bugün
- can yaman erkekse sözlük erkekleri ne19
- libido düşmesi18
- anın görüntüsü13
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması19
- kızların yedek listesi9
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek9
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- icardi1905'in sözlüğü bozması25
- cami tuvaletinin paralı olması11
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek19
- 007 slip don giysin kampanyası8
- erkeklerin sadakatsiz olması11
- okul müdürü nasıl korunabilirdi14
- sözlüğün en güzel kızı olmanın dezavantajları14
- sözlüğe kız getirmek9
- motosikletle 210 km hız yapmak15
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim8
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız12
- istanbulda vurularak öldürülen okul müdürü13
- beni özlediniz mi doğru söyleyin12
- türkiye den soğuma sebepleri12
- niyetin ciddi mi klişesi12
- dünya bandırmalılar günü16
- sözlükte artık kızlar teklif edecek8
- bir erkeği cezbeden şeyler13
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak17
- tamirciye veren kadın12
- karşı cinse giyim önerileri13
- platonik aşkın kalp kıran davranışları17
- eric bana9
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak21
- sözlük yazarlarının tatlıları13
- bir kızı kucakta zıplatmak10
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler9
- şu an hissedilen duygu17
- burnumuzun dibindeki adaların yunanistan ın olması13
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar13
- psikolog fiyatları16
- ithalat ile ülke döndürmeyi marifet diye satmak8
- 2023 2024 sezonu lig şampiyonu9
- flörtü eleme sebepleri8
- uludağ sözlük discord grubu8
entry'ler (23)
Bok gibi sözlük olmuş burası. Murat Bardakçı'yı haklı çıkardınız ya, bravo.
Cia eski türkiye şefi graham füller'in icadıdır. ilk kez sovyetlere karşı "yeşil kuşak projesi" kapsamında afganistanda örgütlenmiştir. Günümüze kadar halen cia kontrollü olarak bir ucundan ışid, bir ucundan akp bu ideolojiyi yaşatmaktadır.
adamdır.
"zamanın ruhu"nu yakalayan; kişisel çıkarı için onuru feda eden insan tipidir. üniversiteler ise bu insan tipini ödüllendirmektedir.
sözlük yazarlarının yarısından fazlasıdır.
geri zekalı mısınız siz? halkevleri chp'ye bağlı bir örgüt değildir.
sol fıreymden gördüğüm kadarıyla son hızda gidilen bir durumdur. meme deyince sapıtan, sırf espri yapmak için başlık açılan yahut entri girilen bir mekan değildi eskiden burası. şu an çoğunlukla bu durumları görüyorum.
türkiyede insanı köhneliğe ve çürümüşlüğe sürükleyen, tüm potansiyelini bitiren ve özgür düşünmeye karşı savaş ilan etmiş binalara verilen adlardan bir tanesidir.
birkaç anektod:
kırgızistan'da, 1917 devriminden önce, 1916'da kırgızistanda okuma yazma oranı binde 6 idi. 30'lu yıllarda bu oran yüzde 70'lere çıktı. ülkede devrimden önce tek tük okul vardı; devrimin ilk yıllarında onlarca okul açılmaya başlandı. eğitim tamamıyla ücretsizdi sovyetler zamanında.
devrimden sonra, tüm orta asyada milli edebiyatlar oluşmaya başladı. devrimle birlikte orta asya türk edebiyatı altın çağını yaşadı. roman, hikaye, tiyatro gibi türlerde muazzam bir başlangıç ve gelişme kaydedildi. şiir zaten her zaman en başta idi, destanlar çok zengin içeriğe sahipti. "modern" şiir ile tanışıldı ve kısa sürede mükemmele yakın eserler verildi.
yepyeni şehirler kuruldu. ve geliştirilen şehir planlaması sayesinde bugün şehirlerdeki caddelerde hala trafik sıkışıklığı sıkıntısı yaşanmıyor.
sovyetlerdeki karşı devrimden sonra; sosyalizmin kazanımlarını hemen bırakamadı kapitalist iktidarlar. mesela; bugün türkmenistan'a gidip "turancı" düşünceden bahsedince adamlar "biz keriz miyiz ki yeraltı kaynaklarımızı sizinle paylaşalım?" diyorlar. buralarda muazzam derecede yeraltı kaynağı vardır. ve doğalgaz vs gibi kaynakların yanında, eğitim, elektirik, su, ulaşım vs sovyetlerden sonra da ücretsiz kalmıştır... bugüne kadar! artık türkmenistan tüm bu "hizmetlerden" para alınmaya başlayacağını açıklamıştır.
