bugün
- selam sözlüğümün yakışıklı erkekleri28
- gecenin şarkısı8
- mariyya'nın yaptığı kek13
- 28 eylül 2024 galatasaray kasımpaşa maçı14
- iran11
- 3 saati yola giden şehir şehir değildir13
- hiç sevgilisi olmamak8
- kedi beslemeyen sözlük erkeği14
- bir kadına merhaba tanışabilir miyiz demek10
- the merich'in ismet gürbüz'e benzemesi8
- kuranı koruyup öteki kitapları korumamış tanrı11
- harry potter izleyen yetişkin14
- klarnet calan sarapci 6'nın gay olması12
- sözlük tipsizlerinin fotoğrafları15
- b'u r c u13
- hiç doğmamış olsaydınız ne değişirdi9
- son yapılan yemek22
- selçuk bayraktar8
- denemek istediğiniz meslekler14
- anın görüntüsü38
- yüzüne oturmak istiyorum diyen kadın14
- yazarların pazar günü planları21
- gri eşofman altlı kız8
- kuresel ikinma'nın yetkili olması25
- meme dili ve edebiyatı15
- avm otoparkında cinsel ilişkiye giren çift10
- bir sigara ve yemek param olsun yeter10
- sözlükte kızların neden daha fazla artı alması8
- herkes bir gün yaşattığını yaşar mı sorunsalı15
- herkesle iyi geçinmek11
- gay olmaya karar vermek12
- kira fiyatlarının kimseyi çıldırtmaması8
- true'nun sözlük kızları arşivi8
- milletin anlattığı kadar pahalılık yok12
- hiçbir kötü alışkanlığı olmayan insan8
- kim kahve yapmak ister11
- cehennemde yanacak olmamız14
- filistin meselesi umrumda değil20
- ülkede iyi giden tek şey16
- tüm sözlük kızlarıyla flörtleşen yazar22
- sözlük hanımlarının bugünkü kıyafetleri17
- israi le türkiye ve iran baş edebilir mi24
- mariyya12
- türkiye cumhuriyeti vatandaşı13
- chp iktidar olduğunda olabilecekler9
- erkek olsun da çamurdan olsun8
- sözlük erkeklerinin ayakkabıları14
- sevgilim olur musun diyen müşteri8
- sevgilinin motor olması12
- ölecekmiş gibi hissetmek10
entry'ler (19)
ah,saraca canını korumadın emek yıldızı oldun ki seninle olan projelerimiz yarım kaldı ama yeryüzü çocukluğumuz dağların kartalı...
saat daha 15:45, ne uykusu?
kürtcüdür.
euro 2008'e mahsuben avrupa'ya bol bol gider yapan bir şarkısı da vardı bu albümde. ama en güzel şarkısı "bay doğru"dur.
çünkü anısı var bende...
çünkü anısı var bende...
Benimkisi de 17 ekim.
17 temmuz'da chase bank hesabıma Senelik faizi 4.16%'dan $9000'ı 3 aylığına yatırmıştım, Keriz gibi 3 aylık 4.16% faiz zannedip. Vergiler düşünce anca $60 nakit gelecek.
Neye yarayacaksa...
17 temmuz'da chase bank hesabıma Senelik faizi 4.16%'dan $9000'ı 3 aylığına yatırmıştım, Keriz gibi 3 aylık 4.16% faiz zannedip. Vergiler düşünce anca $60 nakit gelecek.
Neye yarayacaksa...
allah rahmet eylesin. iyi komutan idi.
evet. hala birileri kolkola gezerken girilmiş bir başka fethullahçı terörist entrysi. yazık...
en iyi şarkısı karanlığa veda olan albümdür. sonra oyalama, akabinde gölgede aynı gelir.
ah,tuğçe canını korumadın emek yıldızı oldun ki seninle olan projelerimiz yarım kaldı ama yeryüzü çocukluğumuz dağların kartalı...
