bugün

entry'ler (20)

louis ck

(bkz: but maybe)

tupelo

mississippi'dedir.

kevin ball

kentuckyli bir abimiz.

elvis presley

20 Temmuz 1975, Elvis Presley Virginia Konseri.
Elvis şarkı arasında seyircilere şaka yapıp, fular dağıtırken, sahnenin en solunda seyircilerin arasında ayakta duran ve yukarıya doğru bakmaya çalışan küçük bir kızı farketti. Kızın yanına giderek dizlerini yere çöktü. Kızın ellerini tuttu ve onunla birkaç dakika konuştu. Mikrofonu ağzından uzak tuttuğu için dedikleri duyulmadı. Sonra fularını öptü ve fularını iki gözüne dokundurdu. Ve bitirdiğinde Elvis fuları çocuğun boynuna sardı ve kıza uzun uzun sarıldı. Kız doğuştan kördü.
görsel
Ama belli ki Kral'ın yanındayken birkaç dakikalığına da olsa dünyanın en şanslı çocuğu olduğunun farkındaydı.

resty

kendisi hakkında biri şöyle demiş:
entryleri ile cahilin en önde bayrak taşıyanı benim demek mi istiyor acaba? yeni haberimiz oldu!

başka söze gerek olmayan zavallı ''yazar''.

cazur

kimseyi engellememiş yazar. engel atmanın dahi ne olduğunu bilmeyen beyinsiz bir yazarla muhatap olmak zorunda kalmıştır sadece.

michael jackson

mj elvis'i donunda sallar diyen dingilleri de gördük çok şükür. o kapı gıcırtısından hallice sesle pek olacak gibi değil o iş. mj'nin arkasında bıraktığı müzikal miras ve ardılı sanatçılara bakıp bir de elvis'in yetiştirdiği 55 sınıfının ardından gelen harika müzisyenlere bakmamız bile yeterlidir bu dingilliği görebilmek için.

1982'den sonra müzik piyasasının berbatlaşmasının, görselliğe önem verilip sanatın, yeteneğin geri plana atılmasının nerdeyse sebebi denebilecek kadar büyük bir albüme imza atmıştır michael jackson, günümüz apaçi gençliğinin haklı olarak rol modeli aldığı, 80'lerin ortasından günümüze kadar süren popüler müzik piyasasındaki kalitesizliğin çöküşün mimarlarından biri.

büyük bir insan. kendisi olmasaydı bu çöküşü onun yerine başka biri başlatacaktı gerçi. onu elvis presley ile kıyaslamak aymazlık ve cahillikten başka bir şey değildir. mj tanımlanırken king'in yanına of pop eklemeye mecbursunuzdur. elvis'te ise the king demeniz yeterlidir.

oktav aralığı muhabbetine de girildiğine göre artık gitme vaktidir. buraya şimdi bir american trilogy, how great thou art felan atıp sıçırttıracaksın bu cahilleri de anlamazlar. ''the freak'' unvanlı mj kardeşleri ömrünün yarısını playbackle geçirmiş ve turneleri dudak senkronizasyonundan ibaret olduğu için tek çare zavallı bir şekilde onun bu korkaklığını görmezden gelmektir. Ayrıca süs olarak kullandığı yaka mikrofonu pek yakışmış kendisine. eklemekte fayda var; bir insanın öldüğünde kilolu olması küçük oğlan çocuklarının ailelerine para yedirip onlara zarar vermesinden daha evladır. gerçi içerdiği yüzlerce görsel uyarıcı yüzünden pop olmaktan çıkmış ''leş pop'' müziği haline gelmiş bir şeyle rock n roll'u bir arada tutan bir zihniyete ben ne anlatıyorum?

frantisek rajtoral

Ne kadar doğru bilmiyorum ama borç yüzünden intihar ettiğini işittiğim futbolcu.

metin 2

Şu oyunu oynamak hiç nasip olmadı nedense.

Tanım: gençliğimizi çürüten bfme 2 yüzünden oynamak nasip olmamış oyun.

elvis presley

Bir iki tane şuursuz fanboyun bu adamın başlığında hiyerarşiden falan bahsettiğini gördüm.

Ömrünün yarısı playback ve dudak senkronizasyonu ile geçmiş bir zavallıyla lakabı "The King" olan bir adamı karşılaştırmayın.