eski sovyet ülkelerinde bir laf vardır: "kapitalizm, bizim kadınlarımızı fahişe yaptı". karşı-devrimden sonra nice doktor, mühendis, öğretmen; türkiye gibi ülkelere gidip fahişelik yapmaya başlamışlardır. çünkü kısılan istihdam sonucunda "daha az işçi, daha fazla kar" düsturu girmiştir ülkelere doğal olarak.
sovyetler döneminde "emperyalizm" gibi kapitalizme özgü kavramları arayanlar; bunları görmezler.
kırgızistan'da, 1917 devriminden önce, 1916'da kırgızistanda okuma yazma oranı binde 6 idi. 30'lu yıllarda bu oran yüzde 70'lere çıktı. ülkede devrimden önce tek tük okul vardı; devrimin ilk yıllarında onlarca okul açılmaya başlandı. eğitim tamamıyla ücretsizdi sovyetler zamanında.
devrimden sonra, tüm orta asyada milli edebiyatlar oluşmaya başladı. devrimle birlikte orta asya türk edebiyatı altın çağını yaşadı. roman, hikaye, tiyatro gibi türlerde muazzam bir başlangıç ve gelişme kaydedildi. şiir zaten her zaman en başta idi, destanlar çok zengin içeriğe sahipti. "modern" şiir ile tanışıldı ve kısa sürede mükemmele yakın eserler verildi.
yepyeni şehirler kuruldu. ve geliştirilen şehir planlaması sayesinde bugün şehirlerdeki caddelerde hala trafik sıkışıklığı sıkıntısı yaşanmıyor.
sovyetlerdeki karşı devrimden sonra; sosyalizmin kazanımlarını hemen bırakamadı kapitalist iktidarlar. mesela; bugün türkmenistan'a gidip "turancı" düşünceden bahsedince adamlar "biz keriz miyiz ki yeraltı kaynaklarımızı sizinle paylaşalım?" diyorlar. buralarda muazzam derecede yeraltı kaynağı vardır. ve doğalgaz vs gibi kaynakların yanında, eğitim, elektirik, su, ulaşım vs sovyetlerden sonra da ücretsiz kalmıştır... bugüne kadar! artık türkmenistan tüm bu "hizmetlerden" para alınmaya başlayacağını açıklamıştır.
eski sovyet ülkelerinde bir laf vardır: "kapitalizm, bizim kadınlarımızı fahişe yaptı". karşı-devrimden sonra nice doktor, mühendis, öğretmen; türkiye gibi ülkelere gidip fahişelik yapmaya başlamışlardır. çünkü kısılan istihdam sonucunda "daha az işçi, daha fazla kar" düsturu girmiştir ülkelere doğal olarak.
sovyetler döneminde "emperyalizm" gibi kapitalizme özgü kavramları arayanlar; bunları görmezler.
"kızıl"lığın yerel-milli değerlere, "milliyetçiler"den daha fazla dayandığını bilmeyenlerin ortaya attığı dandik bir tanımdır. "ülkeyi emperyalistlerden ve parababalarından kovma" düşüncesinin kendisi, ulusal değerlerin en yücesidir. keza, "emperyalizm" tanımından bi-haber andavallar, onun kapitalizmin son aşaması olduğunu bilmeden böyle bir dandik kavram oluşturmaya meyledebilirler. sovyetlerin ekonomi politikalarını incelemeden, "sovyet emperyalizmi"nden de söz açabilirler. bu, hakikati değiştirmeyecektir.
sovyetlerin muazzam desteğini alıp kendi ülkesinde antiemperyalist bir zafer kazanan mustafa kemal de aynı mantıkla "moskof uşağı"dır. amma ve lakin, öyle değildir.
sovyetlerin muazzam desteğini alıp kendi ülkesinde antiemperyalist bir zafer kazanan mustafa kemal de aynı mantıkla "moskof uşağı"dır. amma ve lakin, öyle değildir.
gerçektir.
