bugün

entry'ler (1158)

ben bu yazıyı sana yazdım

"Yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da
Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi
Çölde su, mahpusta gün, oruçta ekmek gibi bekledim seni
Sense araya korkular koydun.
Yasaklar koydun...
Bitmez tükenmez engeller koydun
Şimdi nerdesin diye sakın sorma
Sen çağırdın da ben gelmedim mi?

Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara,

Yağmurlu havalara...Bu kasvetli akşamlara
Sen varken
Bakıp içlenmezdim tren istasyonlarına
Otobüs duraklarına...
Sen varken ayrılanlara ağlamazdım...
Yıkılmazdım biten sevdaların ardından
Gidenlere küsmezdim
Kalanlara acımazdım...
Sen varken böyle üşümezdim-titremezdim
Masumdum, çocuklar gibi
Böyle delirmezdim-küfretmezdim...
Hele ölmeyi hiç düşünmezdim.
Şimdi soruyorum sana
Adı sevdaysa bu cehennemin
Sen yaktın da ben yanmadım mı?

Biliyorsun
Bütün acılarına 'yeşil ışık' yaktım olmadı
Bütün korkularına'arka çıktım'olmadı
Dağlara merdiven dayadım olmadı
Haziranda kar oldum yağdım avuçlarına olmadı
Sevdim olmadı -yandım olmadı-taptım olmadı
Benden artık pes
Bu aşkın biletini istediğin gibi kes
Nasılsa gidiyorsun
Biliyorum git...
Ama ardında
Ağlayan bir çift göz
Paramparça bir yürek
Ve yıkılmış bir dağ görmek istemiyorsan
Çek silahını-daya sırtıma
Titrersem namerdim...
Sen vurdun da ben ölmedim mi?"

hayat

hayat garip,ve çokça acımasız bizlere karşı.onca yılın ardından ilk kez birini seversin.diğer yarın olduğunu,ömrün olduğunu hissedersin.o'nun da seni sevdiğine inanırsın.derken zaman geçer sevdiğin kişi senden uzaklaşmaya başlar,adeta kaçar,yalanlar söyler.saklanan bir şeyler vardır,hissedersin.başka birinin varlığından şüphelenirsin,varlığına ait delilinde vardır üstelik.kızarsın,bağırırsın,kovarsın ama için yanar.durmaksızın kanar kalbin.yine de vazgeçemezsin,vazgeçmek istemezsin.hep bir açıklama beklersin ama o açıklama asla gelmez.seni sevdiğini söyler,hep var ol der,kaderim der,bir tanem der ama kaçar.bin tane soruyla başbaşa bırakır.sonra her şeyin koptuğu bir anda o meşhum itirafı yapar.sevdiğiniz,gözünüzden sakındığınız kişi ciddi anlamda hastadır.bir anda anlarsınız tüm yalanların,kaçışların nedenini.bir yanınız inanmak istemez,öyle ya sadece türk filmlerinde olur böyle şeyler.inatla direnirsiniz ama bir yanınınız bilir böyle bir konuda yalan olamayacağını.keşke dersiniz,keşke beni hiç sevmediği doğru olsa da bu yalan olsa.yanına koşmak istersiniz,destek olmak,ellerini tutmak.hayatı paylaşmak istediğiniz kişidir o,böyle pıtı pıtı koşan çocuklarınız olmasını istediğiniz tek insan odur.siz böyle dersiniz de o istemez sizi.yanında olmanızı istemez.yerini bile söylemez size.bağlar elinizi kolunuzu.haklıdır kendince,kimseyi arkasında bırakmak istemez ve düşünmek istemez kimseyi.sizi taşıyamayacağınız kadar ağır bir yükle baş başa bırakır.bilmez yanında olsanız her şeyin daha kolay olacağını,bilmez sevginin gücünü.bilmez böyle yaparak kimsenin hayatından çıkılamayacağını,aksine daha çok içine saplanılacağını.yalvarırsınız yanında olmak için,işe yaramaz.hayır demiştir bir kere ve hayır diyorsa bu hayır demektir.elinizden gelen tek şey kalbinin bir an önce yumuşaması için dua etmektir.hayat ise tüm bunların arasında ellerinizden kayıp giden şeydir.artık bir hayatınız yoktur.o'nun yanında olana kadar da bir hayatınız olmayacaktır.

hastası olunan sözler

bazen,asıl söylemesi gerekenler yerine başka başka kelimelerle apayrı cümleler kuruyor insan.asıl kelimelerse dilin ucundaki yerlerini pek bir sevmiş olacaklar ki kımıldamıyorlar bile.