ömrününün yarısı skandallarla geçmiş, kazandığı paranın yarısını çocukların ailelerine sus payı niyetine dağıtmış,(bunu kendisi itiraf etmiştir, tıpkı malikanesine davet ettiği çocuklarla aynı yatakta yattığını itiraf ettiği gibi) pedofilinin geçtiğimiz 30 yılda simgesi olmuş, ensar vakfının yurt dışı versiyonuyla, Kazandığı paranın yarıdan fazlasını hayır işlerinde harcadığı için hiçbir zaman milyarder olamamış bir adamı karşılaştırmayın.
görsel
Her şeyden önemlisi kliplerle boğulmuş, günümüz sikik müziğinin mimarı olan bir adamla; müziğe altın çağını yaşatan bu adamın adını yanyana yazmayın.
görsel

piyano denildiğinde akla gelen ilk şey

(bkz: bugs bunny)

ali rıza binboğa

http://alkislarlayasiyoru...saban-inek-yarinlar-bizim

babanın kardeşlere ev size takma diş bırakması

realist babadır.

michael jackson vs elvis presley

mj konumuz şarkı söylemekse kral'ın yanında amatör kalır. zevkler ve renkleri geçtim bilimsel olarak elvis çok daha iyidir.

aha şuna bakın, elvis şarkısı söylemeye çalışan michael jackson:
https://youtu.be/gLVB83QSfr4

o şarkı böyle söylenir yiğenim:
https://youtu.be/H0A1v-x3NNE?t=29

mithril

Thorin'in bilbo'ya hediye ettiği meşhur mithril zırh hobbit kitabında şu şekilde yeni sahibini bulur.

"Artık cüceler duvarlardan örgü zırh ve silahlar indirip silahlandılar. Thorin altın kaplamalı halkalardan yapılma bir zırh içinde, al taşlar kakılmış kemerine sıkıştırdığı gümüş saplı baltasıyla gerçekten de kral gibi görünüyordu.

"Bay Baggins!" diye haykırdı. "işte ödülünüzün ilk ödemesi! Eski paltonu çıkar da bunu giy!"

Bunun üzerine Bilbo, uzun zaman önce genç bir elf prensi için yapılmış, örme zırhtan küçük bir yelek giydi. Elflerin mithril dediği, gümüş-çelikten yapılmıştı ve onunla takım inciler ve kristallerle süslü bir de kemeri vardı. Hobbitin başına alttan çelik kasnaklarla güçlendirilmiş ve kenarı beyaz mücevherlerle süslenmiş desenli meşinden hafif bir miğfer yerleştirildi."

mithril

Yüzük kardeşliği'nde şöyle geçen kıymetli maden.

"Mücevher yığınları mı?" dedi Gandalf. "Hayır. Orklar defalarca Moria'yı talan ettiler; yukarı salonlarda bir şey kalmadı. Ve cüceler kaçtığından beri kimse derinliklerdeki galerileri ve hazine dairelerini aramaya cesaret edemiyor: Buraları ya sulara ya da bir korku gölgesine gömülmüş durumda."

"O halde cüceler ne zoruna geri gelmek istiyorlar?" diye sordu Sam.

"Mithril için," diye cevapladı Gandalf. "Moria'nın zenginliği cücelerin oyuncağı olan altından ve değerli taşlardan gelmiyordu; onların hizmetkârı olan demirden de gelmiyordu. Onların hepsini burada buldular gerçi, özellikle de demiri; fakat bunun için kazmalarına gerek yoktu: istedikleri her şeyi ticaretle elde edebilirlerdi. Çünkü Moria Gümüşü dünyada bir tek burada çıkardı: Kimileri hasgümüş der ona, Elfçesi mithril'dir. Cücelerin de takmış olduğu bir isim var ama kimseye söylemezler. Altından on kez daha değerliydi mithril, şimdi ise paha biçilemez; çünkü toprak üzerinde çok az kaldı, burada kazı yapmaya ise orklar bile cesaret edemiyor. Maden damarları kuzeye Caradhras'a ve derinlerdeki karanlığa doğru uzanmakta. Cüceler o günleri hiç anlatmazlar; fakat mithril nasıl servetlerinin temeli idiyse, çöküşlerinin de sebebi oldu: Açgözlülük edip çok derinleri kazdılar ve onları buradan süren şeyi, yani Durin'in Felaketi'ni uyandırdılar. Gün ışığına çıkardıkları kadarının da hemen hemen hepsi orkların eline geçip bu gömülere göz diken Sauron'a bac olarak gitti.