evli bir kadının memeleri hakkında gayrıbilimsel herhangi bir malumat ileri sürmek hoş değildir.
ezel akay'ın çekeceği yeni filmidir. film, gürsel korat'ın "kunday: gölgeler çağı" kitabını temel alıyor. 13. yüzyılda geçecek olan hikaye; ipek yolunu ve bu güzergah etrafındaki yemek kültürünü de anlatacak.
haberlerdeki açıklama şöyle:
"13. Yüzyıl Çin’in kuzeyinden başlayıp Konya Sultanhanı’nda biten ve ipek Yolu üzerinde geçen 'Aşçı ve Prenses' filmi, bir yol hikayesi olmasının yanı sıra bir yemek ve macera filmi.
Çinli Şaman bir prenses olan Itil’in, Çin imparatorunun elçisi olarak, Türk Sultanına ulaşmak için çıktığı zorlu yolculukta, Türkmen aşçı iskender ile karşılaşması ile başlıyor macera. Kara Şaman Abala’nın düşmanlığı ve bir ölümsüzün, Hızır’ın yardımıyla yol alıyorlar. Filmde, Çin’den başlayan ve Anadolu’ya uzanan macerada hem Çin, hem de Türk mutfağına ait unutulmaya yüz tutmuş yemeklerin, tüm kültürlerin ortak değerlerini yansıtan mitolojilerin ve efsanelerin izi sürdürülüyor."
en heyecanla beklediğim filmdir. ezel akay, nam-ı diğer ezop'un nacizane bir diğer filmi olacağı yüzdeyüzdür. dünyanın farklı yerlerinden oyuncuların oynayacağı düşünülmektedir.
haberlerdeki açıklama şöyle:
"13. Yüzyıl Çin’in kuzeyinden başlayıp Konya Sultanhanı’nda biten ve ipek Yolu üzerinde geçen 'Aşçı ve Prenses' filmi, bir yol hikayesi olmasının yanı sıra bir yemek ve macera filmi.
Çinli Şaman bir prenses olan Itil’in, Çin imparatorunun elçisi olarak, Türk Sultanına ulaşmak için çıktığı zorlu yolculukta, Türkmen aşçı iskender ile karşılaşması ile başlıyor macera. Kara Şaman Abala’nın düşmanlığı ve bir ölümsüzün, Hızır’ın yardımıyla yol alıyorlar. Filmde, Çin’den başlayan ve Anadolu’ya uzanan macerada hem Çin, hem de Türk mutfağına ait unutulmaya yüz tutmuş yemeklerin, tüm kültürlerin ortak değerlerini yansıtan mitolojilerin ve efsanelerin izi sürdürülüyor."
en heyecanla beklediğim filmdir. ezel akay, nam-ı diğer ezop'un nacizane bir diğer filmi olacağı yüzdeyüzdür. dünyanın farklı yerlerinden oyuncuların oynayacağı düşünülmektedir.
büyük ortadoğu projesi kapsamında cia'nın amacı bölgede ikinci bir israil olarak amerikan güdümünde "free kurdistan" kurmaktır. bunun için evvela ırak'a girilmiş, tarumar edilmiştir. ardından ikinci aşama olarak suriye'ye uzanmıştır emperyalistler. bu arada, türkiye'de ergenekon ve balyoz operasyonları ile devletin kozmik odasına girilerek türkiye cumhuriyeti devletinin son kalıntıları da çökertildi. kendine "büyük ortadoğu projesinin eşbaşkanı" diyen kimseler, sömürge valiliğine oynadılar.
bundan yıllar evvel cia, afganistan'da "yeşil kuşak projesi" ile siyasal islam diye bir gudubet icat ettiler. el kaide ile başlayan ilk aşamayı; cia ajanı usame bin ladin'i "dışarı çıkararak" sonlandırdılar. ikinci adımda ise öso'larla, el-nusralarla başlayan bir ışid yarattılar. bugün bu aşamayı da bitirmek üzereler, üçüncü bir adım için.