Bolu, koca bir doğa! burası öyle bir yer ki, sanki doğa burada resmen şov yapmış. Dağlar, ormanlar, göller... Her şey tam yerinde. Doğayı seviyorsan, Bolu tam senlik. O ormanlar arasında kaybolmak, gölde yüzmek ya da dağlarda yürümek, işte tam anlamıyla doğanın tadını çıkarmak burada!
Bolu'nun meşhur köyleri var, hani şu yemyeşil köylerden bahsediyorum. Mesela Göynük, tarihi taş evleriyle meşhur. "Vay be, buralarda yaşayanlar ne şanslı," diyeceksin. Diğer köyler de öyle, adeta huzurun ve sessizliğin adresi.
Bolu'nun tatlıları da meşhur, özellikle kastamonu kadar meşhur değil belki ama yediğinde “Bu ne be, harika!” diyorsun. Tereyağlı bazlaması, pastırmalı yumurtası, hepsi olay. Kışın gidip, karın üstünde kaymak, yazın gidip gölde serinlemek… iki mevsim arası fark yaratıyor. Kışın dağlarda kayak yapıyorsun, yazın gölde serinliyorsun.
Yani Bolu, hem doğanın kucağında huzur bulmak isteyenler hem de adrenalin arayanlar için süper bir yer. Dağlar, göller, köyler… Yani işte ne ararsan burada bulabilirsin. Dert tasa yok, sadece doğanın ve lezzetlerin keyfi var!
Bolu'nun meşhur köyleri var, hani şu yemyeşil köylerden bahsediyorum. Mesela Göynük, tarihi taş evleriyle meşhur. "Vay be, buralarda yaşayanlar ne şanslı," diyeceksin. Diğer köyler de öyle, adeta huzurun ve sessizliğin adresi.
Bolu'nun tatlıları da meşhur, özellikle kastamonu kadar meşhur değil belki ama yediğinde “Bu ne be, harika!” diyorsun. Tereyağlı bazlaması, pastırmalı yumurtası, hepsi olay. Kışın gidip, karın üstünde kaymak, yazın gidip gölde serinlemek… iki mevsim arası fark yaratıyor. Kışın dağlarda kayak yapıyorsun, yazın gölde serinliyorsun.
Yani Bolu, hem doğanın kucağında huzur bulmak isteyenler hem de adrenalin arayanlar için süper bir yer. Dağlar, göller, köyler… Yani işte ne ararsan burada bulabilirsin. Dert tasa yok, sadece doğanın ve lezzetlerin keyfi var!
Futbol dediğin, dünyanın en deli oyunu! 90 dakika boyunca 22 adam bir topun peşinden koşuyor, ama ne koşmak! Sanki dünyanın en önemli işi o topu fileye yollamakmış gibi deli gibi koşturuyorlar. Gol olduğunda tribünde koptu kopacak bir çığlık, sahada bir kargaşa... Hele o son dakika golleri yok mu, işte o zaman "Vay anasını, nasıl oldu bu!" diyorsun.
Top bir gidiyor, bir geliyor. Bir bakıyorsun senin takım topu kapmış, kontra atak yapıyor; hop, derken rakip bir çalım atıyor, kalbinden vurulmuş gibi oluyorsun. Ama işin en güzeli o gol anı. Top kalenin köşesine yapışınca, herkes bir ağızdan "Gooool!" diye bağırıyor. O an var ya, bütün dertler tasasız. Sanki dünyada sadece sen, top ve o kale var.
Ama futbol bu; bir gün seni sevindirir, ertesi hafta oturur ağlarsın. Hatta bazen öyle pozisyonlar olur ki, “Bu kadar şanssızlık olur mu be kardeşim?” dersin. Hakem desen, ayrı bir mevzu. Bazen öyle düdük çalıyor ki, tribündeki adam bile sinirden saçını başını yoluyor. Yan hakemin ofsayt bayrağı var ya, işte o bayrak senin kabusun olabilir.