kadınlar kendilerini güldüren erkeklere aşık olur

ya bu cümle pek çok insan tarafından yanlış anlaşılıyor ya da tamamen yanlış. eğer yanlış anlaşılıyorsa asıl meali şudur; bu cümledeki "güldüren" kelimesi mutlu eden, huzur veren anlamındadır. elbette birlikte eğlenebilmek, gülebilmek de önemlidir. kadınlar kendilerine "komik gelen" erkeklere değil, kendilerine "huzur" ve "mutluluk" veren erkeklere aşık olurlar. tıpkı erkekler gibi.. yok hayır cümle tamamen yanlış diyorsanız da doğrusu şu şekilde olmalıdır; "kadınlar aşık oldukları erkeklere gülerler,gülümserler"..

oralet

çocukluğun unutulmaz lezzetlerindendir. sırf oralet içmek için her okul çıkışı babanın iş yerine uğranılan günleri hatırlatıp gülümsetir.

ağustosta doğmak

çocukken hiçbir doğum gününü okul arkadaşlarınla kutlayamamak ve dolayısıyla kimseden hediye alamamaktır.

limonata

ev yapımı ve naneli olanı, sıcak havalarda ilaç gibi gelir.

korkmak

yürekte gamdır, boğazda düğümdür korkmak. kimselere söylenemeyen (bazen kendimize bile), içe atılan korkular var. benimde korkularım var;kedilerden korkarım ben mesela, sonra böceklerden, karanlıktan.. çocukken he-man'den kokarmışım bir de. ne tuhaf, büyüdükçe korkuları da büyüyor insanın. oysa büyükler hiçbir şeyden kormazlardı değil mi? ben büyüdüm ama hala korkuyorum ve korktukça bir yutkunma eşliğinde içime atıyorum tüm korkularımı.anlatabilmek ne mümkün.. keşke çocukkenki gibi olsa her şey.korkuyorum dediğimde arkasına saklanabilsem birilerinin.ama hayır,saklanmak istemiyorum ben. korkuyorum desem,tutar mısın ellerimden?

otobüsün cam kenarı koltukları

kulaklıkları takıp çevreden izole olabilmek için en ideal yerlerdir.

hayattan bıkılan anlar

susmak ve kendinizle kavga etmek zorunda kaldığınız her an bıkarsınız hayattan.

şevkat

bir insanın,kendisine karşı gösterilmesine en çok ihtiyaç duyduğu his ya da hislerin dışa vurumu.

yolculukta koltuğunu sonuna kadar yatıran öküz

sinemada,öndeki koltuğu tekmeleyip duran öküzün kardeşidir.

ben bu yazıyı sana yazdım

mucizeler hep ansızın gelirmiş ya işte sende öyle ansızın geldin. gelişinle güzelleşti her şey, bir başka anlamlandı hayat. sen geldin ve tüm eksiklikler yok olmaya başladı birer birer. sensiz tüm sihirleri elinden alınmış bir peri gibiydim,sen sihirim oldun, anlamlandırdın beni. teşekkür ederim geldiğin için, iyiki geldin..

yukarıdaki satırları yazmıştım sana bundan aylar önce.bu süre zarfında çok zorluklar yaşadık,çok ağladık,çok güldük.ne yaşarsak yaşayalım asla kopmadık birbirimizden.sevgi emekti ve biz emek emek büyüttük sevgimizi.şimdi,sana mucizem derken ne kadar haklı olduğumu görüyorum bir kez daha.ben bu yazıyı sana yazıyorum sevgilim,sen ki bu akşam bana hayatımın en güzel hediyesini verdin;bana seninle bir ömür vaad ettin.şaşkınlıktan mutluluğumu bile tam olarak ifade edemedim.ne diyebilirim ki,yaşattığın her şey için çok teşekkür ederim.mutluluk da dert de gelecekse senden gelsin sevgilim.

iz bırakan kitap cümleleri

"hayatımın, başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım."

oğuz atay - tutunamayanlar

bir kızı kendinden soğutmanın yolları

ilgilenmeyin,o zaten kendiliğinden soğur.

küçük bir çocuğa gülümsemek

karşılığında o çocuğun da size gülümsemesine,onun gülümsemesi ise tuhaf bir şekilde neşelenmenize neden olur.

bir kerecik aldatıldı diye ayrılmaya kalkan kadın

ilk kez yakaladı ya da öğrendi diye bunun ilk aldatılışı olduğu anlamına gelmediğini bilen kadındır.

zaman

kendi kendimize yarattığımız en büyük hapishanemizdir zaman. içinde yaşadığımız sitem tarafından bir yerle yetişme ya da bir şeyleri yetiştirme telaşıyla ve kontrol manyaklığı ile bezenişimizin hazin sonucudur da aynı zamanda.

cumartesi günü çalışmak

eğer o cumartesinin çalıştığınız son cumartesi olduğunu biliyorsanız fazla sıkıntı yaşatmayan ve hatta mutlu bile eden eziyettir.

hamsiköy

fırın sütlacın alasının yapıldığı yerdir.