beşar esad, başarılı bir lider değildi. ta ki ülkesinde bir kurtuluş savaşı patlayana kadar. vahdettin misali, ingiliz yahut abd zırhlısıyla kaçabilirdi. kaçmadı. sonuna kadar ülkesini satıh satıh dövüşerek savundu ve savunuyor. tüm yönleriyle meşru ve haklı bir savaş yürütüyor. bu yüzden de "beyaz miğferler" gibi adları olan soros fonlu orospu çocukları sürekli yalan haber makineliği yapıyorlar ve her seferinde komutan esad, olayın asıl yüzünü açıklayarak bunları boşa düşürüyor. ama bizim medya da soros destekli olarak temelden dönüştürüldüğü için biz soros yalanlarını tv'den izliyoruz.
kim ne kadar kırpmaya çalışırsa çalışsın, beşar esad ülkesini en onurlu şekilde savunmaya devam ediyor. bu katliamların asıl sorumlusu ise ab-abd emperyalistleridir ve onun yerli-yabancı işbirlikçileridir. cihadçıların ve ypg'lilerin içindeki yabancı ajanları unutmadık. soroscuların yalan haberlerini ve daha sonra bu iftiraların nasıl kendi götlerinde patladığını da unutmadık. kürt hareketinin de her fırsatta nasıl en amerikancı takıldığını da unutmadık. esad'a önce kardeşim deyip daha sonra hançerlemeye çalışanları da unutmadık.
beşar esad ve onun destekçisi olan onurlu suriye halkı; bu yüzyılın gördüğü en onurlu ve en haklı savaşı yürütüyor.
bundan yıllar evvel cia, afganistan'da "yeşil kuşak projesi" ile siyasal islam diye bir gudubet icat ettiler. el kaide ile başlayan ilk aşamayı; cia ajanı usame bin ladin'i "dışarı çıkararak" sonlandırdılar. ikinci adımda ise öso'larla, el-nusralarla başlayan bir ışid yarattılar. bugün bu aşamayı da bitirmek üzereler, üçüncü bir adım için.
beşar esad, başarılı bir lider değildi. ta ki ülkesinde bir kurtuluş savaşı patlayana kadar. vahdettin misali, ingiliz yahut abd zırhlısıyla kaçabilirdi. kaçmadı. sonuna kadar ülkesini satıh satıh dövüşerek savundu ve savunuyor. tüm yönleriyle meşru ve haklı bir savaş yürütüyor. bu yüzden de "beyaz miğferler" gibi adları olan soros fonlu orospu çocukları sürekli yalan haber makineliği yapıyorlar ve her seferinde komutan esad, olayın asıl yüzünü açıklayarak bunları boşa düşürüyor. ama bizim medya da soros destekli olarak temelden dönüştürüldüğü için biz soros yalanlarını tv'den izliyoruz.
kim ne kadar kırpmaya çalışırsa çalışsın, beşar esad ülkesini en onurlu şekilde savunmaya devam ediyor. bu katliamların asıl sorumlusu ise ab-abd emperyalistleridir ve onun yerli-yabancı işbirlikçileridir. cihadçıların ve ypg'lilerin içindeki yabancı ajanları unutmadık. soroscuların yalan haberlerini ve daha sonra bu iftiraların nasıl kendi götlerinde patladığını da unutmadık. kürt hareketinin de her fırsatta nasıl en amerikancı takıldığını da unutmadık. esad'a önce kardeşim deyip daha sonra hançerlemeye çalışanları da unutmadık.
beşar esad ve onun destekçisi olan onurlu suriye halkı; bu yüzyılın gördüğü en onurlu ve en haklı savaşı yürütüyor.
hacivat karagöz neden öldürüldü filmini sevenlerin feysbuktaki yeni buluşma, tanışma, kaynaşma noktasıdır. filmin üstadlarının bir çoğu da gruba üyedir.
90'ların sonlarında da açlık grevindeki devrimci mahkumlara yapılan müdahalenin adı "hayata dönüş operasyonu" idi. daha sonra aslının "tufan operasyonu" olduğu ortaya çıkmıştı.
george orwell denen gavat beyin 1984 romanında bir propaganda söylemi vardı:
"savaş, barıştır".
zeytin dalı nedir?
george orwell denen gavat beyin 1984 romanında bir propaganda söylemi vardı:
"savaş, barıştır".
zeytin dalı nedir?
