bugün

entry'ler (879)

2 saattir mesaj atmayan hoşlanan kız

olmaz olsundur.

factotum

okuyanın hoş vakit geçirmesini sağlayan çok da güzel pek de tatlı bir bukowski romanı. bir gece ansızın duyup hayranı olduğum slow day adlı parça hakkında bir şeyler okurken bir filmin en en sonunda çaldığını öğrendim. efendim şöyle bir film hakkında araştırma yapayım derken de kitabı keşfettim. hızlı bir şekilde okunuveriyor, hiçbir şekilde bunalma sıkılma olmuyor garanti veriyorum. hayatı sorgusuz sualsiz düşük standartlarda yaşayan ama mantalitesine ve rahatlığına aşık olunası bir adet adamın hikayesi diyelim. evet büyük olaylar olmuyor ya da sayfaları merak içinde heyecanla çevirmiyorsunuz belki ancak görüyorsunuz ki siz kitabı elinize aldığınızda bunların hiçbirine ihtiyaç duymadan sayfaları çevirivermişsiniz. filmi hakkında ise pek bir şey söylemek istemiyorum, bence sıkıcı olmuş ve kitaptaki coolluğu yok misal karakterimizin. en azından 'önce' filmi izlemeyin diye naçizane bir tavsiye vererek meydanı okuyuculara bırakıyorum.

tanımadığı biriyle öpüşecek 20 kişi aranıyor

(bkz: ay ben gülerim)

sözlük yazarlarının itirafları

gereksiz derecede onaylatma takıntım ve garanticilik problemim var sözlük. evet yanlış duymadın. bi' çay demleyeyim diyorum misal, en az iki kez toz çayı kaşığa alıp milimetrik hesaplarla ölçüp tartıp ''4 kaşık bu çaydan, yarım da diğerindendi diğ'mi anne'' diye kadıncağızı bezdiriyorum. online otobüs bileti vs. almak ayrı bir bela zaten hof. böyle yüz kere yanımda yamacımda bulunan arkadaşımı ''bir bakıver tarih saat kredi kart numarası falan doğru mu'' diye hayattan soğutmacalar. hayır yani bir kere de garantiye almayayım, bir işim de ters gidiversin. ölmem ya? duy sesimi sözlük, kurtar beni. çok rahatsızım.

sıcağı en pis memleket

(bkz: sıcak değil de nem çok kötü yapıyor)*

telafisi olmayan hatalar

birine sarhoşken içindeki her türlü iyi/kötü düşünceyi fütursuzca anlatmak. evet bu o kişiye olan yoğun hisler olabilir, aşk arzu yahut kin nefret gibi. hayır yani sonradan toparlayamamak kötü, bilinçaltı sonuçta elden bir şey gelmiyor.

gecenin şarkısı

imany - slow down
http://www.youtube.com/watch?v=6NzeQkBuxNE

dudağım küçük bir çocuk edasıyla büzülmüş, boğazımda kocaman bir yumru. gözlerimi dolduran yaşlar haddini aşmış ve kendilerini yanaklarımdan aşağı bırakmak için hazırlanmakta. devasa dünyamda bir ben varım gibi adeta, yapayalnız. derdimi kime anlatsam hafiflemeyecek bile. işte bu anda evren kulağıma fısıldıyor şarkının sözlerini. evet güzelim işte böyle, sadece sen değilsin diyor, yapabilirsin biraz daha gayret. belki kendine yeniden inanmanı söylüyor imany ablamız, çok da güzel söylüyor bunu yapmanı. düşünceler, sesler, kelimeler, geceler, umut, bir tutam acı. evet bu şarkı tam da bu anlamlara geliyor albayım.

sevilen şiirin en vurucu cümlesi

delikanlım! iyi bak yıldızlara, onları göremezsin belki bir daha

(bkz: nazım hikmet)

hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları

yurtta çok acıkılan bir gece tüm aramalara ve çabalara rağmen hiçbir dolapta kıyıda köşede bir kraker bisküvi yahut gıda maddesi bulamayıp aç aç yatsam uykum da gelmez şimdi diye kara kara düşünmek. akabinde oda arkadaşının elinde bir poşet ceviz ve hurma*ile çıkagelmesi. uyumadan önce hurmanın arasına ceviz koyup yemek. evet gerçekten de odamızda bisküvi kek türü hiçbir şey olmamasına rağmen hurma ve ceviz vardı, böyle çelişkili bir garibanlık anısıdır efenim.*

sözlük yazarlarının hayalleri

öfke, kin, kıskançlık gibi duygulardan tamamıyla arınabilmek. bu konuda aslında çok çaba gösteriyorum ama insanız işte eninde sonunda kendimi bir duruma/kişiye karşı sinirlenmiş vaziyette bulabiliyorum nihayetinde. bunu tamamen aşabilsem hayat ne tatlı olacak oysaki.*

sözlük kızlarının yüzde 95 i kezbandır

(#12619095)

gecenin şarkısı

madonna - masterpiece

http://www.youtube.com/watch?v=T7iENrleo-Y

gecenin şarkısı

iyeoka - simply falling

http://www.youtube.com/watch?v=9Pes54J8PVw

kapıya gelen davulcunun 50 tl istemesi

yıllardır bahşiş alamadığı evi sömürmek ve parasını toptan kazanmak istediğine işarettir.

peacefulb

okulumdan geriye kalan en tatlı insanlardan, canımın içi bir şirinedir. öyle umuyorum ki hayatının müzikalitesi italyanca'dan bile yüksek seyreder. kendisini seviniz, sevdiriniz efendim.*

temmuz ayında yağan yağmur

sıcakta kavrulmuş yüreklerimize su serpen, etrafı ferahlatan, balkona çıkıp toprakla karışmış kokusunu içimize çekme şansı tanıyan güzelim yağmurdur.

güneş gözlüğünü yakasına takan tip

herhangi bir nesneyi almak için eğilmesi/uzanması durumunda gözlüğünü yere düşürüp çizdirecek olan tiptir.

sözlük yazarlarının aldığı iltifatlar

kahkahaların ve hapşırığın yan sınıftan duyuluyor, sen de olmasan derste başka eğlencemiz yok kıpskıps.

en iyi arkadaşın olmaması

4 yıl aynı yurtta yaşayıp ''can dostum'' dediğiniz kişiyle mecburi olarak ayrı şehirlere gitmek versiyonu vardır bir de. bu hiç olmamasından daha iyidir ancak insanın içini acıtır, özlemi buram buram hissettirir.

david lynch

bir noktadan sonra kendinizi kaptırıp farkına bile varamadan aşık olabileceğiniz yönetmen. beyin yıkama, hipnotize etme, zihin okuma gibi ilginç özellikleri olduğundan şüpheliyim. izleyiciyi ciddi ciddi tanıyor fikrimce. iyisini de, kötüsünü de. açıklarını iyi biliyor ve bu sayede bu denli anlaşılmaz ya da karmaşık ürünler ortaya koymayı başarıyor. takdir edilesi bir zeka ve başarıya sahip insan.