Futbol, arkadaş! Hem deli işi hem de dünyanın en büyük tutkusu. Kazandığında kralsın, kaybettiğinde ise tribünde milyonların gözünde haksızlığa uğramış bir kahraman. Ama ne olursa olsun, futbol sahaya çıktığın an başka bir boyut. Orada kaygı, endişe yok; sadece sen, top ve 90 dakikalık çılgın bir savaş var!
Hop, maç bitince herkes eve. Yenildin mi? "Neyse abi, önümüzdeki maçlara bakacağız," moduna geçersin. Kazandın mı? Ertesi hafta şehir senin!
Top bir gidiyor, bir geliyor. Bir bakıyorsun senin takım topu kapmış, kontra atak yapıyor; hop, derken rakip bir çalım atıyor, kalbinden vurulmuş gibi oluyorsun. Ama işin en güzeli o gol anı. Top kalenin köşesine yapışınca, herkes bir ağızdan "Gooool!" diye bağırıyor. O an var ya, bütün dertler tasasız. Sanki dünyada sadece sen, top ve o kale var.
Ama futbol bu; bir gün seni sevindirir, ertesi hafta oturur ağlarsın. Hatta bazen öyle pozisyonlar olur ki, “Bu kadar şanssızlık olur mu be kardeşim?” dersin. Hakem desen, ayrı bir mevzu. Bazen öyle düdük çalıyor ki, tribündeki adam bile sinirden saçını başını yoluyor. Yan hakemin ofsayt bayrağı var ya, işte o bayrak senin kabusun olabilir.
Futbol, arkadaş! Hem deli işi hem de dünyanın en büyük tutkusu. Kazandığında kralsın, kaybettiğinde ise tribünde milyonların gözünde haksızlığa uğramış bir kahraman. Ama ne olursa olsun, futbol sahaya çıktığın an başka bir boyut. Orada kaygı, endişe yok; sadece sen, top ve 90 dakikalık çılgın bir savaş var!
Hop, maç bitince herkes eve. Yenildin mi? "Neyse abi, önümüzdeki maçlara bakacağız," moduna geçersin. Kazandın mı? Ertesi hafta şehir senin!
muhtesem bir yiyecektir.
iki ekmek arasına koymuşlar bir dünya mutluluğu, her ısırıkta biraz daha uçuyorsun. Hani diyorlar ya, “Abi ya, hamburger yemem lazım, yoksa kafayı yerim.” E, haklılar! Hamburgerin o ekmekle köfte buluşması, adeta küçük bir terapi seansı.
Düşünsene, ilk lokmayı alıyorsun, ekmek yumuşacık, köfte tam kararında. Marul, domates, turşu... Ne ararsan var! Ağzında patlayan sosu anlatamam; sanki tüm hafta boyunca biriktirdiğin stresi alıyor, yerine mutluluk koyuyor. O an "Ya ben neden her gün bunu yemiyorum ki?" diye sorguluyorsun.
Tabii herkesin hamburgeri farklı. Kimi sade takılır, kimi içine peynir, pastırma, hatta avokado koyar. Ama ne yaparsan yap, hamburger seni yarı yolda bırakmaz. Yanına da cipsi, patatesi koydun mu, tamamdır. işte o an, dünyanın geri kalanını umursamıyorsun, "Boş ver ya, dünya yansın, ben burgerimi yiyorum!" modundasın.
Sonuçta hamburger, öyle sıradan bir yemek değil. Bazı günlerin kurtarıcısı, keyifli anların yoldaşı. Bütün dünya koca bir kaosa sürüklense, hamburgerin tek bir ısırığıyla her şey normale dönebilir. E, ne diyelim, afiyet şeker olsun!
iki ekmek arasına koymuşlar bir dünya mutluluğu, her ısırıkta biraz daha uçuyorsun. Hani diyorlar ya, “Abi ya, hamburger yemem lazım, yoksa kafayı yerim.” E, haklılar! Hamburgerin o ekmekle köfte buluşması, adeta küçük bir terapi seansı.