"hazret" ünvanının verilmesinin öncülüdür.
cem yılmaz "yazdığım en iyi senaryo" demiş. hakkı da var.
film temelde bir "cem yılmaz tribi" olmuş; cem yılmaz filmlerini izlemek şöyle dursun; yutmuş olmayanların anlayamayacağı ve dolayısıyla zevk de alamayacağı bir film. film komik bir film; ama güldürmesinin temel sebebi esprileri değil. sunduğu "sıcak nostaljik" ortam ("beni nostalji bastı moruk, ben kaçıyorum!).
arif ışık karakterinin ise en tutarlı hali bu filmde. karakter tüm yönleriyle olgunlaşmış durumda. ayrıca cem yılmaz'ın da en iyi arif ışık oyunculuğu gösterdiği performans bu filmde.
göndermeler! film tümüyle göndermelerle dolu. üstte de dediğim üzre başta kendi filmleri olmak üzere (her şey çok güzel olacak, gora, hokkabaz, arog, yahşi batı,pek yakında, ali baba ve 7 cüceler); sinema tarihine, magazinsel mevzulara ve dahi politikaya bol gönderme var. ali baba'da daha fazla siyasi gönderme vardı; ama arifv216'da daha az ama daha açık politik taşlamalar var: "medya gene gerçekleri gizledi!". ayrıca besim toker karakteri başlı başına bir kapitalizm eleştirisi! detayına girmeyeceğim; repliklerinden buram buram "zalım kapitalizm" akıyor.
film, gora'nın "devamı" değil; ama gorayı bilmeyenlerin anlayamayacağı bir filmdir.
kendi içinde mukayese edecek olursam:
pek yakında'nın sıcak ortamı,
ali baba ve 7 cüceler'in çekim tekniği,
gora'nın selamlanması;
yeşilçam'ın kutsanması:
arifv216.
film temelde bir "cem yılmaz tribi" olmuş; cem yılmaz filmlerini izlemek şöyle dursun; yutmuş olmayanların anlayamayacağı ve dolayısıyla zevk de alamayacağı bir film. film komik bir film; ama güldürmesinin temel sebebi esprileri değil. sunduğu "sıcak nostaljik" ortam ("beni nostalji bastı moruk, ben kaçıyorum!).
arif ışık karakterinin ise en tutarlı hali bu filmde. karakter tüm yönleriyle olgunlaşmış durumda. ayrıca cem yılmaz'ın da en iyi arif ışık oyunculuğu gösterdiği performans bu filmde.
göndermeler! film tümüyle göndermelerle dolu. üstte de dediğim üzre başta kendi filmleri olmak üzere (her şey çok güzel olacak, gora, hokkabaz, arog, yahşi batı,pek yakında, ali baba ve 7 cüceler); sinema tarihine, magazinsel mevzulara ve dahi politikaya bol gönderme var. ali baba'da daha fazla siyasi gönderme vardı; ama arifv216'da daha az ama daha açık politik taşlamalar var: "medya gene gerçekleri gizledi!". ayrıca besim toker karakteri başlı başına bir kapitalizm eleştirisi! detayına girmeyeceğim; repliklerinden buram buram "zalım kapitalizm" akıyor.
film, gora'nın "devamı" değil; ama gorayı bilmeyenlerin anlayamayacağı bir filmdir.
kendi içinde mukayese edecek olursam:
pek yakında'nın sıcak ortamı,
ali baba ve 7 cüceler'in çekim tekniği,
gora'nın selamlanması;
yeşilçam'ın kutsanması:
arifv216.
Usta dediğimiz, ve aslında gerçekten usta olan çizerlerin kadroda olduğu mizah dergsiidir. lakin bu usta çizerler, okuru keriz yerine koymaktadır. Her hafta, 10-15 sene önceki köşelerinin tıpkısının aynısı basmaktadırlar. Penguen kapandığında "dergileri almazsanız kapanır" açıklaması yapmışlardı, heyhat ben zaten okuduğum köşeleri basan, ve altına "eski işlerimi yayınladım" notu dahi düşülmemiş bir dergi gördüğümde kendimi keriz yerine konmuş hissediyorum. Keza bu usta çizerlerin dergiyle bir bağlayıcılığı da kalmamıştır. Hepsi, LeMan kültür kafeler zinciri ile parayı kırmışlardır. Patronlaşmışlardır. Dergi, artık bir garnitür, bir sos olarak varlığını sürdürmektedir kafe zincirleri için.
biri emperyalizme karşı zafer kazandı, diğerini emperyalistler göreve getirdi.