"Mithril'i kim istemezdi ki! Bakır gibi dövülebilir, cam gibi cilalanabilirdi; cüceler onunla su verilmiş çelikten hem daha sert, hem daha hafif bir metal yapıyorlardı. Güzelliği bildiğimiz gümüşe benziyordu ama mithril'in güzelliği ne kararır, ne donuklaşırdı. Elfler çok severlerdi onu; nice işlerin yanında, kapıların üzerinde görmüş olduğunuz ithildin'i yani yıldız-ay'ı da mithril'den yapmışlardır. Bilbo'ya Thorin'in verdiği mithril-örgüsü bir zırh vardı. Acaba o zırha ne oldu? Herhalde hâlâ Ulığ Kazın'daki Belek Evi'nde toz topluyordur."

"Ne?" diye bağırdı Gimli sessizliğinden aniden çıkarak. "Moria gümüşünden bir zırh mı? Bu krallara layık bir hediye!"

"Evet," dedi Gandalf. "Ona hiç söz etmedim, ama o zırhın değeri içindekilerle birlikte tüm Shire'ı satın almaya yeterde artardı."

Frodo hiçbir şey söylemedi ama elini tuniğinin altına sokarak zırhının örgüsüne dokundu. Ceketinin altında Shire'a denk bir pahayla etrafta dolaşıyor olduğu düşüncesi elini ayağını birbirine dolaştırmıştı. Bilbo biliyor muydu acaba? Hem de gayet iyi bildiğinden emindi Frodo. Bu gerçekten de krallara layık bir hediyeydi. Fakat şimdi düşünceleri karanlık Madenler'den çıkmış, Ayrıkvadi'ye, Bilbo'ya ve Bilbo'nun hâlâ orada yaşadığı zamanlardaki Çıkın Çıkmazı'na gitmişti. Bütün kalbiyle yeniden orada, o günlerde olmayı, çimenleri biçmeyi, çiçekler arasında oyalanmayı, Moria'yı veya mithril'i veya Yüzük'ü-hiç duymamış olmayı diliyordu."

palantir

Ağaçlar çağı sırasında feanor tarafından aman'da yapılmış olan uzak mesafe iletişim aracı.

Tüm Palantír Taşları'nın temel özelliği Taşlar arasında görsel bir bağ kurabilmesidir.

"Gören Taşlar" (The Stones of Seeing) ve "Yedi Taş" (Seven Stones) diye de anılan Taşlar'ın en az iki tanesi Dördüncü Çağ'a kadar gelmiştir.

sting

Kılıcın bilbo'dan frodo'ya geçişi kardeşlik'te şöyle anlatılır.

"Son günün sabahında Frodo Bilbo ile yalnız kalmıştı; yaşlı hobbit yatağının altından tahta bir kutu çıkardı. Kapağını kaldırarak içini karıştırdı. "işte kılıcın," dedi. "Fakat kırılmıştı, biliyorsun. Saklamak için alıkoymuştum ama demircilere tamir edip edemeyeceklerini sormayı unutmuşum. Artık zaman kalmadı. Ben de düşündüm ki belki bunu almak istersin, ne dersin?" Kutudan, eski püskü deri bir kının içinde küçük bir kılıç çıkarttı. Sonra kılıcı çekti, kılıcın parlak ve bakımlı ağzında aniden soğuk ve göz alıcı bir ışık çaktı. "Bu Sting," deyip hiç güç harcamadan kılıcı tahta bir direğe saplayıverdi. "Al bunu, eğer istersen. Artık bana lazım olmaz herhalde."
Frodo kılıcı minnetle kabul etti."

sting

Hobbit kitabında ilk olarak şu cümlelerle karşımıza çıkandır.

"Duvarlarda asılı bir sürü kıyafet vardı. Trollere göre öyle küçüklerdi ki korkarım kurbanlarının giyisileriydi ve aralarında bazı değişik marka, biçim ve büyüklükte kılıçlar vardı. Özellikle iki tanesi, güzel kınlarından ve mücevher süslü kabzalarından dolayı gözlerine çarpmıştı.

Gandalf ve Thorin bunlardan birer tane aldılar ve Bilbo’da deri kılıflı bir bıçak aldı. Bu bir Trol için ancak küçük bir cep çakısı olabilirdi, ama hobbit için neredeyse ufak bir kılıçdı."

sting

ilk Çağ'da, Gondolin'de, Gondolindrim demircilerinin dövdüğü düşünülen; etrafta goblin olduğunda mavi mavi parlayan kılıç. Aslında sadece uzun bir bıçaktır ama Hobbitler için bir kılıç gibidir. Bilbo'nun trollbükünde bulduğu bu kılıcı daha sonra frodo'ya hediye etmiştir.