Düşünsene, ilk lokmayı alıyorsun, ekmek yumuşacık, köfte tam kararında. Marul, domates, turşu... Ne ararsan var! Ağzında patlayan sosu anlatamam; sanki tüm hafta boyunca biriktirdiğin stresi alıyor, yerine mutluluk koyuyor. O an "Ya ben neden her gün bunu yemiyorum ki?" diye sorguluyorsun.
Tabii herkesin hamburgeri farklı. Kimi sade takılır, kimi içine peynir, pastırma, hatta avokado koyar. Ama ne yaparsan yap, hamburger seni yarı yolda bırakmaz. Yanına da cipsi, patatesi koydun mu, tamamdır. işte o an, dünyanın geri kalanını umursamıyorsun, "Boş ver ya, dünya yansın, ben burgerimi yiyorum!" modundasın.
Sonuçta hamburger, öyle sıradan bir yemek değil. Bazı günlerin kurtarıcısı, keyifli anların yoldaşı. Bütün dünya koca bir kaosa sürüklense, hamburgerin tek bir ısırığıyla her şey normale dönebilir. E, ne diyelim, afiyet şeker olsun!
Bitlis, Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde, doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleriyle öne çıkan bir şehir. Van Gölü’nün batısında yer alıyor ve dağlarla çevrili. Bu yüzden, kışın bolca kar yağar ve yazları serin geçer.
Tarihine bakarsak, Bitlis çok eski bir yerleşim yeri. Urartular, Persler, Romalılar ve Osmanlılar gibi birçok medeniyet burada yaşamış. Şehirde gezerken Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalma yapılar görebilirsin. Özellikle Bitlis Kalesi ve Ahlat’taki devasa mezarlıklar gerçekten etkileyici.
Doğal güzellikler konusunda da Nemrut Krater Gölü kesinlikle görülmeye değer. Dünyanın en büyük ikinci krater gölüymüş. Doğa yürüyüşleri ya da kış sporlarıyla ilgileniyorsaniz Bitlis tam sizlik bir yer.
Ekonomiye gelirsek, insanlar genelde tarım ve hayvancılıkla geçiniyor. Ayrıca Bitlis’in meşhur tütünü ve balı da oldukça popüler.
Tarihine bakarsak, Bitlis çok eski bir yerleşim yeri. Urartular, Persler, Romalılar ve Osmanlılar gibi birçok medeniyet burada yaşamış. Şehirde gezerken Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalma yapılar görebilirsin. Özellikle Bitlis Kalesi ve Ahlat’taki devasa mezarlıklar gerçekten etkileyici.
Doğal güzellikler konusunda da Nemrut Krater Gölü kesinlikle görülmeye değer. Dünyanın en büyük ikinci krater gölüymüş. Doğa yürüyüşleri ya da kış sporlarıyla ilgileniyorsaniz Bitlis tam sizlik bir yer.
Ekonomiye gelirsek, insanlar genelde tarım ve hayvancılıkla geçiniyor. Ayrıca Bitlis’in meşhur tütünü ve balı da oldukça popüler.
duman, gri, zevksizlik ve kaos. ankara bu 4 elementin terkibidir. daha da olamaz...
sipalının aşkına, gacilerin aşkına çaldıran bir memleket. güzel şehir. çok özlerim...
bir yazar. uludağ'a çıkmış yeni bir keşiş. kabaracı...
berbat tadi olan bir yemek. uzak durunuz. onun yerine, kefalli lazanya tavsiye edilir.
zarari yoktur, faydasi coktur. iyi bir protein kaynagi olmakla beraber, kabuklarini kirip ufalar ve sute katarsaniz, kalsiyum takviyenizi alirsiniz.
nickimin ilham kaynagi olan merhum. kasetleri ile buyuduk kendisinin, allah rahmet eylesin.