonra sağda solda avrupada neden takım tutulduğunu tartışır. geçen senelerde milan'la taşşak geçen, huzurevi diyen de bu arkadaşlardı. hayatlarında izlemedikleri derby della madonnina'yı bi anda kaçırmaz oldular, inter'in aldığı her maç sonrası "milan çok yaşlı yeaaa" diye sağda solda gezdiler, ronaldinho'ya öldü dediler v.s
aynı arkadaşlar, pes'te barcelona ile orgazm olurken, bi taraftan da madrid'den nefret ettiler. madrid faşist franco'nun takımıydı çünkü. ama ne olduysa oldu, barcelona'nın bu sene esamesi okunmamaya başlandı, mesut özil'in de biraz katkısıyla bu arkadaşlar faşist franco'nun takımını ilah bellediler. çünkü orda mourinho var artık.
peki bu akşamki inter-milan maçından haberleri var mı sorarım, milan'ın çocuğu bi güzel koymasından. anca iddaa oynayananın vardır çünkü manyağı olduğunuz interin başında artık benitez var. milan'a ettiğiniz onca laf boşa gitti, kadrosu da aynı üstelik hala. hani 37 yaşındaki adam, faşist franco'ya 2 tane salladı falan.
hani barcelona azınlığın sesiydi, hani madrid faşistti, hani inter sikerdi, hani milan yaşlıydı.
susun ve yalamaya devam edin.

supernatural

yeri gelir köpeğe bile üzülmenizi sağlar.böyle bi dizi. 06x08 bölümünde aileyi koruyan köpeğin onları korumalarına rağmen onlar tarafından terkedilişi üzmüştür beni.

yaran facebook iletileri

"diyanete sorduk islam 4 eş kabul ediyor dedi fener beşiktaş ve cimbomdan sonra bursayı da nikahımıza aldık."